42

4.2K 434 137
                                    

Bu bölüm bıkmadan usanmadan kiss bekleyen değerli şahsiyetlere gelsin

"Allahım sen yardım et." Besmele çekip geçen sefer yaptığım gibi kendi balkonumdan Yağızınkine atladım. Ayaklarım balkona basar basmaz derin bir nefes almış bugünde ölmediğim için şükür ederek kapıya doğru ilerlemiştim.

Ama tabiki erkeklerde beyin bende şans olmazdı. Burada da şansızlığım kendini belli edercesine balkon kapısı kilitliydi. Hayır yani bir insan kapıyı neden kilitlerdi? Değerli neyin varda kapıyı kilitliyorsun be Yağız?

Adamın paradan çok bir şeyi olmadığını unuttuğum kısa anlardan biri.

İki kere kapıyı çalarak açmasını beklemeye başladım. Ama açılmamıştı. Tekrar iki kere tıklatıp bekledim, bekledim, bekledim... açan yoktu.

Bir kez daha çaldım.

Yine yoktu.

"Geberdin mi lan?" Kulağımı cam kapıya yaslayıp bir şey duyma umuduyla dinlemeye başladım.

Alt katta ki Melahat teyze Sevim ablayla dedikoduyu daha sessiz yapsa daha iyi duyabilecektim ama Melahat teyzeyle sessizce dedikodu yapmak ne mümkündü?

Kulağım kapıya yaslı bir yaşam belirtisi duymaya çalışıyordum ama yine ve yine yoktu.

Endişelenmeye başlıyordum, cebimden hızla telefonumu çıkarıp aramaya başladım. Çalıyordu ama aynı kapı gibi açan kimse yoktu.

Balkonda bir sağ bir sola giderken kapının bir anda açılmasıyla hızla o tarafa döndüm. Çok şükür ki Yağız karşımda kanlı canlı duruyordu.

Hızla yanına gidip sımsıkı sarıldım. Ulan bir ara ciddi ciddi öldü sanmıştım. Kollarımı beline sarmış ona sarılırken, kendisi üst üste yaptığım şeylerin şokundan hâlâ çıkamamış öylece duruyordu.

"Niye açmıyorsun lan kapıyı?" Bir kapıda kalmadığım kalmıştı oda olmuştu çok şükür.

"Yaren," tereddütlü ve sanki yeni uyanmış gibi gelen sesiyle "Yeni öldürme tekniğimi bu?" Diye sormuştu.

Kaşlarım çatıldı. Öldürme tekniği mi? "Neyim ben Yağız, katil mi?"

"Ne bileyim," dedi gerçekten bilemez bir şekilde. "Kendimi son isteği yerine getirilen tutsak gibi hissettim."

"Aynen," dedim dalga geçerek. "Birazdan cebimde ki çakıyla seni beş farklı yerinden bıçaklayacağım."

Gülerek benden uzaklaşıp yüz yüze gelmemizi sağladı. "Ne işin var senin burada?" Kovuyor muydu bu beni yoksa ben mi yanlış anlamıştım?

Elimle kendi balkonumu işaret ederek "Gideyim mi?" Diye sordum. Delikanlının kitabında istenmediğin yerde kalmak yazmazdı.

"Yok dur kal da" dedi balkonumu işaret ettiğim elimden tutarak. "Ama gerçekten ne işin var senin burada?"

"Saçlarını tek tek yolup Ceyhuna saç ekimi yapacağım." Dedim annemin fikrini tekrar alarak.

"Ha iyi," dedi yalandan bir rahatlamayla. "Bende son üç gün ömrüm kaldı sanmıştım."

"Tövbe de salak," dedim milli 'Allah korusun' işaretimizi yaparak. "Ben buraya şey demek için gelmiştim."

"Ne demek için?"

"Şey," dedim tekrar. Bu da şimdi böyle dan diye sorulmazdı. İnsan kendini sınavda gibi hissedince niye geldiğini unutuyordu.

"Senin yükselenin neydi Yağız?" Bu adamın karşısında iyice saçmalıyordum. Bana neydi adamın yükseleninden daha kendiminkini bile bilmezken.

Eski Sevgilim •Texting•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin