Bölüm 20

26.2K 565 68
                                    

Yorum yapılması çok güzel çok teşekkür ederim ☺️

İyi okumalar



Asya'dan

  Tahminimce 10 katlı bir binanın önüne geldiğimizde arabalar sırasıyla durmuştu Doğan ön koltuktan inene kadar tek kelime etmemişti kapının açılmasıyla gözlüklü iri adam beni kolumdan tutup araban indirdi şuan düşündüğüm tek şey ablamdı ona oradan ayrılmadan Atalay'a gitmesini söylemişti Atalay'a gitme sebebini bilmesemde bana şu hayatta yardım edecek son insan o kalsa bana yine yardım etmezdi buna emindim.

"Buraları özlemişim."

Bunu söylediğinde etrafa bakıyordu ardından bana baktı hemen yanında isteyerek gibide görünsem zorla yürütülüyordum.

"Yaklaşık 4 yıldır yurt dışındayım. Amerikada."

Konuşmasına karşılık vermiyor sadece yürüyordum.
Binaya girdiğimiz anda herkes hoşgeldiniz Doğan Bey demeye başlamıştı asilce hepsini selamladıktan sonra asansörün önünde durup tuşa bastı.

"Burası babama ait ama yönetim işini ben yapıyorum."

Asansör açıldığında içeriye sadece o ben ve bir koruması girmişti ardından en üst kata yani 10 a bastı asansör yukarı yönde haraket ederken dümdüz onu bakıyordu.

"Neden buradayım?"

Başını çevirmemişti ama o yüzündeki alaycı gülümsemeyi görüyordum. Bu gülümseme onun üzerindeki tehlikeli hali yok etmişti.

"Öğreneceksin."

Yanlarda olan ellerimi sıkıyordum herkes bana ya tanıyacaksın ya öğreneceksin diyordu.

"O insanları satın alıyor sende kaçırıyorsun." derin bir nefes alıp devam ettim.

"Ve bu nasıl bir işse polisler hiçbir şey yapmıyor!"

Sonlara doğru yükselen sesim asansörü doldurmuştu kapının açılmasıyla yürümeye başladı bu bina Atasoyların binasına göre çok farklıydı o binada asansörler odalara açılıyordu Tuğkanların olduğu kat dışında gerçi ben giriş kat 23. 25. Ve 15. Kat dışında hiçbir yeri görmemiştim.

"Polislerin bizimle alakaları yok."

Koridorda yürümeye başlamıştık yolumuzu aydınlatan avizeler çok dikkatimi çekmişti bu yüzden sağa sola bakınmadan duramıyordum.

"Seni bir müddet burada ağırlayacağım."

Açılan kapının önünde duruyordu eliyle işaret ettiğinde girmekten başka seçeneğim olmadığını fark etmiştim.

"Merak etme benim sana zarar vermeye niyetim yok."

Bu sözleri söylerken bileklerime kayan gözlerini görmüştüm hırkamı çekiştirerek bileklerimi kapadım.

"Neden buradayım o halde?"

Kapıya doğru dönüp gitmeye hazırlandığında odanın tam ortasında duruyordum.

"Emin olmak istediğim bir şey var."

Kapıdan çıkıp gidişini izlemekten başka bir şey yapamamıştım o an, kapı üzerime kapandığında kendimi yatağın üzerine bırakmıştım ve boş gözlerle odayı incelemeye başladım oldukça sade sıradan bir odaydı hiçbir şey eksik değildi ama fazlasıda yoktu renk yoğunluğu siyahlardan oluşuyordu yumuşak yatakta kendimi geriye doğru atıp uzanmıştım elimi yumuşak battaniye de gezdirip diklendim dışarıdan gelen sesler dikkatimi çekmişti ve daha net duyabilmek için yavaş adımlarla kapıya yanaştım.

Ateşin İzleri Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin