Yüzüme dikkatle bakan gözler, çok korkutucu duruyordu. Oyuncağım olduğunu söyleyen adamı zorla da olsa üstümden atmış ve bir cam parçasını elime alıp masanın arkasına kaçmıştım. İçim titriyordu korkudan. Polisi aramam gerekiyordu! Telefonum yerde, camı kırık bir şekilde duruyordu.
Bu adam ne sanıyordu? Sırf 'ben zeytin' dedi diye ona inanacağımı falan mı? O zeytin falan değildi, o bir katildi!
Kan kokusu burnumun direğini sızlatırken, içim acıya acıya Ahmet'e baktım. Cildi bembeyaz olmuştu ve bedenindeki tüm kan yere akmış gibiydi. Boğazından akan kan gölünün içinde yatıyordu.
Tekrar katile baktığımda yerinden kalkmaya yeltendiğini gördüm. Hemen, "Gelme!" diye bağırıp camı ona doğru salladım. Üstü başı kan içindeydi, birkaç ip parçası burnun aşağısına doğru yapıştırılmış gibi duruyordu ve ağzını örtüyordu. Bu yüzden her konuştuğu kelime de boğuk bir ses olarak kulağıma doluşuyordu.
"Camı at, zarar verecek." Endişeli miydi o? Gülmeye başladım, bir yandan da yavaş adımlarla salon kapısına doğru yürüyordum. "Dedi, az önce bir insanı camla öldüren KATİL!" bağırdığımda bir anda irkildi.
Kapıya oldukça yaklaşmıştım. "Camı o kadar atmamı istiyorsan, al!" Camı üstüne doğru fırlatıp can havliyle kapıdan dışarıya koştum. Zemin katta penceresi demirsiz bir oda vardı.
"Henri!" Peşimden son hızla koşan katilden kaçmaya çalıştım. Ben bir adım atarken o, üç beş atıyordu sanki! Bana ulaşmak üzereydi! Titreyen ellerim ile kapıyı açıp gürültü ile yüzüne kapattım. Kapıyı tam kilitliyordum ki, dışarıdan açılmaya zorlandı. Kapıyı son gücümle ittirdim, zor da olsa kapatıp, kilitledim. "Canın cehenneme it herif!" Nefes nefese bağırdım.
Kapının kilitli hali güven vermeyince, ardına bir de yandaki küçük ama ağır dolabı ittim.
Nefeslerimi düzenlemeye çalışırken gözlerim ile odayı tarayıp, üstü ahşap parçalarla çivili pencereye koştum. Kapı ard arda 3 kere tıklatıldığında tüylerim ürperdi. "Henri...!" İsmimi uzatarak söylerken beni korkutmayı düşünüyorsa evet, korkutuyordu!
"Siktir git!" Camdaki birkaç tahtayı çekiştirdim ancak tek çıkan şey, iğrenç bir gıcırdama sesiydi. Elimle çekerek çıkaramayacağımı anlayınca bir alet bulup, onunla denemeye karar verdim. Katilin sesi hala koridordan geliyordu.
Umarım dışarı çıkmazdı!
Bulduğum demir parçası ile çivileri söküp, ahşap parçasının bir kısmını kaldırdım. Pencereden bir parça açtığımda karşımda katili gördüğüm an bir çığlık atıp geriye kaçtım. O dışarıda iken koşarak kapıyı açmak istedim ancak ben daha arkasındaki dolabı çekmişken ayak sesleri koridordan geldi.
Nasıl bu kadar hızlı olabilir?!
Bu herif, bu pencerenin demirsiz olduğunu nereden biliyor? Bu pencere evin arkasına, ormanlık alana açılıyorken, evi derinlemesine dolaşmayan kimse bu pencereyi göremezdi.
"Henri, dışarı çık." Tüylerimi diken diken eden sesini duyduğumda odanın içinde volta atmayı bıraktım. Kapalı kapıya baktım. Bu odadan çıkarsam, ben de ölür müydüm? Onunla dövüşebilirdim ancak bir insan gibi dövüşürdüm. O ise vahşi bir katildi. Gözü dönmüş bir adamı yenemezdim.
"Siktir git evimden! Eğer gitmezsen, aileme yakalanırsın. Ve onların elinden kurtulamazsın!" Katilin gitmesi için yalan söylüyordum, belki korkarsa gider diye. Ancak, "Senin ailen öldü." sözleri ile şokla kapıya baktım.
Tamam Henri, sakin ol. Bunu, benim hakkımda araştırma yapan herkes bilebilir değil mi? Hayır bilemezdi, çünkü ben iş yerimde ki insanlara bile ailemi kaybettiğimi söylememiştim. Yalnızca tek yaşadığımı biliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEZ BEBEK |B×B| +18
HorrorBekar bir adam, yaşadığı travmatik yangından sonra tüm ailesini kaybeder. Enkazdan elinde tek kalan ise büyük babasının gözü gibi baktığı bir oyuncak bebektir. Bez bebekle birlikte, büyük babasından kalan ücra bir malikaneye taşınır ve yıllarca ora...