Haftanın geri kalanı boyunca, Hizashi Abi, Yoichi veya Tenya ile eniştemi ziyaret ettik. Tarou'yu ziyaret edişimizin ertesi günü uyandı. Yarın taburcu olacak. Eh, şimdi bugünden, pazar gününden bahsedelim. Denki'ye verdiğim limonlu kek sözünü hatırladım. Kahvaltıdan sonra direkt ona yazdım:
Denkiii naberr?
Bir türlü konuşma fırsatı bulamadık.İyidir senden naber
Evet bir sürü olay olduBenden de iyidir
Aizawa Sensei nasıl?
Uyandı
Kesinlikle daha iyiİyi olduğuna sevindim:D
Hey
Bu sabah
Sana verdiğim bir sözü hatırladım
Eğer hâlâ istiyorsan, limonlu kek yemeye gidebiliriz.Hadi canım, hatırlıyor musun?
Ben unutmuşum
Tabii gidelim!Bugün?
Saat 3'te?
Matsuta'nın Tatlıları'nda?
Bana uyar
Bana da
Erkenden orada olacağım *sırıtan emoji*
Şimdiden hazırlanmaya başlıyorum *sırıtan emoji*
Görüşürüz!
Görüşürüz!
Ehh oldukça iyi geçti.
(3 saat sonra)
Hazırım! Saat üçe yirmi kala evden çıktım. Denki, Matsuta'nın Tatlıları'nın önünde beni bekliyordu.
"Akaneeee!" Üstüme doğru koştu.
"Denkiiii!" Ben de ona doğru koşup üstüne atladım. Dengesini korumak için beni sıkıca tutup yarım tur döndürdü, az kalsın bahçede oturan müşterilere çarpıyorduk. Beni yere indirdi, başım Denki'nin ağır parfümü yüzünden dönüyordu. Belki de beni döndürdüğü içindir gerçi. Ama parfümü çok güzel. Her neyse, Denki'nin omzunu patpatlayıp konuşmaya başladım:
"Özlemişim be!"
"Aaah ben de!"
"Eee girelim mi içeri?"
"Ta-tabii!"
İçeri girdik, Denki ortadaki masalardan birine doğru yollanınca elinden tutup onu kenar masalardan birine doğru yönelttim.
"Eee naber?"
"İyidir senden?"
"Biraz başım döndü. Ama çok güzeldi ya..."
Kıkırdadı, biraz kızarmış görünüyordu.
"Seni günler sonra görünce heyecanlandım birden, kusura bakma."