2. BÖLÜM

100 10 5
                                    

1. BÖLÜM
"Geç gelmiş gerçekler"

"Ben seni affetsem de, yaşattığın o acılar seni affetmeyecek"

<152>

Bazen her şeyin ortasında yalnız başına kalırsın. Ne yapacağını bilemez halde. Sanki boğuluyormuş gibi hiss edersin. Başına sanki kötü hiç bir şey gelmemiş gibi, daha kötüleri başına gelir. Kalbinde ki acıya beyninde ki karmaşıklığa bir son veremezsin. Sanki bir okyanusun içine düşmüş ve gözlerin kör olmuş gibi. Ve ben tıpkı öyle hiss ediyordum.

Bazen herşeyin sorumlusu gibi hissedersiniz. Sanki her şey sizin yüzünüzden olmuş gibi. Bütün ölümler ve yaşamlar... Ve ben tıpkı öyle hissediyordum.

Ben lanetli olandım. Sorumluluk sahibi olan.

Hepimiz bir birimize bakıyorduk. Bu mektupun neyin nesi olduğuna anlam veremiyorduk. "Siktir,". Denizin hırslı bakışları mektuptan ayrılmıyordu. "O, bizi hatta Güneşi nereden biliyor?"Asya adeta çıldırıyordu. Amma şu anda herkesin donuk bakışları mektuptaydı.

"Size bir şey sordum, sizde cevap verin!" Asya Denizin üzerine bir kaç adım atdı. "Bilmiyorum," dedi Deniz. Fakat sıkıntılı bakışları bir şey sakladığını söylüyordu. "Yalan söylüyorsun. Mektupda adamın dediği... Sen neyi saklamaya çalıştın?" Bu sefer ben Denize baktım.

Deniz yeniden derin bir nefes alıp verdi. Bir şey saklıyordu ama söylemiyordu. Ama neden? "Deniz cevap ver!" Bu sefer sesim daha yüksekden çıktı. "Seninle alakalı bir şey değil" Bir şeyler saklıyordu ve bunu bana bile söylemiyordu. "Sen önce cevap ver, ondan sonra benimle alakalı olup olmadığına ben karar veririm".

"Güneş sen ne istiyorsun? Seninle alakalı değil diyorsam değildir, anladın mı?"

"Ne sakladığını söylemeden burdan buraya gitmiyorum" Deniz hafifçe gülümseyerek başını iki yana salladı. Komik olan neydi? "O gün... O gün aslında seninle kendi isteğimle ayrılmadım". Ne?

" Gözlerimi daha yeni açmıştım ki, odama komutanım geldi. Ne olduğunu sormama bile izin vermeden konuşmaya başladı. "Deniz şu an herkesle ilişkini kesmen gerek. Baban, kardeşin hatta şu sevgilinle bile. Özellikle sevgilinle, anladın mı?". Komutanımın dediklerinde hiç bir şey anlamamıştım. "Neden?" Dedim düz bir sesle.

"Francis... Onları bula bilir. Seni onlarla tehdit ede bilir". "İyi de zaten şimdiye kadar bulamadıysa, şimdiden sonra ne yapa bilir ki?". Komutan sıkıntılı bakışlarını üzerimde gezdirdi. "Şimdi... Şimdi daha çok göze batıyorsunuz o yüzden". Yalan söylüyordu bir şey gizliyordu ve bunu bulmamam gerekiyordu. Yeniden itiraz etmek için dudaklarımı aralayacaktım ki, bana engel olarak o konuşmaya baaşladı; "Bir kerede benim sözümü dinle Deniz, tamam mı? Sana emir veriyorum, rica değil. Sevgilinin iyiliği  için yap bunu" İşte nereden vuracağını anlamıştı.

"İyi de onu nasıl ikna edicem?" Çünkü o bende ayrılmaya asla ikna olmazdı buna emindim. "Nasıl yapacağın beni alakadar etmiyor. Kır dök bir şekilde hallet. Onun iyiliği için. Onun yaşamı için yap". Onun yaşamı için... Bir şey vardı ve bunu bana söylemiyordu. Tabii ben bunu bulacaktım fakat bu işe Güneşi karıştırmadan yapmam gerek."

SON GÜNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin