O andan sonra bi türlü kendime doğruları kanıtlayamıyordum. Bu sefer aklımla kalbim aynı şeyi söyleyip duruyorlardı. Birini sevmemden bahsediyorlardı.
İlk günden kaçmak istediğim birinden. Tüm kalbim bana oyun kuruyordu. Ama ben yine de onları dinlememe kararı almıştım. Evin içinde sürekli Sertaç'tan kaçar hale gelmiştim.
Eğer onunla karşılaşırsam bütün inadım bir anda kaybolacak gibiydi, inkar etme gibi bir şansım yoktu. Son iki gündür hep kaçıp kovalanıyordum evde. O yakalamak için elinden geleni yapıyordu, bende mallık yaparak hep odamda buluyordum soluğu.
Bu gün cuma'ydı, ve bu gün Sertaç ne olursa olsun mutlaka ofise gitmeliydi. Ne zaman isterse evde kala bilirdi ama o gün kalmak gibi bir şansı yoktu. Odadan dışarı adım atmak için adamın evden çıkmasını bekliyordum resmen.
Kapının kapanma sesini duymamla gittiğini anlamıştım. Hangi gerizekalı odanın kapısını kilitleyerek odaya tıkar kendini? Bulmak çok zor gibi ya. Bir kaç dakikanın ardından kapının kilidini açarak salona doğru ilerledim.
Pek açlığım yoktu nedensizce. O yüzden bir kahve içerim diye düşündüm. Soluğu bu sefer mutfakta buldum.
Bir kaç dakika sonra kahve makinesi zaten kahveyi hazırlamıştı. Kahveyi alarak makineyi fişten çıkardım. Arkamı döndüm ki odama çıkayım. Dönmez olaydım keşke. Bir de ne göreyim? Sertaç bey dikilmiş kapıda beni izliyor. Allah kahretsin.
Sıçtık. Ya Sertaç değilse? Ya nasıl olmasın adamım aynısının kopyasını yapacak değiller ki? Yok canım ne Sertaç'ı! Büyü yapmıştır, silüeti falandır? Şizofren falan olmuşumdur? Olamaz mı?
'Bir anda kahveyi bırakıp kaçsam mı?' Diye düşündüm. O sırada birileri konuşmaya başladı. "Bu sefer izin vermiyorum, kaçamazsın."
Tamam pes. Silüeti falan değil bizzat Sertaç'mış. Kaç gündür adamdan kaçıyordum, karşılaştığımda ne söyleceyeceğimi bile düşünmemiştim. Sahi adamın evinde adamdan kaçıyoruz bu nasıl aptallık?
(Sen bu aralar çok mu dabbe izliyosun kardeş?)
"Cevap vermeyi düşünüyor musunuz hanfendi?" Diye yine konuştu.
O an vere bileceğim en aptalca cevabı verdim. Sen hep aptalca cevaplar ver zaten. "Sen bu gün ofise gitmeyecek miydin?"
"Gidememişim demek ki." Adam zeka küpü. Benim aksime vere bileceği en zekice cevabı vermişti.
"Sen hayırdır? Niye kaçıyordun son iki gündet benden? Oyun falan oynuyoruz da benim mi haberim yok?" Adam pat diye gelişi güzel yapıştırmıştı soruları. Ahânda cevap ver şimdi.
"Oyun falan oynadığımız yok. Asıl sana hayırdır? Pusu da falan mı bekliyorsun beni yakalamak için?" Bu durumda bile altta kalmıyorum ya bravo bana. Büyük zafer.
"E malum, sen çok iyi bir koşucu olduğun için pusu da beklemem gerekti birazcık. Az daha bekleseydim mazAllah kamp falan kuracaktık kapının önünde." Deniz misin? Çok dalgalanıyorsunda.
"Manyak mısın kızım sen? Niye kaçıp duruyorsun benden?" İşte şimdi büyük patlamıştı.
Sonuna kadar inkar mı etseydim yoksa açık açık konuşsa mıydım? Açık açık konuşamam, olmaz. Ne diyeyim "Ya ben ajanım, ilk günden beri seni gözetliyorum. Şimdi de siktir olup gitmem gerek ama gidemiyorum!" Mu diyeyim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALAN
Mystery / ThrillerGeçmişimi, ailemi, tüm hayatımı bile geride bırakmıştım bu kumpas için. Yıllardır onlarla olan tüm bağlarımı kesmiştim. Sırf beni araştırdıklarında hiç bir şey bulamasınlar diye. Çok zamanımı almıştı bu benim. Fazlasıyla. On beş yaşından beri istedi...