Okula vardık. Konozai, otobüste uyanmıştı. Bu, benim hem Shiori'yle hem de onunla konuşmam gerektiği anlamına geliyor. İkisi de korkunç durumda, katil olmakla ilgili kısa bir konuşma işlerini görür umarım. Shiori zaten alışıktır da, Konozai'nin tepkisinden korkuyorum. Otobüs okula vardı; Kagari, Konozai ve ben dışında herkes indi.
"Konozai-kun, bu senin ilk birini öldürüşün müydü?" O kadar dalgındı ki cevap alabilmek için tekrar sormam gerekti.
"Evet... İlk kez birine bu kadar zarar verdim... Özgünlüğümü ilk kez bu kadar vahşi kullandım. M-muhtemelen... Bu sicilim için bir sorun olmayacaktır, villain sonuçta. Ama... O çığlığı hâlâ hatırlıyorum. Ben... hiç yapmayacağım bir şeyi yaptım... Daha kahraman olamadan... Katil oldum..."
"Konozai, yaptığın şey yanlış değildi."
"Öyleydi! Akane, bilmiyorsun. Amacım öldürmek değildi, sadece... İçimde depoladığım ışığı daha fazla tutamadım... Yoksa onu hareketsiz bırakacak kadar yakacaktım sadece. Asla, asla öldürmek istemedim..."
"O bir villaindi, Konozai."
"Ama değişebilirdi! Rehabilitasyona gönderilebilirdi, kardeşleriyle birlikte... Ben... Benim yüzümden... O masumdu..."
Daha fazla konuşamadı, hıçkırıklara boğuldu. Tarou'nun yeri boştu, Shiori oraya geçip bir kolunu Konozai'nin omzuna attı. Diğer eliyle Konozai'nin elini tutarak sakinleştirici bir ses tonuyla konuşmaya başladı:
"Bazen bazı şeyler olması gerektiği gibi gitmeyebilir, Chiyo. Yapacak bir şeyimiz yok. Ben de istemezdim kuzenlerimin ölmesini, hatta birini bizzat kendim öldürmeyi. Yapabileceğimiz bir ş-"
Cümlesi Konozai'nin feryadıyla bölündü. Öldürdüğü kişinin Shiori'nin kuzeni olduğunu birdenbire öğrenince afallamış olsa gerek. Ellerini saçlarına geçirdi, çığlıkları şiddetlenince ben de kollarımı Konozai'ye doladım. Ellerini, saçlarının arasından çıkarmasını sağladım. Bir süre kollarımızın arasında ağladı, sonra sakinleşmeye başladı. Hâlâ hıçkırıkları şiddetliydi, şimdilik konuşabileceğini sanmıyorum. Biz alışık olduğumuzdan sanırım o kadar kolay geliyor, yoksa katil olmanın vicdan yükü sizin tahmin ettiğinizden daha ağır. Size hikâyemi sonra anlatacağım tabii.
Omzuma kafasını koydum, sırtını okşadım. Neredeyse tamamen sakinleşmişti, göz yaşları kurumuştu.
"S-shiori? Bana kızgın mısın?"
"Değilim, tabii ki de değilim. Onlar zaten beni öldürmek için Kötüler Birliği'ne katılmışlar."
"Kötüler Birliği mi?"
Doğru, Konozai hiçbir şeyi bilmiyordu. Shiori'nin ailesini öldürmesinden Kagarilerin USJ'ye gelmesine kadar her şeyi anlattık. Tarou'yu anlatmalı mıyız, bilmiyorum. Dudak hareketleriyle Shiori'ye sordum. Kafasıyla onaylayıp Nora'nın Tarou hakkında dediklerini de anlattı. Konozai, anlattıklarımızı pür dikkat dinlemişti.
"Shiori, sen benden de kötü hissediyor olmalısın..." Shiori kafasını salladı.
"Evet, korkunç hissediyorum. Af dilemek istediğim kuzenimin üzerinde panzehirini bulmadığım bir zehri kullandım. Bunu yapacağım aklımın ucundan bile geçmezdi. Bir kuzenimi daha öldüreceğim... Ailelerini mahvettim... Her şeyi mahvettim... Yıllardır rezalet bir hayat yaşıyorlardı, anne babam bir şekilde toparlıyordu fakat... Yine yaptım yapacağımı... Ailemin yüz karasıyım..."
Başını öne eğdi. Sanırım yine başl-
"Ama ben alıştım, yani sorun yok. Zaten ileride, o kadar büyük bir kahraman olacağım ki, zarar verdiğim insanların bir önemi bile olmayacak." Kafasını kaldırıp böyle demişti birdenbire. Shiori'yle aynı fikirleri paylaştığımı fark ettim.
"Biliyor musun, benim amacım da aynısı. Öldürdüğüm kişilere karşılık yüzlerce, binlerce hayat kurtarmak. Günah ve telafi ilişkisi gibi."
İki kızın de gözleri kocaman açıldı. Konozai konuştu:
"Yani... sen de mi-"
"Kızlar burada ne yapıyorsunuz, öğretmenler yoklama almak için her yerde sizi arıyor!" Açık kapıdan otobüse dalan Kirishima, saatin kaç olduğunu ve nerede olduğumuzu fark etmemizi sağladı. Üçümüz de hafif panikle bir şeyler geveleyerek aşağı indik. Sınıfa gittik, yoklamayı son bir kez aldıktan sonra bizi evlerimize yolladılar. Aslında kızlarla bizim evde takılmayı isterdim fakat eniştem hastanede ve Yoichi'yi de almam gerekiyor. Şimdi sınıf neredeyse tamamen boştu. Çıkışta Tenya sordu:
"Akane, bizimle gelmelisin. Yoichi'yi de alıp bizim eve gidebiliriz. Yarın da Aizawa Sensei'yi görmeye gideriz. Bugün uyanmayacağı kesinmiş diyorlar."
"Ç-çok iyi olur, teşekkür ede-"
"HEEEEY, AKANEEE! SHOTA SENİ BÖYLE DURUMLARDA BANA EMANET ETMİŞTİ, BU YÜZDEN BENİMLE GELİYORSUN! Üzgünüm Tenya, Akane'ciğimi senden alıkoymak zorundayım."
"HİZASHİ ABİİİİ! Sana ne kadar ihtiyacım olduğunu bir bilsen!" Önce hangisinin kucağına atlasam karar veremedim ama sonra Tenya'nın boynuna kollarımı doladım ve hızlıca konuşmaya başladım:
"Tenya, biricik dostum, önerin için çok teşekkür ederim! Şimdi Hizashi Abim (Present Mic=Hizashi Abi) geldi, ben onunla gideyim. Ama yarın hep birlikte eniştemi ziyarete gidebiliriz, değil mi?" Sınıftan henüz çıkmamış son kişi konuştu:
"Hey, Saotome. Gerekirse ara. Numaram sınıf grubunda." Bunu "Bana da sarıl" olarak algıladığım için Katsuki'nin üstüne atladım:
"WHOA teşekkür ederim canım dostum!"
"He-hey! İn üstümden aptal!" Kikirdeyerek Katsuki'yi serbest bıraktım. O da gülümsüyordu. Arkasını döndü.
"Ne diye seninle arkadaş olduysam..." Cıkcıklayarak gidişini keyifle izledim. Sonra Tenya'ya ve Hizashi Abi'ye döndüm. İkisi de ağzı açık, kapıya bakıyordu. Tenya, Hizashi Abi'ye dönüp konuşmayı başardı:
"Gö-gö-gördün mü sen de? Yoksa b-ben mi hayal görüyorum..." Hizashi abim kafasını salladı ve bana döndü.
"N-ne yaptın B-Bakugou'ya? Nasıl oldu da seni öldürmedi ve... arkadaş?"
"Ci-ciddi olamazsın. B-bakugou'nun arkadaşı mı oldun gerçekten?" Kafamı salladım. Tenya şok olmuş bakışlarla sınıfı terk etti. Hizashi Abi'ye döndüm.
"Gidiyor muyuz" Kafasını sallayıp elimi tuttu. Elimi mi tuttu? Fazla şok iyi gelmedi sanırım. Neyse, ben sevdim. Arabaya bindik, Yoichi'yi aldık. Ön koltuğa geçti.
"H-hizashi Abi? Neden sen geldin?"
"Çünkü kötü bir olay oldu ve Shota yaralandı, sevgili Yoichi." Yoichi kafasını hızla bana döndürdü.
"Sen yaptın değil mi? ONU DA ÖLDÜRECEKTİN DEĞİL Mİ?! NE TERS TEPTİ PLANINDA, SÖYLE NE!"
"Hayır, az kalsın ben de ölecektim. U.A. saldırı aldı."
"U.A. mi? İmkânı yok!"
"Gidince televizyonu aç bak haberlere! USJ'de başımıza gelmeyen kalmadı!" Homurdanarak önünü döndü, camdan dışarıyı izledi. Aynısını yaptım.
Şimdiye kadar 16 bölüm atmışım. Ve 9 tanesi 20 okunmaya dahi ulaşmamış. Kitabımın okunması için ne yapmam gerekiyor? Bu kitabı cringe bir Y/N kitabına mı döndürmeliyim? Her bölüm smut mu yazmalıyım?
Biliyorum 4 yeni karakter var, akılda tutması zor. Ancak onları akılda tutabilmeniz için elimden geleni yapıyorum. Üç bölüm boyunca Kagari'yi işledim, bu bölümü Konozai odaklı yazdım. İleride Akane'nin hikayesini ve Tarou'yu da göreceğiz.
Bu hikaye benim ilk yayımladığım hikaye. Bu kitaba gösterdiğim özeni diğerlerine hiç göstermiyorum. Ancak hâlâ bir sorun var. Bende mi, okuyanlarda mı bilmiyorum. Gerçi, iki üç kişiden başka kitabımı okuyan adam yok ki. Yine de hatırlatayım, bölümü beğendiyseniz oylamayı unutmayın<3