"Nasıl koyduk ama?" Buna bende gülmeden edememiştim. Evet, nasıl koymuştuk ama. Gururla göğsüm kabardı fakat çıkan kıyamet bu sevincimi kursağımda bıraktı.
Herkes bunu duymayı bekliyormuş gibi birden ayağa kalkıp, birbirlerinin omuzlarına sarılarak...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İyi okumalarr...
3. Bölüm: 'Bar'
Sabah ellinci kez çalan alarmıma, istemeye istemeye uyanmıştım. Uyku ile arasında hassas bağları olan bir insandım, bu yüzden uyanmakta zorluk çekiyordum. Uyanmayı garantilemek için, asıl uyanacağım saate kadar elli tane alarm kurmuş olmam gerekiyordu.
Gözlerimi açtığımda ilk yaptığım şey, telefonumu almak ve bildirimlerime bakmak oldu.
Sınıf arkadaşım Neva'nın 'okulda buluşuruz' mesajına 'Tamam' diyerek cevap verdim ve direkt Instagram'a girdim.
Karşıma çıkan ilk şey ise, Ilgaz Ata Özmen postu oldu. Göz devirdim. Postta, yedek kulübesinde kaşları çatık ve sinirli bir şekilde oturduğu bir fotoğrafı vardı. Kaydırdım. Onun altında ise, bardan çıktığı bir fotoğraf vardı.
"Harika bir gün ve onun habercisi." Kendi kendime söylendim ve derin bir nefes aldım. Instagram'dan çıktım ve telefonu kapattım. Yorganı üzerimden zor zar kaldırarak, yatakta oturur pozisyona geldim ve yatağımın karşısında ki dolabıma baktım içli içli.
Hayatımda benim için zorluk çıkaran yüz problemin doksan dokuzu kombin yapmak olabilirdi. Özellikle ilk zamanlar hevesle yaptığınız farklı farklı kombinlerden sonra, insanın hiçbir şey yapası gelmiyordu. Giyinmeyi seviyordum ama kombinlerim bitmişti. Şimdi, ne giyecektim ben?
Kombin kalmamıştı.
Kombin bittiğine göre, okul da bitmiş olmalıydı.
Ama bitmiyordu.
Bana üniversitede daha fazla ders çalışacağım bilgisi verilmemişti ama evet ders çalışmak ve hatta devamsızlık hâlâ vardı... Ayrıca filmlerde, istersek dersten hiçbir şey yokmuş gibi çıkıp gidebiliyorduk ve evet bu da yanlış bir bilgiydi. Bunları görünce ufak bir şok yaşamış fakat kaderime razı gelmiştim.
"Kimse seni giydirmeyeceğine göre, kalk bakalım Birce." Ayağa kalktım ve ilk iş olarak yatağımı topladım.
Klasik bir odam vardı. Duvarın dibinde tek kişilik bir baza, onun karşısında bir dolap vardı. Armut bir koltuk bulunuyordu tam köşede. Sol tarafımdaki duvarın dibinde ise çalışma masam ve kitaplığım bulunuyordu. Duvarlarım ve mobilyalarım beyaz olduğu için oldukça ferah bir odaydı. Yer yer Galatasaray posterleri, atkı ve bir forma asılıydı duvarımda. Kitaplığımın en üstünde ise, Fatih Terim imzalı bir futbol topu vardı. Odamda en sevdiğim şey ise, balkonu olmasıydı. Çok büyük değildi fakat benim için yeterliydi. Balkonu kendi kafama göre dizayn etmiştim. Bir nevi kendi özel alanım, terapi yerim diyebilirdik.