27. BÖLÜM

274 68 4
                                    

-BERKANT'IN ANLATIMIYLA-

Tam tamına 2 saattir Melekle oturduğumuz bankta oturup otobüsün kalktığı yere bakıyorum. Üstüne kaç tane daha otobüs gelip geçmişti. İnsanlar bana ben deliymişim gibi bakmaya başlamıştı. Ama hiç biri umurumda değildi. Omuzum da bir el hissettiğim de başımı çevirip annem olduğunu gördüm. Saatlerdir annemin aramalarına da cevap vermiyordum zaten. Yeterince merak ettiğini farkındayım ama şuradan kalkacak halim bile yokken iki kelimeyi nasıl bir araya getiricem bilemiyorum. Annem Meleği biliyordu ve inanır mısınız onaylıyordu da. Tam ideal anne dimi. Ama Meleğim yok sorun burada işte. Ona son görüşmemiz olduğunu söyledim ve öyle de olacaktı. Meleği bu kadar seviyorken duygularımı açığa kavuşturmuşken onu kaybetmek en acısıydı , en zoruydu. Annemin beni banktan kaldırmasıyla anneme sımsıkı tutundum. Bir sarhoştan farkım yoktu şuan. Bu kadın beni içmeden sarhoş edebiliyordu. İşte buna deli oluyordum ve birkez daha deli gibi seviyordum onu. Daha şimdiden özlemiştim ve bir an önce aklıma gelen şeyi yapmalıydım. Onun varlığına o kadar alışmıştım ki , o güldügün de ki gözlerinin kısılması, ağladığın da o gözlerinin hepten yok olması , şaşırdığında ki göz bebeklerinin çok büyümesi bilemiyorum kısaca tek isteğim benim olması . Ona sarılabildiğim de kendimi her zaman ki gibi güvende hissetmek istiyorum. O anlamasa da ona her sarıldığım da kokusunu içime çekmiştim ben. Ve burnum sızlıyordu onun kokusunu arıyordum. Onu arıyordum . Arabanın durmasıyla annemin evine geldiğimizi anladım . Arabadan inip yavaş yavaş apartmana doğru yürüdüm . Hava tam istediğim şekilde olsada rüzgar ılık esse de boğuluyordum. Veya bu şehir de Meleğimin olmaması boğuyordu beni. Eve girmemizle kendimi bir koltuğa fırlattım. Uyumak istiyordum uyuyup da uyanmamak. Fakat elinde iki kahveyle duran annem bunun olmayacağını anlamıştım . Burukça gülümseyerek elindeki fincanı aldım . Annemin bana gözlerini dikmesiyle konuşmamı beklediğini anladım . Konuşmaktan ziyade bağırıp çağırmak istiyordum ama ağzımı dahi açamıyordum. Sadece içimde fırtınalar kopuyordu. Kendimin bile zor duyabileceği bir sesle ;

"Gitti" diye bildim . Annem ise sadece başını sallamakla yetinmişti.

''Gitti anne o piç kurusu Mustafa onun değerini bilemedi. Benim Meleğimin değerini bilemedi.'' Gözyaşlarım ben istemesem de çoktan yanaklarım da yerlerini almaya başlamışlardı.

-

O gece saatlerce annemle konuştuk , yeri geldi sinirlerime hakim olamadım estim gürledim yeri geldi benim yerime sessizce haykırışlarım konuştu. Gecenin sonunda yorgun düşüp kendimi yatağa attığım da aklım da beliren şeyi yapmaya tamamiyle karar vermiştim ; Meleği istemeye gitmek.

Bütün mahkeme olaylarını Esra'dan öğreniyordum.En sonun da Melekle Mustafa boşandığın da artık hiç bir engel kalmamıştı. Tabi asıl önemli şeyi ben şimdi düşünüyordum . Peki Melek ikinci defa istemediği bir evliliği yapacak mıydı ? Benden kilometrelerce uzak olmasına dayanabilirdim ama kalbiyle uzak olmasına benden nefret etmesine asla dayanamazdım.  Bir an bu yoldan geri dönmek  istedim . Tabi ki bu düşüncemi de 2-3 saniye içerisinde yok ettim. Ne olursa olsun savaşmalıydım. Meleğimin hayatını baştan en güzel şekilde tasarlamalıydım. Ve artık Meleği isteme işini devreye sokmalı ve en kısa sürede gitmeliydim. Meleğim den yeterince ayrı kalmıştım zaten . İlk işim anneme gidip Meleğimin babasının telefon numarasını öğrendirtmek oldu , daha sonra babasını arayarak kızını istemeye gidicegimi söylediğim de fazlaca saşırsa da köy yeri olup kızlarına laf gelmemesi için kabul etti . Artık sadece yarın çiçek ve  çikolata alıp yola çıkmak kalmıştı . Günün devamını evde telaş içinde geçirdim . Acaba Melek bunu duyunca ne dicekti ? Zar zor akşam ederek yemekten sonra tavuk gibi uyudum. Sabah saçımın okşanmasıyla gülmeye başladım , annem saçlarımdan huylandığımı bildiği halde elini çekmemekte kararlıydı. Gülmem gittikçe kahkaha olmaya başladığında mızmızlanarak yataktan kalktım . Bir bakıma annemin bu haraketi uyan artık demekti. Yıllar bizden ablamı ve babamı götürse de evde ki kuralları götürmemişti. Ben yataktan kalkınca annem de zafer edasıyla gülümsedi . Banyoya gidip  işlerimi hallettikten sonra mis gibi kokan mutfağa girdim. Annem yine döktürmüştü. Hızlı bir şekilde sofraya oturdum . Kahvaltımı acele bir şekilde ettikten sonra traş olmaya ve çiçekle çikolatayı almak için yola çıktım . Sanki Meleğimin yanına gidiyormuş gibi arabayı hızlı bir şekilde sürüyordum. Çiçekleri almak için dükkana girdiğimde heyecandan nasıl bir şey isteyeceğimi bile anlatamamıştım adam bu halimi anlayıp en güzel çiçekleri hazırlamıştı.  Çikolatayı da aldıktan sonra traş olmak için arabayi her zaman ki gittiğim yere sürdüm giderken de bir yandan da arabanın içinde kahkaha atıyordum dışarıdan bakanlar resmen beni deli zannediyorlardı. Ah be Melek, Meleğim ne hale getirdin beni böyle. Katkısız öküz bir kalası bu hale getirdi de bu Mustafa'yı kendine nasıl aşık edemedi . Hemen bu düşüncemle kaşlarımı çattım. Eğer aşık olsaydı ben Şuan uzaktan onların mutluluğunu izlicektim. Fakat bunu istediğim söylenemezdi bile. Yolları ezbere  bildiğimden kafamdaki düşüncelerle ne ara geldiğimi anlamamıştım. Arabadan hızlı bir şekilde inip zaman kaybetmemek istercesine hızla berbere girdim.

"Bugün her zaman ki gibi değil , damat traşı istiyorum alptekin abi." Neşeli söylediğim söze Alptekin abi de şaşırmış olacak ki toparlanması zor oldu .

"Hadi abi acelem var Meleğimi yeterince kaçırdım zaten." Alptekin abi toparlanarak kendine geldi . Sonra gülümseyerek elini omzuma bir baba misali koyarak sıktı .

"Seni bu kadar hayata bağlayan kız bilmiyorum ama seni böyle görmeye sevindim oğlum bunu bizim hanım Beyzaya da söylememiz lazım o da çok mutlu olur."

"Söyleyelim abi herkese söyleyelim . Berkant Meleği çok seviyor da diyelim ."

Alptekin abi gülümseyerek ;
"Hadi deli oğlan yapalım traşını."

Berkantın traşı biter bitmez eve gidip hazırlanıp son kez de annesiyle son rütüşleri yapmıştı ve artık arabaya binip yola çıkmaya hazırlardı.

-
Berkant Meleklerinin evinin önünde arabanın içinde yaklaşık 5 dakikadır duruyordu. Heyecandan elleri terlemiş ve baştan aşağıya titriyordu. Annesi artık dayanamadığını belli edeceğine konuştu .

"Hadi oğlum kızı burdan mı istemeyi mi düşünüyorsun ?" Berkant  o an dakikalardır arabanın içinde olduğunu fark etti. Ve yavaş yavaş arabadan indi . Kapının önüne gelip zile bastığında kalbi yerinden çıkıcakmış gibiydi . Annesine baktığında güven verircesine gülümsedi . O sırada tekrar nefes aldım ve kapı açıldı . O güzelliğiyle Meleğim ve birde şaşkın bakışlarıyla olan Meleğim . Peki niye böyle bakıyordu ? Bilmiyor muydu ki ? Ama bilmemesi imkânsızdı .

"B-Berkant.." demesiyle birlikte içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim. Bilmiyordu bu kadar güzel olmuştu ama benim ona geliceğimi bilmiyordu. Ama ben babasına söylemiştim . Tam cevap vericekken ailenin diğer fertleri gelince içeri geçtik . Melek aç olup olmadığımızı sormuş bizden tok olduğumuza dair cevap alınca kahveleri yapmaya gidicekti . Şimdi ben Meleğimin elinden tuzlu kahve içicektim. Heyecanım bin kat daha artmıştı . Kahveler gelene kadar Meleğin babasıyla biraz sohbet etmiştim . Üvey annesi ve babası gayet iyi insanlardı. Meleğimin de babası kadar temiz bir kalbi vardı . Ve ben bunları düşündükçe bu kadına bir kez daha aşık oluyordum. An be an canımdan bir parça kopuyordu . Canımdan parça dedim de şimdi bizim 5-10 tane çocuklarımız olsa falan ne güzel olurdu birsürü Melek. Bir an düşündüklerimi idrak ettiğimde saçmaladığımı fark ettim . Ne diyorsun olum sen ne 5 -10 çocuğu . Ah Yarabbim bu Melek beni iyice mahfetti.  Bakışlarımı kaldırdığım da elinde ki tepsiyi bana uzatan gözleri dolu bir Melek gördüm. Çok istediğim bir şeyi nefret ederek alıyordum şimdi . Mustafa gibi benle de zorla olucaktı zaten ne bekliyordum ki ? Buna sevinip hemen boynumamı atılacağını?

Kahveler içildikten sonra annem söze girdi. Konuşmayı dinleyemedim bile gözlerim yere odaklanmış cevabı bekliyordum . Ama kabul ettiğine göre verirdi değil mi ? Ya Meleğin bu kadar Üzgün olduğunu görüp vazgeçerse? Tam o sıra da Meleğin babasının konuşmasıyla içimin rahatladığını hissettim.

" Biliyorum kızım yine bu evliliği istemiyor fakat. Ben böyle bir yerde kızımın üzülmesini istemiyorum . Berkant , oğlum gözlerinde ki aşkı , sevgiyi , verdiğin değeri görebiliyorum. Bu yüzden kızım sana emanet. Ama kızımın bir kere daha üzüldüğünü duyim emin ol acısı kötü çıkar . Ben kızımı bugüne kadar bir kere üzmedim,  ağlatmadım o yüzden çok kıymetlidir benim kızım ona iyi davran oğlum.  Kızımı da sana verdim ve senin güvenine sevgine teslim ediyorum.

Berkant bu konuşmayı gözleri dolu dolu dinlemiş ve son sözüyle de o gözyaşı yanaklarından aşağıya doğru süzülmüştü. Ayağa kalkıp annesinin ve kayinvalidesinin elini öptükten sonra Meleğe aldığı yüzüğü takarak alnından öptü ve sonrasından kulağına fısıldadı ;

"Beni Mustafayla karıştırma Meleğim . Ben senin tek gözyaşına bit okyanus yapacak kadar ağlarım . Ben senin varlığınla huzur bulup uyurum . Senin kokunla nefes alabilirim. Sana yalvarırım Mustafaya verdiğin şanstan bana da ver. Ve unutmadan validemden sonra çok sevdiğim kadınsın hatun. "

HİSSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin