YAREN'İN ANLATIMIYLA ;
Gözlerimi açtığım da gözüme vuran beyaz ışıkla geri kapadım. İnanılmaz derecede başım ağrıyordu. Gözlerimi tekrar açtığım da hastane odasında olduğumu ve tek başıma olduğumu fark ettim. Burak neredeydi ? Yavaşça yerimde doğruldum. Başım o kadar ağrıyordu ki bebeğim son anda aklıma geldi . Ellerimi hızlı bir şekil de karnıma götürdüm. Karnım fazla büyümediği için şuan oğlumun burada olup olmadığını bile anlıyamıyordum. Ben her şeyi kafama takan bir insan olarak stresten uzak durmam gerekiyordu. Ve ben büyük hata yapmıştım. Ya ben bayıldığım da bebeğim de bana veda ettiyse ? Allah'ım nolur alma onu benden. Kapının açılmasıyla başımı kapıya çevirdim. Burak'ın ilk kızgın peşine ise endişeli bakışlarıyla karşılaştım. Kesin bebeğim gitmişti benden.
''Neden ağlıyorsun sen '' diyerek yanıma geldi . Ağlıyor muydum ? Ağladığımı anlamıycak kadar kötü bir duruma mı gelmiştim ben.
''Burak sana bir şey sorucam ama bana doğru cevap vericeksin.'' Alıcağım cevap dan o kadar çok korkuyorum ki . Bebeğimi gerçekten kaybetmiş olursam kendimi asla affetmicektim biliyorum.Burak soruma sadece başını sallayarak cevap vermişti.
''Bebeğimiz ya-yaşıyor mu ?'' Burak ilk önce afallamış sonra ise gülmeye başlamıştı. Ben komik bir şey sormamıştım ki.
''Yaşıyor birtanem sen bunun için mi ağladın ? Bu kadar düşünüyorsun madem hareketlerine de dikkat etsen ya biraz. Nasıl korktum ikiniz için biliyor musun sen.'' Sonlara doğru sesi yükseldiğin de hıçkıra hııçkıra ağlamaya başladım. Tamam haklı olabilirdi . Ama o an ben kendimden geçmiştim abimle Meleğin ayrıldığını üstüne üstlük Meleğimin bebeğini kaybettiğini duyunca büyük bir şoka girmiştim. Sahi şimdi Melek nasıl ki ? Yakıın bir zaman da köye gitmem gerekiyordu. Burak bana sıkıca sarıldığın da tereddütsüzce bende ona sımsıkı sarıldım. Çünkü ona sarıldığım da huzuru güveni aşkı en derinden hissediyordum.
''Şşş tamam'' diyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama sesi o kadar mayhoştu ki ben daha hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Bebeğim yaşıyordu çok şükür ama ne bilim neden ağladığımı da bilmiyorum ki hamilelik hormonları. Burak beni kendinden ayırdığın da gözyaşlarımı elleriyle sildi.
''Ya sen zaten salyalı bir şeydin hamile olunca daha da salya sümük oldun napsam yol yakınken bıraksam mı seni ben.'' O ne demekti şimdi ya ? Sinirle arkamda ki yastığı alıp Burağa doğru vurmaya başladım. O benim hamilelikte ki sinir hormonlarımla daha karşılaşmamıştı ama onla da yakın zaman da iyi tanışacaktı Burak bey. Ve zafer benim. Ben böyle yastığı aval aval havaya boş yere doğru vurup gülümsediğimi tabi Burağ'ın elimden yastığı almasıyla anladım. Odaya doktorumuz Duygu Hanım'ıın girmiş ve bana şaşkın şaşkın baktığını gördüm. Yanaklarımın utançtan alev aldığını hissedebiliyordum.
''Şe-şey kusura bakmayın ben dalmışım baya.'' Doktor gülümseyerek karşılık verdi bana.
''Sorun değil Yaren Hanım. Bebeğinizi kaybetmediğinizi öğrenmişsinizdir umarım. '' Elimi karnıma götürdüm hemen refleks olarak ve kafamı salladım. Duygu Hanım' da konuşmasına devam etti.
''Lakin ultrason da bebeğinize bakarken bu zaman kadar göremediğimiz bir şeyi fark ettik. '' Korku dolu bakışlarımı bildiğiniz doktora göndererek onun da bütün pozitif enerjisini aldım. Ve destek almak istercesine Burak'ın elini sıktım. O da güven vermek istercesine aynısını yaptı.
''Peki göremediğiniz şey ne Duygu Hanım. Kötü bir şey mi ?'' Burak benden önce davranmıştı.Doktor ise gülümseyerek ;
''Oğlunuz karnınız da tek değil. Yani sizin ikiz çocuğunuz olucak. Bu zamana kadar nasıl göremedik bilmiyorum ama birisi galiba aşşağılarda ezilmiş. Şimdilik ikisinin de durumu iyi. Fakat yiyeceklerimize gerektiğinden fazla dikkat etmelisiniz kendinizle birlikte iki can daha taşıyorsunuz ve bu saatten sonra her şeye olabildiğince dikkat etmeliyiz , şimdi benim gitmem gerekiyor bir ay sonra tekrar görüşme üzere.'' diyerek çıktı odadan. Odada ise şaşkın bizi bırakmıştı. Bir tane oğlumu severken onu kaybettim sanarken şimdi iki taneyle hayata tutunuyordum. Evet bu sefer daha dikkatli olmalıydım. Hoplamaya zıplamaya son Yaren ! Normal de hareketli bir insana bu kısıtlama zor ama iki tane yavrum için bunları yapıcaktım. Hadi be Yaren göster herkese bu kararlılığını diye de iç sesim bizzat tezahürat ediyordu. İç sesimle kararlaştıktan sonra Burağa döndüm.Belli bir yere odaklanmış bakıyordu. Zavallım benim bir oğlana alışamadan ikincisi geliyordu. Bİr dakika doktor cinsiyetini söylememişti. Galiba minik yavrum bu zamana saklandığı gibi cinsiyetini de saklıyordu galiba .
''Kır papatyam bizim şimdi iki tane çocuğumuz mu olucak ? '' diyerek yanıma geldi.Ben ise içten bir şekil de gülümseyerek kafamı salaldım..
''Evet huzurum iki tane.'' Ellerimi tuttu ve konuşmaya devam etti.
''İki tane , iki tane bizden , bel ki de en çok sana benziyecekler diğer yavrumuzun cinsiyeti belli değil belki kız olucak ve -saçlarımı okşamaya başlayarak- böyle annesinin gibi uzun saçları olucak ve bana taramam için cırlıcak yani bizzat senin gibi oğlumla deli gibi maç izlicez evde bağırıcaz ve senden güzel bir terlik yicz bunu da biliyorum ama hayali o kadar güzel ki...'' demesine kalmadan gözünden yaşlar süzülmeye başladı dayanamayıp beni de ağlattı. İçerde ki hormonlarım lütfen biraz sakin ! Ellerimle gözyaşlarını silerek yüzünün her bir zerresini tek tek öptüm. Burak ise başını karnımın hizasına getirip çocuklarla konuşmaya başladı.
''Evet minikler ordan bir an önce çabuk çıkın. Hele sen sonradan ortaya çıkan küçük dünyaya ilk adımını attığın da seninle yapıcaklarım var. Ve sen aslan parçası izliceğimiz maçlara şimdiden hazırlan.'' Başının kaldırdığın da sımsıkı sarıldım ona.
''Hadi çıkalım artık buradan Burak.''
''Tamam hayatım.'' demesiyle toparlanıp son işlemleri de halledip çıktık hastaneden.
Eve gelirken Burak bir kaç dakika markete uğradı. Ne aldığını bilmiyordum ve gıcıklığına söylemedi.Hadi madem o kadar uğradın burda canımız bir şeyler çekiyor heralde beklede söyliyelim dimi. Eve girdiğimi de hemen üstümüzü çıkarıp kendimi televizyonun karşısına attım. Evet normal Yaren uyurdu ama canım televizyon izlemek istedi. Bu hamilelik sadece yemeklerimi değil baştan aşşağıya beni değiştiriyor ve ben uykuyu bıraktığım için hiç de mutlu değilimm. Televizyon da kanallara baktığım da hiç bir şey yoktu ve bildiğiniz bir şey yok diye ağlamak üzereydim ki birkanal da tom ve jerry 'i gördüm. Artık tom ve jerryi diye nasıl bağırdıysam Burak içeriden koşarak gelmişti. Hemde elinde en sevdiğim kek ve elinde 2 tane vişneli suyla. Ohhh şuan en mutlu insan bendim. Burak televizyonda ki çizgi filme bağırdığımı anlayınca rahatlayıp yanıma oturdu. Elinde ki 2 vişne suyu ve kekleri uzatınca ikisinin de iki tane olmasını sordum genellikle bir tane yedirirdi bana.
''İkisine de ayrım olmasın diye iki tane aldım kır papatyası'' Ben bu adamı sevmim de napim ? Keklerimi ve meyve sularımı 5 dakika da bitirip Burağın göğsüne yayıldım açıkcası ona yicek misin diye sormak aklımın ucundan geçmedi tabi yemeyi bitirdikten sonra gelmesini saymıyorsak neyse bu kadar iç sesimle saçmalamak yeter. Yavaş yavaş göz kapaklarım da kapanmaya başlamıştı. Bu yorgunluğa daha azla dayanamıcaktım. Burağımın ve iki tane yavrumun varlığıyla güzel bir uykuya daldım.