Bölüm 18

52 7 13
                                    

Şarkıyla okunmasını tavsiye ederim

İyi okumlar...

~Başar Bey'in Kaleminden~

12.10.2013

Yorgunluktan kendimi koltuğuma otura verdim. Elime, bu aralar sıklıkla içtiğim puroyu aldım ve bana gönderilen belgelere bakmaya başladım. Büyük bir iş adamıyım. Mesleğim devlet sırrı gibi bir meslek olmasa da Amerika'nın FBI şirketin başhekimiyim diyebilirim. 

Elimde ki belgeleri bıkkınlıkla kontrol ederken, bir dosya gözüme çarptı. Bu da neydi böyle? Dosyada görünen kişiyi görmemle şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. B-bu benim üç yıldır aradığım kızımdı! Bunun ne işi vardı ki! 

Dosyayı incelemeye başladığımda kapının aniden açıldı. Sinirle, "Edep biraz edep! Ne bu küstahlık." diye bağırmaya başladım. Alelacele odaya dalan genç adam nefes nefese, "Efendim kusura bakmayın. Size mühim bir şey söylemem lazım" dedi. "Buyur" dedim. Genç adam buyur ettiğimi işittikten sonra hızlıca elinde ki flaşı çıkardığı bilgisayarına taktı. Genç adam heyecanla, "Efendim üç yıldır bulamadığınız kızınızı buldum!" dedi heyecanla. Pozisyonumu koruyarak, "Nasıl? Hızlıca anlat" dedim. Adam bilgisayarından başka bir dosyayı açarak, "Müsaadenizle" dedi. 

Ne yaptığını merakla izledim. Adam dosyadan bir fotoğraf açtı. Ve bu Efsun'du. Efsun'un bir kaç küçüklük fotoğrafları vardı. Daha sonra bu sene ki, dokuz yaşının doğum gününde ki giyindiği beyaz elbisesiyle kameraya gülümsüyordu. Ah küçük kız özledim seni!

Adam daha sonra başka bir dosya açtı. Ve söze devam etti, "Efendim öncelikle size hem çok güzel hem de kötü bir haberle geldim." dedi ve daha fazla lafı uzatmasına müsaade etmeyerek sinirle, "Geç oraları! Bana benim için lazım olan bilgileri ver!" dedim. Cebinden üç bileklik, bir kolye çıkardı ve sözüne devam etti. "Peki efendim. Öncelikle bu son derecede, dünyada ilk teknolojik bir takip cihazı. Yani siz kızınıza taktığınızda otomatik olarak sizin cihaza bağlanıyor ve istediğiniz gibi onu kontrol edebiliyorsunuz..." dedi. Gülümsedim, bu son derecede mükemmel bir haberdi. Ayağa kalkıp gizli kasadan bir miktar para çıkarıp adama verdim. "Güzel... Aferin sana, iyi iş çıkardın!" dedim. 

"Ne demek efendim, fakat başka bir sorunumuz var" dedi. Gülüşüm soldu. "Neymiş bu kötü haber?" "Efendim bu bileklikte sizin onu takip edebildiğiniz kadar o da sizi takip edebilir ve bu görmüş olduğunuz bütün bileklikler ve kolyeler bir birine rahatlıkla erişebilirler" dedi. Sinirden kahkaha attım. "Sen bizim Efsun'un onu anlayacağını mı sandın?" dedim hoyratça. "Peki efendim nasıl bilekliği vereceğiz?" dedi. "Çok basit... Annesi ona verecek" dedim. Genç adam şaşkınlıktan ne yapacağını unuttu.

Evet Efsun'un yıllardır asla bilmediği bir gerçek vardı ve bu gerçeği hiç bir zaman bilmeyecekti. Elimde ki bilekliği sıkıca tutup yaptığım plan için annesinin yanına gidecektim...

Tek bir şey biliyordum o da kızlardan asla ama asla kopmamamın anahtarıydı.  

İlk bileklik kendime.

İkinci bileklik kızım Efsun'a.

Kolye ise Alin'eydi...

Son bileklik kimde olunduğu bilinmeyecekti...


Olay gecesi; 

Hani olur ya böyle bir duygu vardır kalbinizin en derininde. Bazen o yeri, o aileyi, o sohbeti çok özlediğinizde gidersiniz o duygunun kapısına. Hatta bazen o duygu yaramıza merhem olsa da, bazen o duygu insana acı çektirebiliyordu. 

Kırık Aynalar (DÜZENLEMEDE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin