Bölüm 3

204 74 1
                                    

Sabah uyandım bugün baya yorucu bir gün olucaktı. Hemen kalkıp güzel bir duş aldım. Kırmızı balon kollu güzel bir elbise giydim altıma beyaz sporlarımı giyip kafamada beyaz bir şapka taktım. Hemen saçlarımı düzleştirip evden çıktım. Aşağıya indiğimde siyah güzel bir araba evimizin önünde duruyordu. Hemen kapıyı açıp ön koltuğa yerleştim. Yol boyunca gözleri sürekli bacaklarımdaydı ve durumdan oldukça rahatsız olmuştum

" Nereye gitmek istersin" diye sordu. Cevap vermedim. Ters bir şekilde bana baktı çenesini sıktı, ani bir fren yapınca kafamı cama çarptım.

" Aptal mısın sen ya ne yapıyorsun"

"Benimle düzgün konuş "

"Allah Allah kimsin ki seninle düzgün konuşucam odun"

Elini yüzüme yaklaştırıp çenemi sıktı, yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Bak mercan benimle düzgün konuşmayı öğreniceksin yoksa seni mahvederim" yüzümü sertçe bırakıp arabayı tekrar çalıştırdı. Evet korkmuştum bu sefer gerçekten korkmuştum tanımadığım biri hakkında böyle ileri geri konuşamazdım ama Bara'nın varlığı beni sinir ediyordu.Yol boyunca ikimizde konuşmadık arada sırada kafamı çevirip yüzüne baktım ama o hiç oralı olmadı gözü yol boyu sadece yoldaydı.Yarım saatlik bir yolculuğun ardından güzel bir mağazanın önünde durduk. Arabadan inince bende arabadan indim. Mağazaya girdik. Mağaza oldukça pahalıydı bu her halinden belliydi Baran bana döndü

"Beğendiğin gelinlik, ayakkabı ve taç burdan alabilirsin. Sen gez mağazayı ben burda oturuyorum" dediğinde kafamı sallayıp gelinliklere yöneldim.Gözüme çok güzel bir gelinlik çarpmıştı gerçekten olağan üstüydü. Kalp yaka balık model bir gelinlikti gögüsünün üstü ful taş ve sim doluydu.

"Merhaba nasıl yardımcı olabilirim"

"Ben bu gelinliği beğendim denemek istiyorum"

"Tabii kabine buyrun"

Kabinde gelinliği giydikten sonra Bara'nın yanında buldum kendimi

" Ee şey ben bu gelinliği beğendim"

Baran kafasını kaldırıp bana baktı sonra yanıma geldi ve bana yaklaştı
Ve beni incelemeye başladı

"Bunu alabilir miyiz" diye çalışana seslendi. Gelinliği ayakkabıyı aldıktan sonra arabaya bindik. Bana kırmızı bir kutu uzattı.

"Burda alyans ve takı seti var yarın üzerinde görücem" elindeki kutuyu alıp bakmadan çantaya attım.

"Burdan direk konağa gidiyoruz yarın zaten konakta düğün olucak." Hiçbir cevap vermeden sadece kafamı salladım. Bir süre sonra konağa geldik arabadan indim. Baran elimi tutmuştu bir anda şokla yüzüne baktım.

"Ne yaptığını zannediyorsun sen be çek elini"

"Meraklı değilim senin elini tutmaya sadece mutlu olduğumuzu göstermeye çalışıyoruz."

" Mutlu mu sen kafayı mı yedin ne mutlu olması yanımda sen varken mutlu olmak imkansız Baran koroğlu!"

" Mercan yeter kes sesini" diye kükrediğinde korktum ve başımı öne eğdim konağa girdiğimizde Bara'nın annesi bizi karşıladı.

"Ooo canım kızım gelmiş nasılsın güzel gelinimm"

"İyiyim Nermin anne sadece biraz yoruldum"

"Tamam canım kızım Baran sana odanızı göstersin biraz dinlen sen sonra da yemeğe inersin"

" Çok iyi olur anne " dediğimde Bara'nın arkasından merdivenleri çıkmaya başladım.

Odaya gelmiştik çok güzel bir manzarası vardı bu odanın. Baran bana döndü

"Annene söyledim eşyalarını yarın getirirler dolapta bir kaç giyisi var bugünlük idare edersin"

"Olur sıkıntı yok " dedim ve odada duran siyah koltukta oturup telefonuma bakmaya başladım.

*

Gözlerimi araladım saat baya geçmiş akşam olmuştu ve kendimi yatakta bulmuştum. Büyük ihtimal koltukta uyuyakalmıştım ve Baran beni yatağa yatırmıştı. Hemen yataktan kalktım. Dolaptan siyah İspanyol paça bir pantolon ve beyaz bir crop çıkardım. Üstümü giyindikten sonra aşağıya salona indim. Herkes aşağıda sohbet ederek yemek yiyorlardı

"Afiyet olsun" dediğimde gözler üzerime çevrildi.

" Kızım hoşgeldin gel yemek yiyelim birlikte sen uyuyordun diye uyandırmak istemedik seni"

"Yorgunluktan uyumuşum teşekkür ederim" diyip baranın yanına oturdum ve hemen yemek yemeye başladım. Baran yine bana bakıyordu kafamı ona çevirip ona yaklaştım

" Bir sıkıntı mı var" diye kulağına fısıldadım. Cevap vermeden ayağa kalktı ve dışarı çıktı. Morelim bozulmuştu bana neden cevap vermeyip beni bozuyordu resmen bi ruh hastasıydı.

*

Dün akşam yemek yedikten sonra beraber oturup sohbet etmiştik ve kaynaşmıştık. En son baranı yemek yerken görmüştüm zaten sonra dışarı çıkmıştı. Sabah çok güzel bir uyku uyumuştum gözlerimi açtım, baran masasında bir şeylerle uğraşıyordu. Ayağa kalktım lavaboya yöneldim.İhtiyaçlarımı giderdikten sonra tekrar odaya döndüm camdan dışarı baktığımda aşağıda düğün hazırlıkları yapılıyordı. Baranın sesiyle irkildim

" Birazdan kızlar gelir hazırlanman için yardımcı olurlar eğer bir sıkıntı olursa beni ararsın" bedenimi barana çevirdim ve ona bir adım atarak yaklaştım gözlerinin tam olarak içine baktım.

"O gün mesajda da söylediğim gibi sıkıntılarımı kendim giderebilirim senin yardımına gerek yok hiçbir zaman da olmayacak Baran koroğlu"

Baran sinsi bir sırıtışla odadan çıktı.
Kısa bir süre sonra kızlar geldi gelinliği giymeme yardımcı oldular saçımı makyajımı da yaptıktan sonra artık tamamen hazırdım. Hazırlanmam baya uzun sürmüştü misafirler gelmiş bahçe kalabalıklaşmıştı. Ben de daha fazla vakit kaybetmeden aşağıya indim baran elimi tuttu ve beraber bahçeye indik.

*

Kahkalar,gülüşmeler alkışlar havada uçuşuyordu ben ise sadece izliyordum. Nikah kıyıldıktan sonra yerimden hiç kıpırdamamıştım sadece izliyordum kendi düğünümü bir misafir gibi izliyordum. Mutsuz üzgün kalbi kırık bir mercan vardı artık belki de bu üzerimdeki gelinlik bir kefendi ne yapıcaktım hayatım nasıl olucaktı bilmiyordum çaresizdim korkuyordum. Ben bu düşüncelerle boğuşurken düğün yavaş yavaş bitiyor insanlar evlerine dağılıyordu. Bir kaç dakika sonra Nermin anne yanıma geldi ve artık odaya çıkmam gerektiğini söyledi. Ayaklarım tir tir tirtiyor gözlerim yaşlı bir şekilde çıktım o merdivenleri açtım benim için artık cehennem olan o odanın kapısını ve çöktüm yatağın başına. Hüngür hüngür ağlamaya başladım istemsizce dökülüyordu göz yaşlarım engelleyemiyordum ama yapacağım bir şey yoktu. Kendi içimde düşüncelere dalmışken baran kapıyı açtı odaya girdi. Baranın odaya girmesiyle yerimden sıçradım ayağa kalkıp geri geri adımlar atmaya başladım o ise üzerime doğru geliyordu

"Yaklaşma bana uzak dur benden"

Baran bu söylediklerimi duyuyordu ama hâlâ üzerime gelmeye devam ediyordu. En sonunda sırtımı duvara çarptım kaçacak yerim kalmamıştı nefret dolu bakışlarımı üzerine çevirdim

"Yaklaşma bana senden nefret ediyorum asla bana dokunma anladın mı asla"

Baran yüzünde sinsice bir gülümseme belirdi ve kulağıma doğru yaklaştı

"Sana dokunmaktansa ölmeyi tercih ederim Mercan" söylediği bu söz birazda olsa beni rahatlatmıştı. Baran hemen yanımdan çekilip kendini koltuğa atmış masanın üstündeki içki şisesini kafasına dikmişti bense sesizce yatağın başına kafamı yaslamış gözlerimi sımsıkı kapatmıştım. Evet Mercan'ın elinden bişey gelmiyordu Mercan çaresizdi mercan teslim olmuştu en başında söylediğim gibi daha başlamayan savaşın kaybedeni olmuştu Mercan

Bir Mercan HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin