~BERKANT'TAN~
Mustafalar evden öyle çıkıp gittikten sonra neye uğradığımı şaşırmıştım. Bu adam Esra'ya deli gibi aşıkken nasıl gidip biriyle evlenmişti? Hadi madem evlendin bize niye söylemiyorsun? Peh. Güya iyi dosttuk. Neyse madem bana evlendiğini söylemedi bende takmadım. Ama hala Esra'ya aşık olduğu belliydi. Kendime bir kahve yapıp çalışma odama geçtim. Yapmam gereken bir ton iş vardı. Öğretmenlik de o kadar kolay değildi. Kaç saattir sınav okuduğumu bilmiyorum ne çok sınıf varmış bende böyle.Çalan telefonumunla işimi arayan kişiye baktım. Arayan Mustafaydı.
"Efendim ?"
"Tamam"
Bu çocuk yemin ederim dengesizdi. Esranın peşine koşup eşiyle yemeğe çıkmak nedir?
Aslında benim için de iyi olurdu. Hava alırdım biraz. Bütün işimi bırakarak hazırlanmaya başladım.
Gidiceğimşz yere vardığım da her zaman ki yemek yediğimiz sahil olduğunu farkettim. Her bunaldığımız da buraya gelirdik. Havasıyla sanki bütün derdimizi alırdı. Bir süre sonra Mustafalar gelmişti.Yanın da ki eşini görünce çok şaşırdım.Allahım sen günah yazma ama o nasıl bir masumluktur nasıl bir güzelliktir.Boş masa arıyolardı heralde. Onlara seslenip nerde olduğumu gösterdikten sonra masaya doğru gelmeye başladılar. Ama ben o melek gibi kızdan gözlerimi alamıyordum. Yanıma geldiklerin de kendimi toparlayarak selamlaştım. O kadar utangaçtı ki bu masumluğu beni kendine çekiyordu. Denize bakıyordu sadece ama gözlerinin şişliğinden ağladığı belli oluyordu. Ah. Mustafa nasıl kıydın sen bu kıza. Yemekler geldikten sonra hiç birimizle göz teması kurmadan yemeğini yiyordu. Bizde Mustafayla sadece iş konuşuyorduk. Bence o yüzden konuşmaya katılmıyordu. Ama onunla konuşmak istiyordum. Mesela bu melek gibi bayanın adı neydi?
"Mustafa eşin hiç konuşmucak mı bizimle?"
"Bilmem."
Allahım bu nasıl bir adam böyle. Sakin kalmaya çalışarak o melek gibi duran kadına gülümsedim. O da gülümsedi. Buna ne kadar şaşırsam da belli etmedim."Berkant Bey'di değil mi? "
Bey mi? Bu samimiyet fazlaydı.
"Evet. Fakat bey demene gerek yok."
"Pekala bende Melek."
Şaka yapıyor olmalıydı değil mi? Adı Melek miydi gerçekten?
"Memnun oldum."
Utana utana hatta duyamıyacağım bir şekil de
"Bende" dedi.
Sonralardan sohbetimiz git gide koyulaşmıştı. O kadar iyi bir kızdı ki Mustafa gibi biriyle evlendiği için kaç kere lanetler okumuşumdur acaba. Bazen Mustafaya baktığım da sinirlendiğini yüzünde ki kaslardan anlıyabiliyordum. Ama bu kızı üzdüğü için zerre umrumda değildi. Mustafa daha fazla dayanamadı ki kalktılar. Bende onların peşinden kalkarak eve gittim. Kendimi soğuk bir duşun altına attığım da sanki bütün yorgunluğum geçmişti. Üstümü giyinip kendimi yatağa attım. Gözümü kapatır kapatmaz aklıma Melek geldi. O masumluğu, utandığında kızaran yanakları..daha neler neler. Bu kadar kısa süre de beni kendine bağlaması yanlıştı. Yapamazdım. Ama ondan da uzak duramazdım. Anlaşıldı bu gece onu düşünerek uyuyacaktım...
~MUSTAFA'DAN~
Meleği getirdiğime bin pişman oldum diyebilirdim. Esray'la bu kadar iyi sohbeti yokken bir kaç saatte nasıl bu kadar Melek 'le yakın olmuştu. O kadar çok sinirime gitmişti. Daha dayanamıyacağımı anladım. Ve izin isteyerek kalktım. O kadar sinirliydim ki... ama neden sinirliyim? Neye sinirliyim? Arabaya bindiğimiz de Meleğin yüzünde ki korkuyu farketmiştim. Daha da gaza bastım. Ev yolundan gitmediğimizi anladığın da yüzünde ki korku daha da yayılmıştı. Aslında korkmasına gerek yoktu. Annem balayımız için bize deniz kenarın da küçük bir ev gibi bir yer kiralamıştı. Onun bu akşam denizi sevdiğini öğrenince onu oraya götürmeye karar verdim. Nereye gittiğimizi sorduğunda ise sadece sırıttım. Bu evliliği düzelticektim. Düzeltmeliydim. Ama sadece annem için . Hastalağının daha da kötü olmaması için bu evliliğe katlanmalıydım. Melek bana korku dolu gözlerle bakarken bir şey demeyip yola devam ettim. Önümüzde ki bir hafta çok güzel olmalıydı.
~MELEK'DEN~
Bana hiç bir şey demeden yola devam ediyordu. Arada sadece sırıtıyordu. Çok korkuyordum. Bu normal Mustafa değildi. Hoş normal Mustafa nasıl onu da bilmiyordum ya. Kaç saattir yoldayız bilmiyordum ama artık gözlerim uykuya yenik düşmüştü.
İnanılmaz bir bel ağrısıyla uyandım. Araba da uyumak ne kadar da kötüydü. Ve ben kaç saattir uyuyordum. Gün ağırmıştı. Ve biz hala yoldaydık. Mustafaya baktığım da yorgum gözüküyordu. Başıök çevirip denizi seyretmeye başladım. Ne kadar güzel küçük küçük evler vardı. Mustafa o araya girince şaşırdım. Ne işimiz vardı ki burda. Küçük bir evin önün de durunca arabadan indi. Peşine bende indim. Burası çok şirin küçücük bir evdi. Mustafaya baktığım da yüzünde en sebdiğim gülümsemesi vardı. O gözleri ne kadar yorgun olursa olsun yine parlıyordu. Ve ben bir kere daha aşık oluyordum bu adama. Mustafa daha da gülerek elimi tuttu. Kendimi geri çekmeye çalışsam da izin vermedi . Ve sonra kulağıma
"1 haftalık tatilimize nasıl başlamak istersin? " diye fısıldadı.