Önce bizim eve gidip birer pijama poşedi hazırladık. Şimdi Hizashi Abi'nin evindeyiz. Küçükken burada birkaç ay kalmıştım. Ailemin öldüğü zamanlar... Eniştem depresyondaydı, bize bakamayacak kadar kötü durumdaydı. Beni görmek dâhi istemiyordu. Şimdi de istediğini pek söyleyemem gerçi.
"Aç mısınız?"
"Evet-" "Hayır." Hep böyle olurdu. Bir kere bile Yoichi'yle aynı cevabı verdiğimizi hatırlamıyorum.
"Öyleyse, Yoichi için dünkü pilavı ısıtalım!" Hizashi Abi yemeği ısıttı, tabağa koyup Yoichi'ye verdi. Yoichi teşekkür edip masaya geçince Hizashi Abi:
"Biz Akane'nin odasında olacağız, yemekten sonra ödevlerini yapmayı unutma!" Yoichi kafasını salladı, Hizashi Abi koluma girip benimle birlikte odama gitti. Evi geniş sayılırdı, geldiğimizde ben ikinci boş odada kalırdım. Yoichi buraya bir iki kere filan gelmişti. O da misafir odasında kalırdı. Arkamızdan kapıyı kapattım. Hizashi Abi doğrudan konuya girdi.
"Korkunç bir olaydı, değil mi? O kız kardeşlerin Kagari'nin kuzeni olduğunu duydum."
"Evet, öyleler. Kardeşlerden ikisi gözlerimin önünde öldürüldü, hem de arkadaşlarım tarafından, ben ise hiçbir şey yapamadım. Nasıl hissedeceğimi bilemiyorum..."
"Yapabileceğin bir şey yoktu ki... Kagari'nin sondan kafayı yemesi çok ilginç. O da senin gibi anlaşılan."
Senin gibi... Lanetli? Uğursuz? Yüz karası? Hangisi? Benim gibi'lerden hangisi?
"Bizim sınıfta iki tane daha benim gibi varmış demek ki. Uematsu ve Kagari."
"Uematsu mu? Bunu nasıl öğrendin sen?!"
"Kagari'nin kuzenleri biraz açıkladı."
"A-anlıyorum... Her neyse, ko-konuyu değiştirelim... Nasıl gidiyor?" Ne kadar da güzel konu değiştirdi... :p
"Genel olarak iyi gibi, bir sürü iyi arkadaş edindim. Ancak Tenya'yla biraz ayrı gruplardayız. Tenya biraz daha tekdüze bir grupla iyi geçiniyor."
"Tenya zaten oldum olası sakin bir kişiliğe sahip olmuştur."
"Evet, ayrıca bana katlanacak kadar da sabırlıdır."
"Evet, bebekken onu her gece çığlık çığlığa uyandırırdın!" Bunu duyunca biraz kızardım.
"A-aslında doğru, ne diyebilirim ki... O zamanlarda bile kâbus görürdüm. Ama o zamanlar sadece öcü gördüğümü sanırdım, şimdi biliyorum ki sadece kendimi görüyormuşum."
"Hey, sen öcü değilsin!"
"Ben bir öcüyüm, sekiz yaşımdayken bunu kanıtladım!" Duraksadı. O günleri hatırlamak onun keyfini kaçırmıştı.
"O gün olanlar... Gerçekten korkunçtu. Shota seni bulduğunda küçük kardeşinin kafası-"
"Nolur konusunu açma!" Biraz bağırarak konuşmuştum. Hizashi Abi bir anlığına donakaldı, sonra en yumuşak sesiyle özür diledi. Ben de bağırdığım için özür dileyip kafamı omzuna yasladım. Hizashi Abi neşelidir, dışadönüktür fakat bazen böyle sessizleştiğinde, nadiren eski hâline gün içinde dönebilir. Keyfini kaçırdığım belli oluyordu.
"Hadi salona gidelim," dedi. Kafamı sallayıp elini tuttum. Hafifçe gülümsedi, buna bayılıyordu.
"Küçükken bir parmağımı ancak tutabilirdin, ne zamanlardı..." Salona girdiğimizde, Yoichi koltukta kitap okuyordu. Biz de kanepeye geçtik, Yoichi'yi rahatsız etmemek için televizyonu açmadık. Hizashi Abi kolunu omzuma attı, ona yaslandım. Bir süre böyle kaldık, Yoichi sonunda kitabını odasında okumayı akıl edince televizyonu açtık.