"Bekle bir, başka çağrılacak var mı diye düşünelim.""Sero'yu da alın. Tek yakalayıcı yetmez."
"Haklısın, Bakugou-kun. Daha o kadar gelişmedim." dedim. Alaylı bir şekilde gülümseyip kafasını konuşmaya başlayan Denki'ye çevirdi.
"Tokoyami-kun'u da alabiliriz bence. O gölgemsi şeyle antrenman yapmak iki tarafı da geliştirir."
"Haklısın fakat Tokoyami'nin önce karanlıkta kontrol yeteneğini geliştirmesi gerekiyormuş." diye cevapladı Tarou.
"Yine de bir soralım," dedi Kirishima.
"Shoji'yi de çağırmalıyız bence," dedim. "Tek gözcü yeterli olmayabilir."
"Çok kalabalık olmadık mı?" diye sordu Kagari.
"Haklısın; Sen, Konozai-kun, Ashido, Bakugou, Sero, Shoji, Kirishima, Ben, Akane-kun ve Tarou-san ile on kişi oluyoruz." diye cevapladı Denki.
"Tenya'yı da alabiliriz?" diye öneri sundum.
"Hayır, hem çok fazla kişiyiz hem de fazla savunma-kaçma odaklı bir özgünlüğü var." Ama o benim en iyi arkadaşım...
"Ayrıca, sınıfın yarısını toplamış gibi bir şey olacağız. Bu kadar kişiyi yönetmek zor olacak. Sero, Ashido ve Shoji'ye soralım. Diğerleri zaten kabul etmez ve daha fazlasına ihtiyacımız yok." En azından bir kişi daha olmaz mıydı? Diretmeyeceğim. Sesimi çıkarmadım. Tenya da belki başka bir grup oluşturur.
"Ben üçüne de sorayım," diyip ayağa kalkmaya yeltenmiştim ki:
"Ben giderim!" diye zıpladı Konozai-kun. Neden bu kadar hevesliyse. Geri oturdum. Bir anda herkesin gözü, Tarou'nun hâlâ bırakmadığı Konozai'nin bileğine gitti. Birkaç kişi ve ben sırıtmaya başladık."He, neye gülüyorsunuz öyle? Ah-" Tarou fark edince yerinden sıçrayıp hafifçe kızardı. Biz iyice sırıtmaya başladık.
"Tarozai," diye mırıldandı Kagari.
"Tarozai! Tarozai! Tarozai!" Denki, Kirishima ve ben tezahürat yapmaya başladık.
"Tamam, bu kadar yeter, lütfen. Tarou-kun sen de bırak bileğimi artık." İkisi de baştan ayağa kızarmıştı. Tarou, bileği bırakıp ellerini masaya koydu. Yakındaki masalar bizi izliyordu.
"Herkes kendi işine dönsün, lütfen!" diye bağırdı Konozai. Kızarmanın yanında hafifçe ışıldamaya bile başladı.(Quirkiyle alakası var)
"Neden bu kadar yaygara çıkardınız ki? Herkese rezil olmuş gibi hissediyorum." Tarou başıyla onayladı. "Bizimle alay mı etmeye çalışıyorsunuz?" diye asabice sordu.
"Tüm okulun bizim çıktığımızı sandığına yemin edebilirim!" diye bağırdı Konozai. Bağırmasıyla yine birkaç kişi bize doğru döndü, bu kez utanan bendim.
"Evet, kısmetini kapattığım için özür dilerim." dedim alayla. Çok da utanmışım!
"Hâlâ alay mı ediyorsun? Rezilin tekisin, Saotome!" Tarou'nun dediğiyle duraksadım. Tenya'nın buraya geldiğini gördüm. Ellerini kaldırıp Tarou'ya "Gebertirim seni" ler savurmaya başladı. Yerimden fırladığım gibi onu sakinleştirmeye gittim.
"Kabahat sende, Uematsu. Kızın bileğini beş dakikadan fazladır tuttun. Ayrıca kasten tutuyor gibiydin. Kıza suç atma." Bakugou beni mi savunuyordu? İlginç.
"Ama ben özür dilerim, Tarozai sözünü ilk ben çıkardım galiba." dedi Kagari.
"Sorun değil, Kagari-kun. Onların herkese duyuracağını bilmiyordun ki sonuçta." Tarou gözlerimizin içine nefretle bakarak bunları dedi.
"O kadar şeyin içinde yine meleği oynuyorsun, Kagari. Yıllar önce de aynı boku yapmıştın." Bakugou'nun dediği şey kafamızı karıştırmıştı.
"Hey, ben aslında-"
"Herkes sakin olsun şimdi lütfen! Tarou, Konozai. İlk olarak siz. Sizi kötü duruma düşürdüğümüz için özür dileriz. Kagari, olayı sonra anlatırsın diye umuyorum çünkü Bakugou'nun dediği şey çok ilginç." Denki ortamı sakinleştirmişti. Kirishima onun yerine devam etti:
"Yarın sorarız diğerlerine. Kavga çıkmasın. Fazla sinirlisiniz, kimse birbirini konuşturmasın. Şu kantinden sessizce çıkalım."
Dediğini yaptık. Yemeklerimizi sessizce bitirip sırayla sınıfa geri gittik.