43. Bölüm

41 6 0
                                    

Bölüm şarkısı: Kolpa-Beni aşka inandır

Ben dışarıda otururken Fikret yanıma gelmişti. “Pansuman yaptırmaktan vazgeçtin sanırım,” dedi yanımda otururken. “Gerek kalmadı,” dedim sakin bir şekilde. “Ceren odasında ağlıyor,” dedi bana bakmadan. “Beni ilgilendirmiyor,” dedim buz gibi çıkan ses tonumla. “Civan, biliyor musun?” dedi bana dönerek. “Son 2 aydır her uyuduğunda Ceren diye sayıklıyordun. Kaç kez yanımda Ceren diye sayıkladın hatta.” Kaşlarımı çattım. “Bana böyle bir şey olduğunu söylemedin.”

“E çünkü sana Ceren dediğimiz an deliriyordun. Sen konusunu açmadığın sürece biz de açmamayı seçtik,” dedi sakin bir şekilde. “Sen bu kızı hâlâ seviyorsun. Herkesi kandırabilirsin, beni kandıramazsın. Ben inanmam, tamam mı abim?”

Sustum. Bunu itiraf etmek istemiyordum. “Ne değiştirir?” dedim sadece. “Ben onu affedemedikten sonra neyi değiştirir?” Değiştirmezdi hiçbir şeyi. “Oğlum kız kötü bir şey yapmadı ki. Senin için kendisini ateşe attı.”

“Atmasaydı,” dedim öfkeyle ayaklanarak. “Kızdığım, sindiremediğim şey bu işte. O, onu sevdiğimi bildiği halde kendisinin zarar göreceği bir şey yaptı. Benim kalbimi yaktı. Benim babama bir şey olsaydı eğer bu yüzden, ben asla onu suçlamazdım. Ben asla ona kızmazdım. Vazgeçmezdim ondan. Tutardım sıkı sıkı, bırakmazdım. Korurdum onu, anlıyor musun? Ama o benim kalbimi kırmayı seçti. O beni onsuz bırakmayı seçti. Benim yarımı aldı, al yaşa şimdi dedi bana. Yaşamak mıydı lan o?” 2 aydır içimde tuttuklarımı sonunda patlıyordum.

“O sadece kendisini ateşe attığını düşünüyor, ama cayır cayır yanan ben oldum Fikret. O, kendisi boğuldu sanıyor, ama nefes alamayan ben oldum. Ulan şu göğüs kafesimden kalbimi kanlı canlı söküp çıkarsa bu kadar canımı yakamazdı. Ben ona gittim, tamam mı? Kapısına kadar gittim. Siktir edin şu herifi kapımızdan dedi lan o babasının köpeklerine. Benim için mi yaptı? Yapmasaydı.”

Fikret, derin bir nefes verdi sıkıntıyla. “İstemedim çünkü, tamam mı? İstemedim. Keşke ölseydi de yapmasaydı lan. Bak ölmesini bile tercih ederdim. Ben alışığım kayıplara. Ama benim için kendisini yakmaya çalışmasını anlayamam. Ben bunu affedemem. Yarın bir gün yine benim için bir sabah çıkıp cehennemin öbür ucuna gitmeyeceği ne malum? Ben bir gün gözümü açtığımda beni bırakan birini istemiyorum hayatımda.”

Sinirliydim. Çok sinirliydim. Bu kızgınlığım geçmeyecek gibiydi. Keşke geçseydi. Çünkü ben Ceren’e kızgın olmayı hiç sevmedim. Kapı açıldı ve bir anda Ceren hızlı adımlarıyla yanıma gelip elimden tuttu. “Yürü,” dedi beni çekiştirerek. “Ne yapıyorsun?” dedim şaşkınlıkla. Bana döndü kızarmış gözleri. “Yürü Civan,” dedi sert bir şekilde. Sesi güçlükle çıkıyordu. Bu halini görünce yutkunma gereği hissettim ve ona ayak uydurdum.

İçeride bir odaya geçtik. Kapıyı kilitledi. “Ne yapıyorsun?” dedim hâlâ bir şey anlamazken. Üzerindekileri bir anda çıkardı. Geriledim. “Ceren, ne yapıyorsun?” Bana yaklaştı. Yara içindeki bedeni yutkunmamı bile zorlaştırmıştı. Sırtını çevirdi. Gördüğüm kırbaç izleriyle afallayarak geriledim. “Bak,” dedi sesi titrerken. “Sana gelmek istediğim an bana yaptığına bak.” Gözlerim dolmuştu. O da dolan gözlerini bana çevirdi. “Özür dilerim Civan,” dedi gözlerinden yaş akarken. “Senin için sensiz kalmayı seçtim, ama sensizlik ölümden bile beter. Sen sensizliği bilmiyorsun ki Civan. Sana zarar gelmesin diye kalbini kırarak gitmeni sağladım o kapıdan. Oturup odamda saatlerce bunun için ağladığımı bilmiyorsun ki.”

Siktir olsun şu an her şey, benim sevdiğim kadın göz yaşlarında boğuyor beni. Bu kızı ben bir daha kaybetmeyecektim.

Bir anda ona yaklaştım ve dudaklarından öpmeye koyuldum. Hızlı bir şekilde bana karşılık verdi. Ondan uzaklaşırken alnımı alnına yasladım. “Bir daha seni bırakanın da amına koyayım,” dedim fısıltıyla. Tebessüm etti. “Bir daha beni sensiz, seni de bensiz bırakmayacağım minik kadın. Ne pahasına olursa olsun. Söz ver bana. Ne pahasına olursa olsun, bırakmayacaksın beni. Ucunda ölüm olsa bile bırakmayacaksın ellerimi. Sana inanmaya ihtiyacım var.”

“Söz,” dedi ve eli boynuma değerken tekrardan beni dudaklarımdan öptü. “Söz, sevgilim,” dedi bir kez daha. “Bir daha seni bensiz, beni de sensiz bırakmayacağım. Söz.”

Pembe OdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin