Duygular her zaman bir şey yaşadığımızda mı ortaya çıkardı? Mesela hayat hep aynı ritimde giderken de duygu patlamaları yaşanmaz mıydı?
Bilmiyordum çünkü hayatım her zaman farklı ve dehşet kötü gidiyordu. Aynı şuan olduğu gibi.
"Olum bu şeytan gibi bakıyor bana, atsana sen bunu. Ne diye hala tutuyorsun?" Elinde çay bardağı ile UFO görmüş dayı gibi Zeytini inceleyen kuzenime gözlerimi devirdim. Zeytine her baktığında, korkudan 'At bunu' adlı serenatını okuyordu.
"Dedemin emaneti o, atamam. Emanet olmasa da atmam Ahmet. Ne söyleyeceksen söyle ve git." sinirleniyordum artık. Geldiğinden beri evin altını üstünü gezmişti, şimdi de ayak ayak üstüne atmış çay içiyordu ibne.
"Evi satılığa çıkaracağım, sende kendine ev bulursun artık." Öfke ile ona baktım. Gerçekten büyük babamı hiç mi sevmiyordu. Her şey para mıydı onun için?
"Satamazsın! Evin tapusu bile yok elinde, nasıl satmayı düşünüyorsun?" Kaşını kaldırıp bana baktı. Bacaklarını düzeltti ve iki yana açıp, hafif öne doğru eğildi. "Bende o konu hakkında konuşacaktım. Bu tapu, nerede?" Korkutmak için daha sert bir sesle konuşmaya çalışıyordu ancak, ben korkmazdım. Yıllardır tek başıma göğüslediğim zorlukların yanında, aç gözlü bir herif devede pire kalırdı.
"Bankada, dedemizin kasasında." Sırtımı arkama yasladım ve daha rahat bir pozisyonda oturdum. "Dedem öldüğüne göre kasayı miras sahipleri açabilir o zaman demi?" Çayımdan bir yudum alıp geri koydum.
"Bilmem, hiç uğraşmadım ancak büyük babamın vasiyetinin kopyası sana ulaşmadı mı?" Sinirlenme sırası ondaydı çünkü vasiyette her şey açıkça yazıyordu. Mal varlığının bir kısmını yardım kuruluşlarına, geri kalan kısmını ise babam ve benim üstüme verdiğini yazmıştı. Zamanında amcamın yaptığı bir hata ile dedem, amcamı silmişti.
"Ölen adamın yazdığı hiçbir şey, benim için geçerli değil. Bunu biliyorsun değil mi?" Tehditvari konuşmasına karşın düz düz ona baktım. "Senin için değil ancak hukuk önünde geçerli olan tek belge o." Tüm kelimeleri tek tek, itina ile söyledim.
Çayımdan bir yudum daha aldığım sırada aklına ne geldiyse hiddetle ayağa kalkıp üstüme yürüdü. "Satacaksın lan bu evi! Benim de hakkım var evde! Anladın mı beni?" Asla yerimden kıpırdamadım. Yaptığı hiçbir şey umrumda değildi.
"Satmayacağım." Sakince konuşmam karşısında daha da hiddetlendi. "Öldürürüm lan seni! Ya bu evi satacaksın ya da o parayı bana bulacaksın!" Bir kaşımı havaya kaldırdım. "Yoksa ne olur?" Oturduğum koltuğa eğildi. Ellerini koltuğun sırt kısmına koyduğunda hırsla soluduğu pis solukları yüzüme çarptı.
"Yoksa gerçekten seni öldürürüm! Ölüm nedir bilir misin Henri? Seni burada elindeki cam ile doğrarım. Ve ne olur biliyor musun? Kimsesiz bir piç olduğun için kimse seni umursamaz!" Umursamaz bir sırıtış ile yüzüne baktığımda, yüzündeki ifade bocalar gibi oldu.
"Ölüm nedir iyi bilirim Ahmet. Dediğin gibi kimsem kalmadı ve sen, beni öldürürsen ne olacak biliyor musun? Tüm mal varlığı, yardım kuruluşlarına aktarılacak. Yani sen yine, zırnık koklayamayacaksın!" Kafamı kaldırıp, sözlerimi sertçe suratına çarptım. Para para diye ölüp bitiyordu. Yumuşak kalpli bir insan olabilirdim ancak salak değildim. Benden para istese kesinlikle verirdim çünkü ailemdendi. Ancak benden tüm geçmişimizi satmamı isteyemezdi!
"Ne diyorsun lan sen? Senin tek akraban benim, bu da demek oluyor ki tüm mal benim olacak!" Koltuk başlığındaki ellerini çekip ayağa dikildi. Bir elini başına, diğer elini de beline koydu.
"Cık, ben de dedem gibi vasiyet yazdım. Yani sana ancak avcunu yalamak kalıyor." Üstüme eğilip yakalarımdan tuttu ve beni ayağa kaldırdı. "Ulan ben boş mu atıyorum sanıyorsun! Seni gerçekten öldürürüm!" Pis ağzından sıçrayan tükürükler yüzüme sıçradı. Yüzüm buruşurken yakamdaki ellerini iteledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEZ BEBEK |B×B| +18
HorrorBekar bir adam, yaşadığı travmatik yangından sonra tüm ailesini kaybeder. Enkazdan elinde tek kalan ise büyük babasının gözü gibi baktığı bir oyuncak bebektir. Bez bebekle birlikte, büyük babasından kalan ücra bir malikaneye taşınır ve yıllarca ora...