Bölüm 19

75 12 3
                                    

"Babanın bize borcu yok"

Bir süre sadece yüzüne bakmakla yetindim. Benim az önce duyduklarım gerçekmiydi...

"N-ne nasıl ne saçmalıyorsun Yiğit sen"

"Mercan bir sakin ol anlatıcam"
"Neyi anlatıcaksın Yiğit saçmalama"

Yiğit kolumu tutup beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ben ise hiçbir sözüne inanmıyordum. Daha doğrusu inanamıyordum.

"Bak mercan ne oldu ne bitti bilmiyorum ama babanın bize borcu falan yok." Derin bir nefes aldı yapmaması gereken bir şey yapıyordu belki de şuan. Duyduklarım karşısında şok geçiriyordum.

"Mercan bak biliyorum inanmakta zorlanıyorsun ama gerçek bu. Ortada borç falan yok. Baran seni karısı olarak aldı ama inan nedenini bilmiyorum."

Çıldırmak üzereydim. Bu yaşananlar gerçek olamazdı. Ne yani ben boş yere Baranla evlenip hayatımı mahvetmiş olamazdım.

"Y-yiğit sen....sende bunları bilip tüm bu olanlara göz mü yumdun.

Yiğitin göğsüne vurup onu itiyordum. Sesim çok fazla yükselmişti.

"Ya sen nasıl yaparsın bunu göz göre göre hayatımın mahvoluşunu mu izledin sen Yiğit!"

"Mercan bak bi dinl-"

Yüzüne bile bakmadan arkamı dönüp yürümeye başladım. Gözyaşlarım akıyordu. Hayır ya babam buna izin vermez di değilmi annem buna izin veremez ya. Ama nasıl nasıl....Yiğitin arkadan bağırış seslerini duyuyordum. En sonunda kolumdan tutup beni durdurdu.

"Bırak ya bırak peşimden gelme Yiğit gelme"

Adımlarımı hızlandırıp konaktan çıktım. Nereye gidiyordum hiçbir fikrim yoktu. Tabii ya evime gidicektim. Evime gidip hayatımı mahvedenlerden hesap sorucaktım. İnsanların yolda tuhaf bakışlarını umursamadan yürüyordum en sonunda geldim. Uzun uzun baktım eve buraya gelmeyeli çok uzun olmuştu. Bu yaşananların bir hayal olmasını umut ederek tıklattım evin kapısını.

"Aaa mercan hoşgeld-" Annem kapıdaki bu halimi görünce o da hoş gelmediğimi anlamıştı. Bir şey demeden evin içine  girdim. Salona yöneldim. Babamı aradı gözlerim. Koltukta oturmuş gazetesini okuyordu. Beni görünce ayağa kalktı.

"Mercan iyimisin kızım bu ne hâl"

Cevap vermeyince bana yaklaşıp bir elini omuzuma attı.

"Kızım" ani hareketle omuzumdaki elini itekledim.

"O pis elini çek üzerimden!"

"Kızım noldu"

"Neden ya baba neden....Neden hayatımı mahvettin neden borç olmadığı halde beni koroğlu konağına gönderdin baba!"

Babam ve annemin gözleri fal taşı gibi açıldı gerçeği öğrenmem onları telaşlandırmıştı. Nefretle anneme çevirdim bakışlarımı.

"Peki ya sen anne nasıl göz yumdun buna nasıl mahvoluşumu izledin."

"Kızım Baran ağa ısrar edince biz...."

"Siz sattınız kızınızı... Siz kızınızı mahvettiniz."

Gözyaşlarım dinmiyordu. Annem ve babamdan böyle bir hançer yemek beni çok yaralamıştı.

"Herkesten beklerdim de senden beklemezdim anne!" Diyerek salondan çıktım. Kendimi dışarı attım. Bazı gerçekler vardır bilinmek istenmez. Kişiye çok zararı dokunur. Gerçekler acıdır gerçekten öyle....

Ağlamam durmuştu artık. Gerçeklerle yüzleşmiştim. Ama yüzleşmem gereken bir kişi daha vardı.
Baran Koroğlu

Yoldan geçen bir taksiye atlayıp koroğlu konağına doğru yol aldım. Konağa gelince taksiden indim. Her adımımdan bir alev çıkıyordu sanki gerçeklerle yüzleşmem kanatlarımı kırmış ama kendime olan güvenimi arttırmıştı. Çaldım konağın kapısı. Ve o mükemmel kişi karşıladı beni

"Nerdesin sen" yüzüne bile bakmadan içeri geçtim. Herkes yemek yiyordu. Yiğite döndü bakışlarım yüzünden düşen bin parçaydı.

"Mercan kızım hoşgeldin buyur yemeğe geç"

Hızır babaya dönüp

"Yemekten önce bana açıklamanız gereken şeyler var Değilmi Baran?"

Bedenimi barana doğru yönelttim.

"Ne açıklaması"

"Hmm güzel soru mesela şeyy......Neden babamın sana borcu olmadığı halde benimle evlendiğinden başlayabiliriz."

Baranın gözlerimin önünde yıkılışını izliyor olmak işte bu dünyanın en güzel manzarasıydı.

"Ne saçmalıyorsun hâlâ kabullenemedin bu evliliği saçma sapan düşünceleri kafandan at"
alayla gülümsedim.

"Boşuna kendini yorma herşeyi biliyorum" Bir iki adım ilerledim ellerimi kaldırıp alkışlamaya başladım.

"Vayyy be Koroğlu ailesi ne kadar güzel oyuncusunuz" gözlerim hızır babayla kesişti.

"Peki ya sen hızır baba sen bu filmin hangi oyuncusunun"

"Mercan kızım" lafını kesip araya atıldım.

"Biliyormusun en çok sana güvenmiştim Hızır baba" tek tek herkesin yüzüne iğrenerek baktım en sonda da Baran Koroğluya. İki adım ilerleyip baranın tam karşısında durdum.

"Seninle yüzleşmemiz bitmedi Baran Koroğlu! Mardin de cehennemi yaşayacaksın"

"Dikkat et de o cehennemin içinde sen yanma"

Yüzüne iğrenircesine baktıktan sonra konaktan çıktım. Gidecek hiçbir yerim yoktu o sırada kolumda bir el hissettim başımı çevirdiğimde Yiğitti.

"Mercan gidecek yeri-"

"Yiğit bu beni ilgilendirir yeterince kötülük yaptın bana artık iyilik yapsan da işlemez"

"Mercan bana kırgınsın biliyorum ama dinle bak gidecek yerin yok bak sokağın köşesinde bir araba var o seni dağ evine bırakacak. En azından oraya git baran seni bulamaz ben de yanına gelirim o zaman anlatırım kendimi sana. O zaman dinlersin belki biraz beni"

Gidecek yerim yoktu. Kabul etmekten başka çarem de yoktu.

"Bana yapacağın ilk ve son iyilik olucak iyi değerlendireyim"

Cevabımı verdikten sonra arkamı dönüp arabaya doğru yürüdüm. Arabaya bindim. Kısa bir süre sonra araba durdu.

"Mercan hanım anahtar saksının altında"
Kafamı sallayıp arabadan indim. Saksının altından anahtarı alıp kapıyı açtım. Evin içini gezindikten sonra koltukta oturdum. Bir ailem yoktu artık, baran da yoktu. Ama ne bir yaşama sevincim kalmıştı ne bir düzenim sevinemiyordum bile. En çok üzen de ailemden yediğim kazıktı. Kendi halim de düşünürken kapı çaldı. Gelen Yiğit olmalıydı. Kapıya doğru ağır ağır ilerleyip kapıyı açtım.

İşte yine gelmişti, yine bulmuştu beni.

Bir Mercan HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin