"Baba, içeride tuttuğun o oyuncak yüzünden Henri sürekli saçma sapan şeyler sayıklıyor. Gece rüyasında kabuslar görüyor. Sürekli 'Zeytini fanusundan çıkaralım anne,' diyip duruyor. Tanrı aşkına, ya şu lanetli oyuncağa bir çözüm bul ya da," dedi ve sustu Elena. Büyükbaba sıkıntıyla nefesini dışarı verdi ve gelinin kolundan tutup koridorun sonuna doğru çekti.
"Bu kadar sesli konuşma, sesini kıs Elena. Nasıl bir çözüm bulabilirim sence? En etkili yöntem onu oraya tıkmaktı ve bunu yaptım! Onu atamayacağımızı ya da öldüremeyeceğimizi çok iyi biliyorsun!"
"O, Henri de travma bırakıyor. Görmüyor musun? Onun yüzünden ergenliği çok ağır geçiyor. Bahsettiğin şeyden... Henri ve o oyuncak arasında da yaşanmış mıdır?" diye korku ile sordu Elena. "Bilmiyorum..." Cevabını aldığında dişlerini sıkıp arkasını döndü. Odasına gitmek için adımlayacağı sırada yaşlı adama dönüp parmağını kaldırdı ve "O varlık eğer oğlumla bir bağ kurduysa, onu öldürürüm. Anladın mı beni? Senin araştırmaların benim umrumda değil! O laneti oğluma bulaştırırsanız, bunun bedelini ödersiniz!" dedi bir anne iç güdüsüyle.
Yaşlı adam sıkıntılı bir ifade ile gelinine baktı. Kendi aklından geçen düşüncelerde bunlardı. Artık Henri'nin, oyuncağa karşı tutumu çok farklıydı. Herkesin mutlu olduğu bir anda sessizleşiyordu. Yanına gidip sebebi sorulduğunda ise yalnızca eve gitmek istediğinden bahsediyordu ve eve geldiklerinde, büyük babasının gördüğü manzara asla hoşuna gitmiyordu çünkü Henri eve gelir gelmez, gizlice Zeytinin odasına gidiyor ve kendisine karşılık veremeyecek olan bir varlık ile konuşmaya başlıyordu.
Bu durum büyükbabasının aklını bulandırıyordu. Bunun için en mantıklı yol ise, Henri'yi buradan uzaklaştırmaktı.
"Elena, Henri'yi buradan uzaklaştıralım. Yatılı bir okula gönderelim hem-" Elena sinirle karşısındaki yaşlı adama baktı. "Sırf o lanetliler yüzünden, oğlumdan ayrı mı yaşayacağım ben! Andım olsun onu sen öldürmezsen, ben öldürürüm! Neden ailesiyle birlikte onu öldürmedin ki zaten!" Sonrada arkasını dönüp gitmişti. Oğlundan ayrı kalma düşüncesi onu delirtmişti. Sırf bir lanet yüzünden yıllarca oğluna hasret yaşayamazdı.
Büyükbaba ise ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Zeytini öldüremeyeceğini biliyordu. Defalarca kez denemişti ancak olmuyordu, ölmüyordu. Tüm ailesi ölmüştü ancak Zeytin ölmüyordu! Eğer torunu ile bağ kurdu ise bu bağı kopartmak için elinden ne geliyorsa yapardı. Yapmam dediği her şeyi yapardı. Herkesi bu uğurda harcaması gerekse bile.
Zeytin ise tüm konuşmaları duymuş ve Henri'den ayrılacağını o dakika anlamıştı.
Kurduğu bağın anlaşılmaması imkansızdı. O da biliyordu. Ancak kimse anlasın istemezdi çünkü anladıklarında yaşanacaklar tamamen vahşetti.
O günden sonra bir anne, oğlu için yapmayacağı bir şey yaptı.
O günden sonra bir aile, tamamen dağıldı.
O günden sonra Henri, kimsesiz kaldı.
Tek kimsesi ise, Zeytin gözlü bebek oldu.
......
Yüzü kireç gibi olmuş yeşil gözlü, dev adamın yanına adımlarken tedirgin hissediyordum. Ayağıma batan taşları umursamadan kısa mesafeyi kapatıp kutunun içine baktım.
Siyah kutunun içi, dışı kadar kasvetliydi. Anlamadığım türde simsiyah bir mühür vardı ve bu mühür, zarf şeklinde bir kağıt parçasına vurulmuştu. Kağıdın hemen yanında duran fotoğraflar ile kaşlarım çatıldı. Bu da ne?
![](https://img.wattpad.com/cover/364847966-288-k998305.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEZ BEBEK |B×B| +18
HorrorBekar bir adam, yaşadığı travmatik yangından sonra tüm ailesini kaybeder. Enkazdan elinde tek kalan ise büyük babasının gözü gibi baktığı bir oyuncak bebektir. Bez bebekle birlikte, büyük babasından kalan ücra bir malikaneye taşınır ve yıllarca ora...