Bölüm 16

71 15 2
                                    

Nereye gidecektik hiçbir fikrim yoktu. Baran odadan çıktıktan sonra üzerime siyah bir pantolon ve sıradan bir kazak giydim. Saçımı at kuyruğu yapıp halka küpelerimi taktım. Ayakkabılarımı da giydikten sonra aşağıya indim. Baran arabasına yaslanmış beni bekliyordu. Yanına geldiğimde kısa bir süre beni inceledi sonra ön koltuğa geçti. Ben de kapıyı açıp yanına oturdum. Hemen hemen bir yarım saat sonra araba durdu. Baran aşağı indi. Bende arkasından indim. At çiftliğiydi burası. Yeşime söylediğim yalandan etkilenmiş olabilir miydi gerçekten. Yanına doğru yürüdüm.

"Neden geldik buraya" Baran bakışlarını atlara doğru yöneltti.

"At binmeyi özlemişsindir diye düşündüm" Cevabımı beklemeden siyah bir ata doğru yürüdü. Önce atı biraz sevdi sonrada bindi üzerine. Yavaş yavaş sürmeye başladı. Rüzgardan saçları uçuşuyordu. Kahverengi gözleri kendini güneşte daha çok belli ediyordu. Büyük bir ustalıkla sürüyordu atı. Benden iyi sürdüğü aşikârdı. Barandan gözlerimi çektikten sonra beyaz bir at gördüm. Ona doğru ilerledim. Okşadım sevdim. Sonra bende bindim üzerine. Sürmeye başladım. Esen rüzgarla gözlerimi kapattım. Eski anılarım geldi aklıma. Arkadaşlarımla yaptığım at yarışları, her gün birimizin attan düşüp yaralanması, ne güzel günlerdi öyle oysa şimdi herşey çok değişmişti. Baran atıyla yanıma doğru yaklaştı.

"Hadise ismi" buruk bir gülümseme oldu yüzümde. Atın başını okşadım.

"Bu da gece" derin bir nefes aldı.

"Aslında birbirlerinden nefret ederler çok anlaşamazlar o yüzden biraz mesafeli duralım" Baran geriye doğru biraz gittikten sonra durdu.

"Bizim gibi yani" Baran kafasını kaldırıp bana baktı. Böyle bir cevap beklemiyordu anlaşılan.

"Birbirlerinden nefret ediyorlar ama gecenin nefreti daha fazla aynen bizim gibi"

Bizim gibi
Bizim gibi
Bizim gibi

Aslında biz kelimesi çok yanlıştı. Çünkü Baranla ben hiçbir zaman biz olamayacaktık. Ayrı dünyaların insanlarıydık.Ayrı dünyaların insanı olup birbirinden nefret eden iki insan...

"Yeterince özlem giderdiysen artık gidelim" kafamı sallayıp attan indim. Baranın arkasından yürümeye başladım. Arabaya bindik ve bir süre sonra konağa geldik. Hızır baba bahçede oturmuş havanın keyfini sürüyordu. Baranla beni görünce ayağa kalktı.

"Hoşgeldiniz gençler" baran soğuk bir tavırla
"Hoşbulduk" dedi. Hızır baba gülümseyerek tam karşımda durdu. Bir elini omuzuma koydu. Biraz konuşalım mı mercan kızım.

Baran bana kısa bir bakış attıktan sonra babasına döndü.

"Hayırdır baba"

"Bir şey yok oğlum sohbet etmek istedi canım"

Baran kafasını sallayarak yanımızdan uzaklaştı. Bende koltuklardan birine oturdum.

"Ee mercan kızım nasılsın"

"İyiyim Hızır baba sen nasılsın" hızır baba boğazını temizledikten sonra bakışlarını havaya dikti derin bir iç çekti.

"Birine nasılsın diye sorma ki sana iyiyim diye yalan söylemek zorunda kalmasın." Bakışlarımı kaçırdım.

"İyiysen neden kaçtın Mercan kızım"

Evet tabi ki de öğrenmişti. Kafamı öne eğdim bütün havayı içime soluyacak kadar derin bir nefes aldım. Titrek sesimle cevap verdim.

"İstemediğim bir hayatı yaşıyorum çünkü" Hızır baba kafasını salladı.

"Baranla Güneş ile ay gibiyiz. Birimiz
batınca birimiz doğuyor. Hep farklı yollardayız, fikirlerimiz, düşüncelerimiz hep farklı tek bir şey ortak o da bir birimize olan nefretimiz."

"Ama güneş aya bir şans verip ışığını, sevgisini paylaşıyor sen baranın sana sevgi duymadığını mı düşünüyor-"
Hızır babanın sözünü keserek ortaya atıldım.
"Ortada sevgi falan yok Hızır baba nefret var kin var"

"Baranın seni ortalarda görmeyince ne kadar endişelendiğini bir görseydin böyle konuşmazdın bence"

"Baran intikamının yarım kalacağından korkmuş olmalı benden nefret eden birisi benim için neden endişelensin" 

Hızır baba sesini çıkarmadı. Üzüntülüydü o da istemiyordu oğlunun böyle bir hayat sürmesini.

"İzniniz olursa ben odaya çıkayım hızır baba fazlasıyla yoruldum." Hızır baba başıyla onaya verince odaya çıktım. Üstümü indirip güzel bir duş aldım. Sonra odaya geldim. Kıyafetlerimi giyindikten sonra koltukta oturup kitap okumaya başladım. Aradan baya bir vakit geçti baran odaya geldi.

"Yemeğe neden inmedin"  Başımı kitaptan kaldırmadan

"Aç değildim" dedim. Bir kaç adımla yanıma kadar geldi baş ucumda durdu.

"Benimle konuşurken yüzüme bak!" Sıkıntılı bir nefes verip başımı kaldırıp gözlerine baktım. Uzun süren bir bakışmadan sonra baran bir küfür savurup banyoya girdi. Ben ise ayağa kalkıp pijamalarımı giymeye başladım. Baran odaya girdi karşımda durdu.

"Annemler" bir süre durduktan sonra devam etti.

"Yastık pikeyi falan görmüşler. Ayrı yattığımızdan şüphelenmişler. Daha fazla şüphelenmesinler birlikte yatalım"

"Aynı yatakta uyuyalım demek istedin herhalde"

"Ne farkı var Mercan sonuçta beraber yatmış oluyoruz"

"Aynı şey değil" sinirle yatağa doğru ilerledim ve en ucuna uzandım. Barandan ne kadar uzak olursam o kadar iyi olurdu. Baranında yanıma geldiğini anladığımda gözlerimi sımsıkı kapattım bedenimi kastım.

"Bu kadar korkma benden yemem seni"

"Senden korkan yok zaten"

"Öyle mi" baran yavaşça yanıma doğru geldiğinde. Bedenimi öne doğru hareket ettirdim. Allah kahretsin tek bi hareket dahi yaparsam yeri boylayacaktım. Baran yanıma biraz daha yanaştığında kendimi yerde buldum.

"Hani korkmuyordun"  öfkeyle yerden kalktım. Ağrıyan dizimi ovuşturdum.

"Korkmuyorum tiksiniyorum senden"  baran hafifçe sırıttı

"O zaman çok yazık bir ömür boyu tiksindiğin adamla yaşayacaksın"

Gözlerimi devirdim. Bu- bu beni çıldırtıyordu.

Baran tekrar yerine geçip arkasını dönünce bende yatağa uzandım. Şuan nefret ettiğim adamla aynı yataktaydım. Baranın düzenli nefes alış-verişlerinden uyuduğunu anladım. Bende gözlerimi kapatıp kendimi uykuya bıraktım...

Bir Mercan HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin