0.2

102 22 26
                                    

Jeonghan

Elim sargılı bir şekilde araba sürüyordum şuan. Aslında yaptığım çok yanlıştı çünkü şuan aynı zamanda da uykusuzdum ama mecburum sürmeye. Dün gece uyuyamamıştım bir türlü. Onun dedikleri dönüp durmuştu beynimde ve ben bundan da nefret ediyordum.

Laflarının bu şekilde aklımda kalmasından nefret ediyordum. Vardığım park yeriyle hızlıca arabamı park ettim. Park ettikten sonra dosyalarımı alıp indim arabadan. Olmayan moralimle ve uykumla asansöre binip büronun katına bastım. Onu görmek istemiyordum. Beni bu şekilde bitap görmesini istemiyordum. Bu şekilde aciz gözükmekten nefret ediyordum.

Asansörün durmasıyla yavaşça ayaklarımı yere sürte sürte girdim büroya. Erken gelmiştim büroya çünkü bir bardak kahve içip kendime gelmeye çalışacaktım. Dosyalarımı masama bırakıp kahve makinesinin oraya adımladım.
Gördüğüm bedenle keşke canım kahve çekmeseydi dedim.

-Günaydın Jeonghan.

-Günaydın Seungcheol.

-Oo en azından günaydın diyoruz eskiden o da yoktu çünkü.

-Dediğime şimdiden pişman ettin beni.

-Elini sarmışsın dünkü masajım iyi gelmedi mi yoksa?

Bu soruya nasıl cevap verilirdi ki her türlü cevabımı yanlış anlayabilirdi. Bir dakika niye yanlış anlamasından çekiniyorum ki. Nasıl isterse öyle anlasın.

-Hala ağrısı var o yüzden sardım.
Masajla alakası yok yani.

-Haa masajım iyi geldi o zaman.

-Ben öyle bir şey demedim kafandan sallıyorsun şuan.

-Hastaneye gidecek misin peki?

-Hayır gitmeyeceğim geçer zaten bir süre sonra.

-Neden kendine gereken önemi vermiyorsun?

-Ne demek bu şimdi? Ben gayet kendime önem veren birisiyim.

-Aynen Jeonghan ondan hastaneye gitmiyorsun zaten. Hepsi önem verdiğin için.

Seungcheol bunu dedikten sonra bardağını alıp gitmişti yanımdan. Ben şimdi niye ondan azar işittim. Hem o kim oluyordu ki benim hastaneye gidip gitmeyeceğime karışıyordu.
Onun arkasından hızlıca yanına gidip

-Bir dakika ya ben niye senden azar işittim durduk yere. Hem sen kim oluyorsun da karışıyorsun gidip gitmeme?

Bana doğru dönen öfkeli gözlerle içim bir ürpermişti. Niye sinirleniyordu ki bu kadar?

-Bana şu şekil bakmayı kes. Bu şekilde bakmandan da nefret ediyorum.

-Sen bakışımdan falan nefret etmiyorsun. Sen bakışlarımdaki duugulardan korkuyorsun.

-Saçmalamayı kes. Saçma salak konuşuyorsun. Sen duygu nedir bilir misin ki?

Bunu dememle üstüme doğru yürümeye başlamıştı. Tanrım neden hep bu lanet pozisyona giriyorduk ki. Ondan kaçmak için geri geri giderken sırtım duvara çarpmıştı. Onunla bu kadar yakın olmaktan da nefret ediyordum.

Gözlerimi dikmiş ona bakıyorken onun bakışları yavaş yavaş yumuşamıştı.

-Jeonghan neden bu kadar zorsun?

-Zorsam zorum sanane. Kimse sana benimle uğraş demedi. Kendi kendine triplere giriyorsun.

-Seninle uğraşmıyorum aslında. Sen sadece kendini bana o kadar kapatmışsın ki yaptığım en ufak iyi bir şeyi bile göremiyorsun veya yanlış anlıyorsun.

Law of Love //Jeongcheol//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin