Jeonghan
Cenazenin üstünden bir ay geçmişti. Bu süreçte Seungcheol ve Beomgyu beni hiç yalnız bırakmamıştı. Onlara minnettardım. Şimdi ise kahvemi içerken Seungcheol'ün hazırlanmasını bekliyordum. Onda kalıyordum bu bir aydır. İlk başta kendi evimde kalmak istesem de o geceyi hatırlayıp duruyordum bundan dolayı Seungcheol beni alıp kendi evine getirmişti.
Bu bir ayda iyice anlamıştım Seungcheol'e verdiğim şansın kıymetini. İyi ki vermiştim bu şansı. Aşağıya inen takım elbiseli Seungcheol'le kalbimin hızlanmasına engel olamadım. Fazla çekici olmuştu. Yanıma gelip kollarını belime sarmıştı. Bende kahveyi tezgaha bırakıp kollarımı onun boynuna sardım. Gömleğimin açık olan kısmından boynuma öpücük bırakıp hafifçe geri çekilmişti.
-Fazla güzel kokuyorsun böyle kokun bağımlılık yapıyor. Ayrılasım gelmiyor boynundan.
Öpücüğün etkisiyle utanmışken dediği laflarla yanaklarım da kızarmıştı. Gülümseyip yanaklarına öpücük bıraktım.
-Bu arada seninle bir şey konuşmak istiyorum meleğim. Aslında bir süredir konuşmak istiyordum ama bir türlü doğru zamanı bulamadım.
-Merak ettim konuyu ve keşke beklemeseydin konuşmak için. Senin için her zaman müsait olduğumu biliyorsun.
-Biliyorum güzellik ama sen üzgünken bu konuyu açmak istemedim. Şimdi gelelim asıl meseleye senin içinde sorun olmazsa benimle beraber yaşamak ister misin? Biliyorum çok ani sordum ama ben seninle aynı evde beraber yaşamaya çok alıştım ve sevdim bu durumu. İstemezsin diye düşünüp durdum ama sana sormadan da bilemezdim isteyip istemediğini. İstemezsen de sorun değil meleğim benim.
Seungcheol'ün dediklerine çok mutlu olmuştum. Bende onunla yaşamak istiyordum. Fazlasıyla alışmıştım çünkü onun evin içindeki varlığına. Bu yüzden heyecanla gülümseyip kendime doğru çektim onu iyice.
-Tabiki de seninle yaşamak isterim. Bunu istemeyeceğimi düşünüyor olman beni kırmadı değil. Senin varlığına bende fazlasıyla alıştım ve bunun bozulmasını bende istemiyorum. Bu yüzden bu iş çıkışı bazı eşyalarımı senin evine getirelim beraber olur mu?
-Senin evin değil bizim eve getirelim olacak meleğim benim ve sen iste yeter gerekirse tüm evi nir günde taşırım ben buraya.
Dediğine kıkırdayıp yavaşça ayrıldım ondan. Bana üzgünce bakarken
-İşe gitmemiz lazım yakışıklı yoksa bende isterdim hala o şekilde durmayı.
-Yakışıklı mı?
-Sen bana güzellik diyebiliyorken ben yakışıklı diyemem mi sana?
-Dersin hatta sadece sen diyebilirsin. Ne de yakıştı o güzel ağzına. Bundan sonra bana Seungcheol deme çünkü benim adım sadece sana özel olarak yakışıklı olacak.
-Beğendim bu fikri yakışıklı ama biraz daha orada öyle dikilirsen işe geç kalacağız. Hem unutma bugün öğle yemeğini Beomgyu'larla yiyeceğiz.
-Unutmadım tabiki de güzellik.
Derken ayakkabılarını giymişti. Bende giydikten sonra hızlıca evden çıkıp arabaya binmiştik. Kemerlerimizi taktığımız gibi Seungcheol arabayı çalıştırmıştı. O arabayı sürerken elim radyoya gitmişti. Hızlıca sevdiğim bir şarkıyı açıp arabanın içinin şenlenmesini sağladım. Açtığım şarkı "Seventeen-Don Quıxote"ydi.
Hafifçe şarkıya eşlik ederken yerimde de hafif hafif dans ediyordum. Kendimi daha iyi hissediyordum şuanda. Dans etmek ve şarkı söylemek iyi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Law of Love //Jeongcheol//
Fanfiction"Some hearts understand each other even in silence"