Selamlar, ben Tarou. Hikayeyi bu kez brnim ağzımdan okuyacaksınız çünkü... Akane'nin bunu anlatacak kadar... *iç çekiş*
Renkleri belirledik, sunucu sıfır dediği gibi ortalık savaş alanına döndü. İlk üç dakika hiçbir dondurma/silme olmadı. Ben de güzelce formumu aldım, benzin özgünlüğü olan Viktor'u Akane'den uzak tutmaya çalıştım. Akane ve Kagari Andrey'in savunmasını hızlıca kırmıştı, pul zırhla Akane'yi ne kadar zorlayabilirdi ki? Kagari Amdrry'i bayılttığında, yaygın terrakinezi özgünlüğüne sahip olan Vera, Tokoyami'nin Dark Shadow'unu durdurmak için daha büyük bir toprak canavarı oluşturuyordu. Çığlık çığlığa derisine sanki bir kağıt gibi yazılar yazmaya başlayan Anna'ya kadar, her şey yolunda gidiyordu.
Anna'nın çığlığının neredeyse bittiği anda aynı çığlığı Kagari'den de duyduk. Aşağıya şöylesine bir göz attığımda -Viktor'u kaçırmamın sebebi-, Kagari'nin kolları kana bulanmıştı. Atardamardan fışkıran kanı görünce panikledim fakat kafamdaki kilin tutuşmasıyla kendimi Akane'nin balçık kollarında buldum. Benim kilim sönerdi fakat Akane'nin kolları çoktan alev almıştı.
Sonrasında çark döndü: Kırmızı. Aizawa Sensei'nin itirazlarına rağmen dondurulan ben olunca, Akane'yi söndürebilecek tek kişi olan ben de etkisiz kaldım. Shiori'nin baygın olduğunu da söylememe gerek yoktur sanırım...
***
"GERİ ÇEKİLİYORUZ!" Tokoyami'nin tam zamanında akıl ettiği bu sözcükler, Akane'nin hayatını kurtarmış dahi olabilir. Üstümdeki baskının kurtulmasıyla kocaman canavar formumu yerde bulurken, Akane'nin özgünlüğünün Aizawa Sensei tarafından silindiğini tahmin ederek derin bir nefes aldım. Ancak bu nefesi biraz daha kısa almış olmayı öylesine dilerdim ki...
Akane'nin balçığı kendisini tamamen kapladığı için Aizawa Sensei özgünlüğünü kullanamamış. Yani yerde huzurlu huzurlu yatıyor olmak yerine azıcık etrafıma baksaydım da bunu görecektim...
"UEMATSU!" Tokoyami'nin başka bir uyarısıyla hantal dev vücudumu yerinden kaldırdım, etrafa göz gezdirmeme gerek kalmadan ne yapmam gerektiğini anladım. Akane'nin alevleri hâlâ yanan bedeninin üstüne atladım, kilin alevleri söndüreceğini umuyordum. Ancak Akane'nin şimdiye kadar biriktirdiği tüm balçık işin içine girince, kahramanlar sahaya inmeye karar verdi.
***
Saha tamamen küle döndü. Biz öğrencileri dışarı çıkarttılar. O kadar öğretmenin içinde bir tane dahi su veya buz gücü olan öğretmen çıkamaz mıydı ya... Sarmaşık vardı fakat o da alevi benzeyen çalı çırpı görevi görürdü. Anna'nın kan antlaşmasının da özgünlükler üzerinde etkisi olmamasıyla birlikte, kahramanlar takviye ekip istemeye karar verdiler. Özel ekip gelene kadar Akane'yi zor zaptettiler, beni de "kahraman olmadığım" gerekçesiyle içeri almadılar.
Su özgünlüğüne sahip bir kahramanı içeren özel ekip geldiğinde, Akane yedi kahramanı çoktan cayır cayır yakarak öldürmüştü. Yangın sönüp de Akane'nin balçığı toprağa karışınca, Akane'nin bedeninin yerinde hiçbir şey olmadığını fark ettik. Bunun açıklamasını yazar-chan'dan iletmek istiyorum:
"Akane bir buçuk saat boyunca hem içeriden hem de dışarıdan yandı. Balçığı ses geçirmediğinden kimse onun yandığını fark edemedi. Akane'nin de yanmış olabileceğini tahmin ediyorlardı fakat en azından yaşayacağını ümit ediyorlardı, kül ve kemik kırıntıları bulmayı beklemiyorlardı. Ölmesine rağmen hareket etmeye devam eden balçığın ise ne olduğunu hâlâ kimse bilmiyor."