Bölüm 1

220 9 6
                                    

Yeniden doğma gibi bir şansımız olsaydı nasıl hayatın olmasını isterdin?  Ben istemezdim...

Şu hayatta yaşadığım onca mutluluğu, sevinci unuttum. Sadece tek bir kişiyi unutmadım. Çünkü onun beni yanına alacağına dair bir sözü vardı. Bana, "Umut et ki, yaşa. Ben seni alacağım vakit hep umutla bekle."dedi. Bekledim ve hâlâ bekliyorum da...

Hayatım dönüm noktası, her şey o gün başlamıştı. Yağmur şırıl şırıl yağıyordu. Gökyüzü bile son derecede agresif ve hırçındı.

Yatağımda uzanmış battaniyeyi kafama kadar örtmüştüm. Çünkü fazlasıyla korkuyordum. Annem içeriye girdi beni böyle görünce huysuzlanmaya başladı. Zaten bu aralarda pek anlaşamazdık.

"Efsun kaç kere diyeceğim okula haydi!"diye bağırmaya başladı.

Ama benim inat onunkinden daha fazla olduğu için daha sıkı battaniyeyi üzerime örttüm.

"İstemiyorum."

"Allah Allah! Sana istediğini soran mı oldu? Haydi kalk şimdi hemen!"dedi.

"Abim olsaydı böyle yapmazdın!"

"Oyalanmadan kalkta hazırlan!"diye bağırmaya başladı.

Bizim klasik günlerdi işte. Asla ama asla birbirimizle pek iyi anlayamazdık. Her gün bir kavga bulur kavga ederdik.

Oflaya poflaya yataktan ani bir kalkma hareketinde bulunduğum için başıma büyük bir ağrı girdi. Zaten on üç yaşındayken trafik kazasının sonucundan beri böyleydim.

Aynanın karşısına geçtim ve bir güzel üstümü giyindim. Gökgürültüsü hâlâ devam ediyordu. Aldırış etmemek lazımdı ama yapacak pek bir şey yoktu. Saçlarımı bu sefer örmeye planladım. Uzun zamandır saçlarımı örmüyordum. Yani kestiğim günden beri...

Saçlarıma çeki düzen verdim. Alnımın sağ tarafında kalan küçük kaza yarasını minik perçemle kapattım. Bugün en azından olaylı bir şekilde bitirmek istemiyordum günümü.

Aşağıya indim abimin yüzüne bile bakmadan sofraya oturdum. Dün gece fazlasıyla sinir olmuştum zaten kendisine.

Bana ne bakıyorsun tip tip bakışlı temalar atmayı da ihmal etmedi. Bende aldırış etmeden ekmeğime çilek reçelimi sürüp bir güzel beslendim.

Biz kahvaltıyı sessiz sessiz yapıyorken annem içeriye birden girdi.

"İyi ki doğdun!!!!!"diye bağırdı.

E iyi de bugün benim doğum günüm değildi ki.

"Anne bugün benim..."

"Biliyor zaten doğum günün olmadığını sadece doğum gününde yanında olamıyacak o yüzden şimdiden kutluyor."dedi abim.

Ben şaşkın şaşkın anneme bakmakla yetindim.

"Ama benim doğum günümde nerede olacaksın ki?"diye sordum.

Bana, "Yok bu seninle son doğum günü kutlamamız canım. Artık yoksun."dedi.

Durdum. Yutkunamadım.

Sonra yüzüme bakıp ikisi birden kahkaha attı. "Ay Efsun artık şu şakalara inanmasan mı anneciğim."dedi annem.

Sinirle çatalımı bıraktım.

"Böyle şaka olmaz olsun!"

Annem dayanamadı ve hediyemi bana verdi. Başıma minik bir öpücük kondurdu.

"Ay şaka şaka. Hadi aç bakalım hediyeni."dedi.

Heyecanla paketi elime aldım ve açtım. İçinden minik bir gitar çıktı. Bu benim yurtdışındayken fazlasıyla almak istediğim bir gitardır. Ama kendim için değil Beren için almak çok istiyordum. Çünkü sesi de kendisi gibi harikaydı. Anneme teşekkür edip saatin geç olduğunu anladıktan sonra hızla çıktım evden.

"Geç kalma kızım!"dedi annem arkamdan.

Otobüs durağına ucu kala bir şekilde yetiştim. Okuluma gittim ve beni Helen karşıladı.

Nefes nefese, "Ay Zehra Hoca seni çağırıyor, Efsun."dedi.

"Neden?"

Kafasını bilemem anlamında işaret gönderdi.

Anlaşıldı. Bakalım beni ne için çağırıyor öğreneceğiz artık.

————————-
02.09.2024
Bazı yerleri değiştirme vakti geldi ve geçiyor...

Kırık Aynalar (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin