Hani böyle bazı anlar olur ve ne hissettiğinizi çözemezsiniz. Şuan ben de o anlardan biriyle cebelleşiyordum. Mustafa'nın attığı tokadın şokundan çıksam söylediği sözlerde takılıp kalıyordum. Beni 'orospu' olarak görmüştü. Hem de Berkant'ı öne sürerek bunu demişti. Peki böyle bir şeye nereden varmıştı ? Gözü Esra'dan başka birini görmüyordu ki. Sahi o da buradaydı dimi ? Ne kadar süre elim öyle yanağım da kaldı bilmiyorum ama Mustafa benden cevap bekliyordu . Ya da beklemiyordu bilemiyorum. Zaten artık onu pek de tanıyamıyorum. Yine ilk zamanlarda ki soğuk bir Mustafa vardı karşımda. Neredeyse akmaya başlıcak olan gözyaşlarımı geri göndererek yüzümü yavaşça Mustafa'ya çevirdim. O gözler de pişmanlık aradım . Bana vurduğu için pişmanlık ve endişe aradım ama bana tokat atarken yüzü nasılsa tıpkı şuan da öyleydi . Sadece kızgınlık. Eğer bakışlar bir insanı öldüre bilseydi o ateş gibi gözlerin için de yaşamıma son verilmişti. Kendimi toparlayarak arkasında ki Esra'ya baktım. Bana sırıtrarak bakıyordu. Bu tokat benim canımı ne kadar yaktıysa Esra'yı o kadar memnun etmişti. Bakışlarımı yere sabitlediğim de Mustafa'nın acı dolu inlemesiyle geri kaldırdım. Gerçekten Berkant iki saniye de Mustaa'ya yumruğunu geçiremezdi değil mi ? Ama geçirmişti işte. Berkant'ın bu yumruğa karşılık geri bir yumruk yemesi çok zamanını almamıştı.Elimle ağzımı kapatarak olayların şokunu atlatmaya çalşııyordum.Bana bu kadar olay fazlaydı. İkisi bir birbirine ard arda yumruklar sıralarken bu olaya bir son verilmesi gerekiyordu.Ama nasıl vericektim ondan emin değildim. Aralarına girsem bir yumruk da ben yerdim. En iyisi hamile olduğumu söylemekti.Evet evet bunu söylemeliyim. Ama bunun düşüncesi bile beni titretmeyi başarmıştı.Peki bu kelimeler dudaklarımdan nasıl dökülecekti ? Sakin ol Melek.Hadi şimdi bir..iki..üçç
''Ben hamileyim !''
Bunu gözlerim kapalı söylediğim için şuan kimsenin tepkisini göremiyordum. Hadi bakalım diyerek açtım gözlerimi.Esra ağzı bir 'oo' şekli almış ve biraz da yüzü düşmüş bir şekil de bana bakıyordu.Mustafa ' sen ne diyorsun' gibisinden bir bakış attı ki daha sonra konuşma gereği duymuş gibi aklındakileri söylemişti.
''Sen ciddi misin ? ''
Demin o gözler de sadece nasıl kızgınlık varsa şimdi o gözler de sadece şaşkınlık ve korku vardı.Peki bu korku niyeydi ? Ben bile bebeğimin babası beni sevmediği başka bir kadını sevdiği hal de bu kadar güçlü kalabiliyorsam ve korkmuyorsam o niye korkuyordu ?
''Ciddi Mustafa ciddi.''
Benim yerime Berkant konuşmuştu.Gerçekten çok da iyi olmuştu.Artık ne ayak da duracak halim ne de konuşacak halim vardı.Hem midem bulanmaya hem de başım ağrımaya başlamıştı.Doktor hastaneden çıkarken stresden uzak durmam ,fazla yorulmamam gerektiğini , hamileliğin başlangıcı olduğu için bu dönemler de düşük oranının çok yüksek olduğunu söylemişti. Fakat benim olduğum konuma bakarsak geldiğimden beri alonun girişin de ayakta durduğumdan yorulmuş yediğim tokat ve Mustafa'yla Berkant'ın o yumruklaşma olayından sonra baya stres altın da kalmıştım. Ellerimle başımı ovalayarak koltuklardan birine oturdum.Gerçekten feci derece de bir mide bulantısı ve baş ağrısı vardı.Mustafa ve Esra tekli koltuklara otururken gözüm Berkant'ı aradı.Çıkıp gitmiş miydi ? Hem de en ihtiyacım olduğu anda. Bir an düşündüm de Berkant zaten her zaman yanımdaydı. İyi kötü her zaman. Başımı ovalamaya devam ederken içeri bir elin de ilaç bir elin de su olan Berkant girdi. Ah , gitmemişti. Gülümseyerek bana baktı ve elindekileri gösterdi.
''Bunları içmek zorundasın hanım efendi.'' Diyerek göz kırptı.
Bunlar doktorun verdiği ilaçlar olmalıydı.Çok sık kullanmamam gerekirdi fakat şuan da bu kurala uyacak değildim. Çünkü gerçekten berbat durumdayım.Berkant'ın elindekileri teşekkür ederek aldım.Çabucak ilaçla suyu içtim. Bir an önce etkisini göstersin istiyordum. Berkant'ta bu süre için de yanıma oturmuş iyi olup olmadığımı sormuştu. Ona ''iyi olmadığımı '' söylemiştim. Fakat sesim bir fısıltıdan ibaretti ben bile zor duymuştum.Ben Berkant'tan cevap beklerken Mustafa konuştu.
''Neyin var ? Yardım edebiliceğimz bir şey mi ? ''
Ne kadar da beni düşünen bir kocam var. Hem de yanın da çok sevdiği eski sevgilisi varken.Niye eski diyorum ben de pek emin değilim ya. Neyse Melek sakin ol sakin. Kafamı Mustafa'ya çevirdiğim de bana meraklı gözerle bakıyordu. Ve hemen bir cevap beklediği kesindi.
''Sadece başım ağrıyor biraz uyusam geçer .'' diyerek kestirip attım. Tabi ben öyle sanıyordum. Mustafa bir anda düşünceli koca moduna geçti.
'' O zaman hemen yatağa Melek Hanım hadi .'' Diyerek beni odaya sürükledi. Kapımı kapatır kapatmazla Berkant'la Esra'yı kovdu. Evet bildiğiniz '' hadi siz de çok durdunuz Esra konuları ben ayarlarım Berkant Meleğe de ben bakarım sonuçta kocası benim.'' Diyerek kovdu. Beyefendi kocam olduğunu anca anladığından etrafındakilere nasıl davranacığını kestiremiyordu şuan. Yavaşça üstümdekileri çıkarmaya başladım. Normal de olsa bir çırpı da çıkarmıştım . Ama yorgunluk bu ya zar zor üstümdekileri çıkardım. Çıkarmamla Mustafa'nın odaya girmesi bir oldu. Nedense hemen üstümü örtmek istedim. O da bu olaya şaşırmış olucak ki gözlerin de ufak bir şaşkınlık belirlendi.
''Neyi saklıyorsun Melek. Senin Mustafa'dan bir çocuğun olucak neyi saklamaya çalışıyorsun ki daha ?'' diye iç sesim araya girdi. Ve haklıydı da . Napıyordum ben böyle ? Ama sonuca bakarsak utana sıkıla pijamalarımı giymiştim. Mustafa da bu süre zarfın da üstünü değiştirmişti. Şöyle bir ikimize baktığım da takım pijamalarımızı giymiştik. İster istemez dudaklarım yana kıvrıldı. O da bunu görmüş olacak ki onda da aynı işlem gerçekleşti.
''Ah salak Melek şuan kötü olduğun sana böyle davranıyor hemen ümitlenme ! ''
İç sesimi dinlemek istediğimden pek de emin değildim. İlaçlar etkisini gisterse de bugün piknik , ev , hastane , ev ,tokat bütün olaylar beni yormuştu . Ve üstüme pijamalarımı da giyince uyku gözüme çok tatlı gözükmeye başlamıştı. Hemen kendimi o yumuşacık yatağa bıraktım.Saniyeler sonra yatağın diğer tarafı çöktü. Ve saniyesinde deahtapot gibi kollar belime dolandı. Başka zaman olsa beni mutlu edicek durum şuan hiç olmadığı kadar huzursuz ediyordu beni. Kendümü geri çekmeye çalıştım. Ama sadece çalıştım. Mustafa öyle bir sarmıştı ki ben. Yerim de zar zor kıpırdıyordum .
''Mustafa bırakır mısın , bunaldım.'' Ama hala Mustafa da beni bırakmaya dair bir hareket yok.
''Mustafa gerçekten bunaldım bırakır mısın ? '' Hala bırakmaya niyeti yok. Ve bu durum beni gerçekten sıkmaya başlamıştı artık. Acaba uyudu mu diye düşündüm ama bu kadar kısa süre de uyunmazdı.Başımı arkaya çevirmemle onun o güzelimsi çimen gözleriyle karşılaştım. Neredeyse gözünü kırpmadan bana bakıyordu. Peki bu adam beni duymuyor muydu ALLAH aşkına ?
''Mustafa ne zaman bırakmayı düşüyorsun ? ''
''Özür dilerim.'' Ben tabiki de bu kelimeyi beklemiyordum. Ve gerçekten de afallamıştım.
''Mustafa tamam ama artık gerçekten uyumak istiyordum. Unuttum bile ben o tokadı.'' Yalan. İlk defa Mustafa'ya yalan söylemiştim. Ve hayatım da ilk yalanımdı. Bu dediğime ne kadar tatmin olldu diye düşünürken o buna inanmadığını direk açıkladı.
''Hayır unutmadın , unutmayacaksın da . B-ben gerçekten özür dilerim. '' Bir kendimi yine Mustafa'ya kaptırdım. Ama bu sefer canım fena yanmıştı. Ne kadar istemesem de o kelimeler dudaklarımdan dökülmüştü.
''Evet Mustafa unutmadım. Ne kadar özür dilersen dile ne o tokat hiç atılmamış ne de senin Esra'yı hala deliler gibi sevdiğini değiştirmeyecek.''