7. Tam On İkiden Vurmak

51 7 38
                                    

Hepinize merhaba sevgili okurlarım!
Ben deniz yazarınız 09 : )
Nasılsınız?
Umarım iyisinizdir : )
Hadi bölüme geçelim !

Şarkı: Sinan Akçıl - Tabi Tabi

Kırmızı güller bu satıra 🌹

Dip not♡: Olabilecek yazım yanlışlarını takmayın lütfen. Kitap sezon finalinden sonra düzenlemeye alınacaktır.

"Kalp dediğin atıyor zaten.
Marifet ritmini değiştirbilende."

~George Eliton~

●●●

Sara Hesenova'dan

Söylenenlere göre aşk acısı; amansız hastalık gibidir tüketir insanı. Düşünsenize sizi sevdiğine, sevildiğinize inandığınız insanla karşılıklı duyguları paylaşıyorsunuz.

Her sabah uyanmak daha sevinçli oluyor sevildiğini biliyorsun çünkü his ediyor ve inanıyorsun. Sonra birden aranıza kilometreler mesafeler giriyor üstelik sadece iki adım uzağınızdayken. Sonra onu başka biriyle görüyorsunuz sizinle olduğunda daha mutlu, daha heyecanlı. Canınız tarif edilemeyecek kadar çok yanıyor sanki düşmüşsünüz ve dizleriniz kanıyor; o zaman belki büyüyünce unutuyorsunuz ama ruhunuz yaralanınca...

İşte durum o zaman vahimdir çünkü ruhun yaralanması demek; gönlünüzün yaralanması demek. Bir insanı çok seviyorsanız muhtemelen o insanla aranız güçlü bir gönül bağı vardır; farketsenizde, etmesenizde.

Bunları neden söylediğimi merak ediyor olmalısınız. Dürüst olmak gerekirse bende bilmiyorum. İçimden geldi.

Şu an elimde Oğuz Atayın çok sevdiğim kitabı 'Tutunamayanlar' vardı güne bir alıntıyla başladığımı söylediğimde alay etmiyordum.

'Söylenen sözlerin, yaşanan olaylardan önemli olduğunu Selim'de gördüm.' sayfa 359. Altı çizili tek cümle. Fakat bu günki kaosdan dolayı güne bir alıntıyla başlayamamıştım telafi etmek için şimdi okumuştum.

Sözler en can yakanda her zaman söylediklerimiz değilmidir zaten? Bazen insan sinirlendiğinde ne dediğini bilmiyor ve karşısındaki insanın kalbi yokmuşcasına onu kırıyordu bu her ne kadar isteksizce olan bir şey olsada unutulmaması gereken bir şey vardı sinirliyken sarf edilen her sözcük sakin kafa ile düşünülmüştü. İşte bu yüzden ne yaptığımıza değil ne düşündüğümüze ve söylediğimize dikkat etmeliyiz.

Ben bunları düşünürken çoktan eve varmıştım saat 18:30 . Eve girdiğimde fazlası ile bitkindim gün boyu tek bir lokma yemek yememiştim. Ve bu yetmezmiş gibi başım çatlıyordu. Bu gün şirketten ayrıldıktan sonra bir taksiye binmiş malikaneye yakın bir yerde taksiciyi durdurmuş beş dakikaya geleceğimi söyleyip Eceyle beraber taksiden inmiştim. Şoktan yeni yeni kendine geldiğindeyse onu tembihlemiş ve ne benim ne de Bay Demirhanın adımızı vermemesi gerektiğini söylemiş ve kimseye bir şey söylemeyeceğine dair söz verdirmiştim.

Hemen sonraysa aceleyle baroya geçmiş yeni iş arkadaşlarımla tanışmıştım. Sonra işimin başına geçmiş saatlerce yerimden kıpırdamadan yeni aldığım dosyaları incelemiştim. Zaten sonraysa çok bunaldığım için yürüyerek eve dönmeyi tercih etmiştim. Açıkcası biraz işe yaramıştı. Eve geldiğimdeyse ayağımdaki topuklulardan kurtulup montumu vestiyere astıktan sonra yorgun adımlarla odama ilerledim girdiğimde burnuma çarpan gül kokusu biraz olsun beni rahatlatmıştı.

FARKLI HİSLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin