40

4.6K 406 136
                                    

Ne ara 40 bölüm olduk lann

Sılanın denize girelim istediğinin üzerine banyoya girmekten vazgeçmiş, birazdan gideceğimiz için çantamı hazırlıyordum. Aslında banyomu yapıp bürün gün yatağımdan çıkmamak gibi mükemmel planlarım vardı ama Sılanın tehditleri üzerine mecburen evet demek zorunda kalmıştım.

Şimdi ise hem söverek hemde oflayarak çantamı hazırlıyordum. Bir kez daha oflarken kulağıma kapının zil sesi geldi ama umursamadım. Evde bir tek ben yoktum, illa ki biri açardı. Kimse açmazsa da çalar çalar giderlerdi.

Tam da dediğim gibi bu sefer kapının açılan sesi geldi kulağıma. Ondan sonra gelen ses ise duymak istediğim son isim falandı. "Damat?"

Annemin on tane damadı yoktu. İsim olmasa da 'damat' duymak istediğim bir söz değildi. Özellikle de bu sabah yaşadıklarımızdan sonra.

"Günaydın annecim." Diyen Yağızın sesiyle yüzümde ağlamaklı bir ifade oluştu. Sabahın bu saatinde ne işi vardı bunun burada?

"Lafı uzatmayı sevmem bilirsiniz," dedi. "Kızınızla ufak bir görüşme yapabilmem mümkün mü?"

"Hayır."

Aslanın annesi be. Kafamın içinde dönen 'kimin annesi bu, bu benim annem, evimin direği, kalbimin sahibi' şarkısıyla zaferimi kutlarken bir kez daha Yağızın pes etmek bilemeyen sesi duyuldu.

"Ama hayat memat meselesi."

"Hayır."

"Ama atalarımız ne demişler?" Diye sordu bu sefer Yağız. 

"Şey mi demişler? Bir eve destursuz girilmez," böyle bir şey dediklerini düşünmüyordum, annemin bir yerlerinden uydurması daha olasıydı. "Ya da aldatan makakları dokuz köyden kovarlar." Bu lafta böyle değil gibiydi. "Böyle bir şey."

"Ana kız laf sokmalarınızın hastasıyım," etkilenmiş gibi konuşan kişi bu sefer Ceyhun'du. "Beni de alsanız ya aranıza."

"Lan davar?" Diyerek konuya dahil olan kuzenim Sıla da Ceyhunu görmekten nasıl müstehcen olduğunu davar lafıyla anlatmış oldu. "Ne işin var lan senin burada?"

Ayrılmaz ikili Yağız ve Ceyhun'un sesini duyduğumdan beri bende bunu düşünüyordum. Ayrılmaz ikili demişken, hani küsmüştü bunlar?

"A ah," Ceyhun sanki Sılanın burada olduğunu bilmiyormuş gibi şaşırmış taklidi yapıyordu. "Asıl senin ne işin var burada?"

"A ah," diyerek Ceyhunu taklit eden bu sefer Sılaydı. "Ne işim var benim acaba burada?"

"Başlatmayın lan şimdi işinize." Yağız konunun iyice saptığını dile getirerek boğazını temizledi. "Atasözü diyorduk annecim."

Bunun da atasözüne bir şey diyecektim ha. Sabır dilenerek gözlerimi kapatıp geri açtım.

"Bana bak makak damat," ardından Ceyhuna dönerek. "Bana bak makak damadın en yakın arkadaşı." Annemin sinirli sesi benim odama kadar gelirken Yağız ve Ceyhunun bir an önce buradan toz olmaları gerekiyordu haberleri yoktu.

Annem bir kez daha, sinirli sesiyle bu ikiliyi kovmaya çalıştı. Sadece çalıştı, zira bu yüzsüz insanların buradan gideceklerini düşünmüyordum. "Defolun gidin lan burada."

Bir anda Ceyhun'dan bir çığlık yükseldi. Hızla kaşlarımı çatarak kapıyı açacaktım ki 'kesin Ceyhun hakketmiştir' diyerek vazgeçip tekrar yerime oturdum.

"Burnum! Ulan makak damat, niye eğiliyorsun lan." Bu cümleyi duyar duymaz, yüzümde bir gülümseme oluştu. Annemin meşhur terliği Ceyhunun yüzüylede tanışmış olmalıydı.

Eski Sevgilim •Texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin