9

24.6K 1.4K 173
                                    

Ruh hastası: eee nasıl geçti ilk iş günün?

Siz: güzel

Ruh hastası: başka?

Siz: yorucu

Ruh hastası: eeee

Siz: bu kadar

Siz: daha ne olsun?

Ruh hastası: çok mu yoruldun?

Siz: hemde nasıl

Ruh hastası: birde yormayın dedik hayvan heriflere (mesaj silindi)

Siz: ne yazmıştın?

Siz: esnediğim için okuyamadım

Ruh hastası: yanlışlıkla gönderdim

Ruh hastası: önemli bir şey değil

Ruh hastası: sen dinlen 

Siz: oldu o zaman

Siz: ben bir ayran içip yatıyorum

...

1 hafta sonra...

Siz: pişt

Siz: puşt

Siz: ben böyle klavyeye

Siz: yanlış gitti 

Siz: kusura bakma

Siz: psikopat

Siz: Ruh hastası

Siz: neredesin lan?

Ruh hastası: efendim

Siz: hah

Siz: birazdan seni arayacağım

Siz: bir şekilde hastanedeymişsinde

Siz: ölüyormuşsun gibi bir ses çıkar

Siz: anladın mı?

Ruh hastası: ne yapayım ne yapayım?

Siz: sanki hastanedeymişsin de son isteğin beni görmekmiş gibi bir ses çıkaracaksın

Siz: anladın mı?

Siz: bu aralar bir anlama kıtlığı var sende

Ruh hastası: neden?

Siz: anlama kıtlığı mı?

Siz: bende çözemedim

Siz: neyse

Siz: arıyorum bak

Ruh hastası: onu sormadım Yaren

Ruh hastası: niye böyle bir şey yaptığımız sordum

Siz: üzümünü ye bağını sorma 

Arama butonuna basıp telefonu kulağıma götürdüm, yeterdi artık. Bu iğne atsan düşmeyecek yerden çıkmama lazımdı. 

Ama o kel Sedat var ya o kel Sedat.

Kafasına bit düşesice kel Sedat var ya.

Adam dışarı çıkmayı geçtim, nefes almamıza bile izin vermiyordu.

O küçük parmağını masaya vurasıca Esat ilk günden adamın gözüne girmiş hemen arkasından da izin almıştı. Ya ben?

Ben ilk gün yanlışlıkla üstünde 3-5 bardak olan tepsiyi düşürdüğüm için dışarı adımı mı atamıyordum.

Tamam belki 5-10 olabilir.

10-15 gibi bir şeyde olabilirdi tam hatırlamıyordum.

Karşı taraftan bir alo sesi gelince telefonu hoparlöre alıp konuşmaya başladım.

"Efendim sevgilim?"

Aklıma gelen ilk yalanı söyledim, Sedat yaklaşıyordu. 

Karşı taraftan kalp atışlarını ölçen aletin sesi geliyordu, bunları nasıl yapmıştı bilmiyordum ama bayağı gerçekçi duruyordu.

İçimden 'ölüyorum anlasana' diye bir çıkış yapmaması için dua ederken o hâlâ konuşmamıştı.

Ne kadar inanamasam da "Yağız?" Dedim konuşmasını hatırlatarak.

"Ha? Haa." Diye bir aydınlanma yaşadıktan sonra. "Hastanedeyim." Dedi sesini halsiz çıkarmaya çalışarak. Hemen arkasından "Gelebilecek misin?" Diye sordu.

"Hastane mi?" Dedim sanki bunu ben uydurmamışım gibi. "Ne? Ne oldu?" 

Oyunculuk yeteneğime kurban olayım.

"Fenalaştım." Diyerek soluklandı. "Hastanedeyiz şimdi."

"Ama ben çalı-" demiştim ki kel Sedat arkamdan çıkıp. "Git kızım git, sevgilin hastaneye kaldırılmış git yanına elini kolunu tut, destek ol." Dediğinde gülümsememek için kendimi zor tuttum.

Adamın niyeyse bir anda götü tutuşmuştu.

Üzgün görünmeye çalışarak "Çok teşekkür ederim Sedat bey." Diyerek önlüğümü çıkardıktan sonra telefonumu alıp kendimi dışarı attım.

Çok şükürler olsun yarabbim.

Arabama binip hızla restorandan çıktım. "Ulan var ya, patronum olmayacak, şu kel Sedat'ı iyi bir dayaktan geçireceksiniz işte." Yanlış kişi olarak hayatıma girmişti.

"Ban mı dedin?" Diyen telefonla yerimden sıçradım.

"Yok telefonum sana hiç der miyim? Sen benim çocuklarıma bırakacağım mirassın." Dedikten hemen sonra aklıma telefonu kapatmadığım gelince yüzümü buruşturup dilimi ısırdım.

"Sen hâlâ orada mısın?" Diye sordum, çoktan kapatması lazımdı.

"Sen şimdi," Diyerek tekrar konuşmaya başladı. "Patronunu mu dolandırdın?"

"Dolandırmak değilde, beni düşürdüğü durumdan yalan söyleyerek çıktım diyelim." Diyerek düzelttim. 

Ben kim dolandırıcılık kim arkadaş?

Çok yanlış tanımlıyorlar beni.

Karşıdan bir gülme sesi geldi, "Yalan söyleyerek olunca birazcık dolandırmış oluyorsun." 

Bende onun gibi gülümseyerek "Yanına gelip seni hastanelik bıraktığım da yalan falan kalmayacak, merak etme." Dedim.

"Sevgilim gibi bir şeyde demiştin sanki birde başlarda." Dediğinde hemen şaşkın ifademi takındım. 

"Kim? Ben? Ne zaman söyledim onu ya? Ben hiç hatırlamıyorum. Sen yine hayallemiş olabilir misin?"

"Fazla olmadı canım, bir 10 dakika önce."

"Yok canım," dedim inanmayan sesimle hemen arkasından konuşmasına izin vermeden "Be- tünel- yor-" diyerek kapattım.

Şimdi fark ettimde, adamın sesi azıcık Yağız Çelikinkine benziyor olabilirdi.

Ama çok az.

Kimi kandırıyordum? Resmen aynısıydı.

Yada sadece benziyordu, adamların sesleri yakışıklıydı. Yoksa aynı kişi olamazlardı herhalde.

————————————

Sesleri yakışıklı olan üstüne birde yeşil gözlü doğanlar hayata 10-0 önde başlar...

Öpüldünüzzz


Eski Sevgilim •Texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin