Bölüm 13

129 58 6
                                    

Baranla kavgamızın üzerinden bir hafta geçmişti. Gerekmedikçe konuşmuyor odadan dahi çıkmıyordum. O ise sadece üzerini değiştirmek için odaya geliyordu. Büyük ihtimal gece başka bir odada uyukluyordu. Daha fazla dayanamıyordum artık. Baranın yüzünü görmeye,sesini duymaya. Ne kadar iyilik yapsamda eni sonu yüzüme bulaştırıyordum her şeyi. Murat beyle planımızı sürdürüyorduk ama baran hiçbir ihtimalle Murat'a güvenmiyordu. Bu yüzden Murat Bey'in beni evden çıkarması olanaksızdı. Planları biraz değiştirmiştik ben evden gizlice çıkıp muratla buluşucaktım. Ordan da direk havalimanına İstanbul'a uçuş yapıcaktım. İstanbuldan da en yakın yurtdışına. Büyük bir umutla burdan gideceğim günü bekliyordum dört gözle...

*

Sabah yüzüme vuran güneşle gözlerimi açtım. Evet bugün o gündü. Herşeyden kurtulacağım o gün. Huzurla ve sevinç çığlıklarımla yatakta bir süre debelendim. En sonunda banyoya gidip güzel bir duş aldım. Mavi, vücudumu sarmalayan ve küçükte bir yırtmacı olan elbise seçtim kendime. Üzerimi giyindikten sonra aşağı indim. Konaktan çıkmak için kimseye görünmemem gerekiyordu. Konakta ses seda yoktu. Baran'da büyük ihtimal erkenden şirkete gitmişti. Soluğu odamda aldım. Hemen valizi çıkarıp kıyafetlerimi içine sıkıştırdım. Çantamı, pasaportumu ve telefonumu aldım Murat beyi aradım.

"Murat Bey hazırım"

"Konağın alt sokağındayım siyah bir arabayla bekliyorum sizi"

"Tamamdır'

Ayakkabılarımı hızla ayağıma geçirip odadan çıktım. Valizi merdivenlerden indirirken ses çıkarmamaya çalışıyordum ama lanet olsun ki valizin çarpmadığı yer kalmamıştı.Tam konaktan çıkacakken arkamda bir ses işitmemle yerimde kalakalmam bir oldu.

"Kızım hayırdır nereye" Nermin teyze arkamda bana meraklı gözlerle bakıyordu. Barana son söylediklerinden sonra ondan nefret etmiştim. Resmen zorla bizden çocuk istiyordu.

"Aa Nermin anne günaydın ya ben giymediğim kıyafetleri topladımda annemlere götürüyorum bizim mahallede yardıma ihtiyacı olan insanlar varda" Vay be ne kadar güzel yalan konuşuyordum böyle. Ama Nermin cadısı bunu yerse tabii.

"Ah tamam kızım acele gel ama akşama misafirler var"

"Tamamdır görüşürüz" açıkçası Nermin annenin yemesini beklemezdim ama ayakta uyuyormuş cadı. Adımlarımı hızlandırdım. Ve sokağın sonundaki siyah arabaya baktım. Büyük ihtimal bahsettiği araba oydu. Hızla bagaja valizi koyduktan sonra Muratın yanında buldum kendimi.

"Gidelim"

Yol boyunca aşırı heycanlıydım. Tek kelime bile etmiyor sadece korkudan titriyordum.

"Mercan sakin ol biraz" bana normalde siz derdi ama şuan ki samimeyeti beni şaşırtmıştı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

"Baran beni mahvedicek"

"Boşuna stres yapıyorsun baran seni bulamayacak"

Bir yarım saat sonra havalimanına gelmiştim. Uçağın kalmasına bir yarım saat vardı. Son kez murata baktım.

"Herşey için teşekkür ederim Murat sen olmazsan yapamazdım. Hayatımı sana borçluyum."

"Teşekküre gerek yok Mercan git ve hayatını yaşa mutluluklar dilerim" dedikten sonra bana sımsıkı sarıldı ne yapacağımı bile bilmiyordum. Murat beyle ayrıldıktan sonra uçağa geçtim. Son kontroller yapıldı ve uçak havalandı. Kendimi kafesinden kurtulmuş kuş gibi hissediyordum. Uzun zaman sonra mutluydum. Başımı cama yasladım ve havayı izlemeye başladım. Evet herkes duysun özgürdüm artık!"

*

Birkaç saat sonra uçaktan inmiştim. Havalimanında bir yandan tostumu yerken bir yandan da diğer uçağımın kalkmasını bekliyordum. Barandan ses seda yoktu hâlâ şirkette olmalıydı. Yapmıştım ya evet gerçekten yapmıştım. Kurtulmuştum o konaktan. Ben kendin içimde zafer çığlıkları atarken anonsun sesini duydum benim uçağım kalkmak üzereydi. Hemen bilet kontrol sırasına girdim.

"İsminizi alabilirmiyim"

"Mercan Koroğlu" Hâlâ üzerimde barandan bir şeyler taşıyordum ve bu beni sinir ediyordu.

"Maalesef biletleriniz iptal edilmiş" şaşkınlıkla kadının yüzüne bakıyordum.

"N-nasıl iptal edilmiş tekrar kontrol eder misiniz lütfen" dediğimde belimde bir el hissettim. Kafamı çevirdiğimde karşımdaydı o burdaydı.Baran Koroğlu. Her Zaman ki gibi tüm asaletiyle yanımda yerini almıştı duruyordu.

"Tekrar kontrole gerek yok hayatım gel biz Mardin'e bilet alalım en iyisi" bunları söylerken gözleri nefretle bana bakıyordu. Lanet olası o ellerim yine titremeye başlamıştı. Gözlerimin içine bakmaya devam ederken ben gözlerimi sürekli kaçırıyor ecel terleri döküyordum. Bir anda beni kendine çekti ve elimi avucuna aldı. İlerlemeye başladı. Sinirli olduğu her halinden belliydi o büyük adımlarla ilerlerken bende beni çekiştirmesiyle arkadan ona yetişmeye çalışıyordum. Arabaya geldiğimizde valizi bagaja koydu. Ön kapıyı açıp beni koltuğa fırlattı. Kapımı kapattıktan sonra kendisi de yerini aldı. Kafamı yerden kaldıramıyordum, kendimi kontrol edemiyordum. Bir yandan ellerim titrerken bir yandan da ağlamamı durdurmaya çalışıyordum ama nafile. Baran direksiyona bir kaç kez sert bir şekilde vurup bağırdı. Onun bağırmasıyla daha çok korkmuştum. Arabayı hızla çalıştırdı. Gaza öyle bir basıyordu ki kaza yapmamız an meselesiydi. Nereye gidiyorduk hiçbir fikrim yoktu. Sonunda kafamı kaldırıp barana bakabilmiştim. Kıpkırmızı olmuştu. Konuşmamak için kendini sıkıyordu.

"Baran ben gerçekt-"

" Kes lan kes!" Bağırmasıyla laf ağzıma tıkanmıştı. Korkuyorum. Hemde olduğundan daha fazla.

"Baran nereye gidiyoruz"

"Babana gidiyoruz ancak o sana haddini bildirir" duyduğumdan sonra buz kesilmiştim. Babam beni mahvederdi. O evden sağ çıkmayacağımı biliyordum.

"Baran ne olur götürme beni oraya mahvederler beni baran ne olur"

"Sen hakediyorsun bunları"
Susmuştum ağlamam daha hızlanmıştı. Ama titremem durmuştu. Bir iki saat sonra orman gibi bir yerde durmuştuk. Burası evimize benzemiyordu. Hem bir saatte Mardin'e ulaşmış olamazdık. Baran arabadan inip kapımı açtı. Kolumdan tuttuğu gibi çıkardı arabadan. Yine sürüklüyordu bir yerlere. Dağ evine gelmiştik kapıyı tek tekmesiyle açmış beni içeri itmişti. Kapıyı tekrar kapattığında ev titremişti resmen. Şimdi olacaklardan bana Zarar vermesinden çok korkuyordum. Evin içinde bir oraya bir buraya gitti. Kırdı döktü, fırlattı, bağırdı çağırdı. Ben korku dolu gözlerle onu izliyordum

"Benden kurtulacağını mı zannediyorsun sen ha" dediğinde saçıma yapışmıştı.

"Sen benimsin kızım artık benimsin şunu o kafana sok artık!" Dediğinde sert bir şekilde ittirdi beni. Elinde yolunmuş saçlarım vardı.

"Küçük hanıma bakın ya siz kendini bişey zannedip yurt dışına falan kaçıyor birde." Dediğinde tekrar yanımda soluğu almıştı beni duvarla arasına almıştı çenemi sıkıyor gözlerimin içine nefretle bakıyordu.

"Gebertirim lan seni aklına sokacaksın anladın mı. Ben senin kocanım benden kurtuluşun yok!"

Korkmuş bir şekilde kafamı salladım. O ise beni bıraktı ağzından bir küfür savurarak başka odaya geçip kapıyı kapattı. Olduğum yere çöktüm yine ağlamaya başladım. Ah ne zaman dinecekti o gözyaşlarım ne zaman kurtulacaktım bu olanlardan aslında cevap belliydi hiçbir zaman. Baran Koroğluydu o bırakmazdı ki beni esiri yapardı. Anlaşılan mercan kafesine geri dönmüştü bir daha hiç çıkmamak üzere...

Bir Mercan HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin