Hepinize merhaba sevgili okurlarım : )
Nasılsınız?
Umarım iyisinizdir.
Hadi bölüme geçelim : )Kırmızı güller bu satıra 🌹
DİKKAT!: BU KİTAPTA GEÇEN KURUMLAR, KARAKTERLER VE OLAYLAR TAMAMEN HAYAL ÜRÜNÜDÜR! İLERKİ BÖLÜMLERDE VAHŞETE, ŞİDDETE VE +18 ŞEYLERE TANIK OLABİLİRSİNİZ! LÜTFEN YORUMLARDA BAŞKA KİTAPLARDAN BAHS ETMEYİNİZ!
Dip not♡: Olabilecek yazım yanlışlarına takılmayın lütfen. Kitap sezon finalinden sonra düzenlemeye alınacaktır.
"Herkesin bir yarası vardır.
Gece kadar karanlık,
Okyanus kadar derin..."~Dostoyevski
KEYİFLİ OKUMALAR!
Sara Hesenova'dan
2 gün sonra
Yara
Hepimizin bir yarası vardı bazılarımızın bedeninde, bazılarımızın ruhunda. Bazılarımız yere düşüp dizini kanatırdı, bazılarımız düşüp bir daha kalkamazdı. Bazılarımızın yarası kabuk tutardı, bazılarımızın görünmese bile bir ömür kanardı.
Herkesin yarasının bir sebebi, bir sebepkarı vardır.
Bazılarımızın için o yara için gözyaşı dökmek bile gereksizdi. Ama anlamıyorlardı gözyaşı döktüğümüz şey kanayan dizimiz değildi. Biz düşünce bize uzatılmayan eldi.
Bir insan kendi kendine ayağa kalkmayı öğrendikten sonra artık uzatılan elinde bir anlamıda kalmıyordu.
Gözlerimi muazzam alarmın sesiyle açtım. Söve söve banyaya girip duş aldım. Odamın içi gül kokuyordur ve bu sövme isteğimi yatıştırıyordur. Bu gün burda sevk edildiğim baroya gideceğim. Önce beyaz iç çamaşırlarımı sonra üzerine beyaz dantel desenli gömleği altınaysa klasik siyah tropez kalçamı saran pantalon ayağıma siyah topuklumu geçirdim. Saçlarımı fönle kuruttuktan sonra düzleştirdim. Sade makyajımı yaptım takı olarak güllü kolyem hiç çıkarmadığım bilekliğim yüzük olaraksa gül desenli yüzüğüm ve bileğime altın saatimi taktım. Son olarak parfümümü sıktım. Saçlarımı fazla öne gelmemesi için yukardan birazını küçük bir at kuyruğu yaptım kahküllerimi yüzüme dökülmesini sağladım. Ve hazırdım. Aynadaki aksime göz kırptıktan sonra. Yatağımı topladım ve odadadan çıkıp mutfağa geçtim.
Anlaşılan İnci Hanım uyuyordu. Malum dün mesaiye kalmıştı dokunmadım. Uyandırmadım kahvaltıyı hazırladım. Kahvaltılıkları masaya koyduktan sonra sucuklu yumurta yaptım. Evde ekmek olmadığını fark ettiğimde üzerime montumu geçidim ve bakkala gitmek için asansöre bindim.
Garip bir şekilde başıma bu iki günde bir şey gelmemişti. Kaçırılıcağımı düşünmüştüm. Zira posta koyduğum adam yerleri titreten bir mafyaydı. Hakkımızda hayırlısı.
Asansörden çıktım. Bakkala doğru yol aldım. Cebimdeki telefodan muazzam bir ses yankılandı. Evet tam bir keman hayranıydım. Bilmiyorum sakinleşiyorum adeta. Telefonda kimin beni aradığına baktığımdaysa şaşırmadan edemedim. Arayan kişi Ezgi Kayadan başkası değildi.
Ben ailemin biolojik kızı değildim bunu öğrendiyimde liseyi yeni bitirmiştim ve bizzat babam anlatmıştı bunu. Babam yalan sevmezdi bende sevmezdim. O bana karşı dürüst olmuş her şeyi en başından anlatmıştı. Dediğine göre annem doğum yaptıktan sonra hemşirenin ihmalkarlığı yüzünden bebekler karışmış. Hastane bunu açıklayamayacağı için gerçeği söylememişler. Fakat annem sezmiş ve DNA testi yaptırmış hem kendine hem babama. Onların çocukları olmadığını öğrendiklerindeyse beni bırakmak istememişler. Ama yinede gerçek ailemi aramışlar hem benim hem kendileri için. Bir kere görmek istemişler biolojik kızlarını. Alem etmişler kallem etmişler hiç bir şey bulamamışlar. Ama bendende vazgeçmemişler bu ailemizde bir sır olarak kalmış.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FARKLI HİSLER
Romanzi rosa / ChickLitAlt tarafı bir mafyayla anlaşma yapacağım en fazla ne olabilir ki? "Delimisin sen be adam! Psikopatmısın?! Manyakmısın?! " diyerek istemeyerek te olsa sesimi yükseltmişdim. Kahvelerim öyle bir ateş yanıyordu ki, söndürebilene aşk olsun. Yeşilleri bu...