Kağan konuşmaların ardından saate baktı ve çıkması gerektiğini söyledi. Erdemle birlikte masanın toplanacağı yere gittiler. Erdem kapıda veliaht olarak durdu. Kağan ise içeri girdi. Masanın başkanı olan Serdar bey tüm mafya babalarını karşıladı ve herkes oturdu. Dairevi masanın üzeri en leziz yemeklerle donatılmıştı. Masanın etrafında 12 oturacak vardı. Kağan her zamanki yerine oturdu. Toplantı başladığında Serdar bey konuştu.
- Herkes bugünkü toplantımızın konusun çalınmış proje olduğunu düşünüyor. Aslında konumuz başka ama Kağan bey isterse bu konuyu aça biliriz.
- Çalınan proje benim. Bunun veya projenin bu masayla her hangi bir alakasının olduğunu sanmıyorum.
- Siz söyleyin. Biz alakalandırırız.
- Gerek yok. Bu benim meselem. Hırsızı bulup dersini vereceğim.
Selim sohbete dahil oluyor.
- İstersen sana yardım ede biliriz.
- İsteyin için teşekkür ederim. Ama şimdiden söylüyorum. Eğer projemi bu masadan birisi çaldıysa asla itiraf etmesin ki onun kafasını eze bileyim.
Serdar konuşuyor:
- Bunu bu masadan birinin yaptığını sanmıyorum. Yapsalar bile bu onların ne işine yarayacak?!
- Bu günkü toplantının konusuna geçelimmi Serdar bey.
- Tabi ki. Bu gün toplanmamızın sebebi işle alakalı değil. Sizinle alakalı. Aranızda durmadan gerginlikler oluyor ve bu hiç hoşuma gitmiyor. Ayrıca işimzede engel oluyor.
Polat Serdar beye katılarak:
- Haklısınız. Aramızda bazı tatsız olaylar yaşandı.
- İşte bu yüzden bu tatsız olayları yaratanların bu masada yeri yok. Ayrıca Kağanın projeside bu tatsız olayların arasında olduğu için bunu yapanında bu masada yeri yok. Bulunduğu an bu masadan kovulacak.
- Merak etmeyin Serdar bey. Ben bunu yapanı bulduğumda o adamı masadan kovamayacaksınız. Hatta bir daha göremeye bilirsiniz. O yüzden şimdiden Allah rahmet eylesin!
- Sakın Kağan! Sakın! Böyle bir şeyi yapamazsın.
- Az öncede dediğiniz gibi bu konunun masayla her hangi bir alakası yok. Ayrıca bunu size bir mafya babası olarak veya bu masada oturan birisi olarak değil mimarlık ofisinde patron olarak söylüyorum.
- Bu günkü toplantının konusu tamamen başkaydı. Yani Avrupa ticaretin çıkmakla alakalıydı. Neyse. Bunu başka bir toplantıda konuşuruz. Toplantı bitmiştir. Her kes evlerine dağıla bilir.
Serdar beyin yardımcısı olan Ahmetten başka her kes eve gitmek için ayağa kalkarken Serdar bey Kağana seslendi:
- Kağan.
- Efendim Serdar bey.
- Sen bekle.
- Peki.
Her kes odadan çıktıktan sonra Kağanın yolda gördüğü "gizemli" kız içeri girdi. Serdar kızı görünce söyledi:
- Derya, kızım. Gel. Nasılsın?
Kağan içinden söyledi:
- Demek ismi Derya.
Derya babasına söyledi:
- İyiyim. Ama bu adamın burda ne işi var baba?
- Siz tanışıyormusunuz?
- Şey, kendisi çantamı hırsızdan kurtardıda.
- Öylemi, bunun için sana bir baba olarak teşekkür ederim.
- Teşekkürler. Büyütücek bir şey değil.
- Baba, benim çıkmam lazım.
- Tamam kızım sen çık. Zaten bizde özel bir şey konuşacaktık.
- Peki. Hoşçakal.
- Sende.
Derya odadan çıktıktan sonra Serdar bey Kağana taraf dönerek söyledi:
- Projeni çalan kişinin masadan biri olduğundan ikimizde eminiz galiba. Seni çokta iyi tanımıyorum. Masamıza geleli daha 2 yıl oldu. Senden önce bu masada abin oturuyordu ve sen veliahtı olarak geliyordun. Umarım bir gün bu sözleri Erdeme söylemem. Eğer projeni çalan kişi bu masadansa ve sen ona zarar verirsen bu masada kalamazsın.
- Öncelikle beni tanımanıza gerek yok. Çünki beni sadece düşmanlarım tanır. Sebebi ise benim neler yapabileceğimi bilmeleridir. Abim öldüğü zaman babam bana "O masaya git ve abinin katilini bul. Bununlada kalma o masada abini unutturmaki boş-boş oturduğumuzu sanmasınlar." dedi. Ben başkalarının dediği her şeyi yapmam. Ama bunu büyük bir zevkle yapıyorum.
- Abini öldürenlerin bu masadan biri olduğunumu düşünüyorsun?
- Size bir şey söyleyemem.
- Öylemi nedenmiş o?
- Çünki sizde bu masada oturuyorsunuz.
Ahmet Kağana söyledi:
- Serdar bey neden böyle bir şey yapsınki.
- Bu masada oturan birisi neden böyle bir şey yapmasınki. Değilmi Ahmet bey. Serdar bey şimdi size söylüyorum. Beni tanımak istermisiniz?
- Evlat bak. Gençsin, hırslısın seni anlıyorum. Yani bende ilk başladığımda böyleydim. Çok hızlıydım. Zaten bu yüzden şimdi masanın lideriyim.
- Ben liderlik istemiyorum. Amaçlarımı gerçekleştirmek istiyorum. Ama bu yolda lider olmak varsa, karşımda hiç kimse duramaz.
- Peki. Konuşucaklarım bu kadar. Hoşçakal. Ahmet sana kapıya kadar eşlik eder.
- Hoşçakalın Serdar bey.
Ahmet ve Kağan dışarı çıktılar. Dışarda Ahmet Kağana söyledi:
- Abin ölmeden önce, ben abini geçirmiştim bir defa hatırlıyormusun sende burda bekliyordun.
- Evet. Abimi bekliyordum. Her kes çıkmıştı. Bir tek o içerdeydi.
- İşte o gün ona kardeşin seni bekliyordun. Endişelenmiştir dedim. Ama o bana "Buraya girmeden önce Kağana eğer olursa burdan çıkamazsam önce Erdemi ara, deki gelsin arabının yanında beklesin, sonrada içeri gir ve o masada otur dedim" dedi. O yüzden şimdi sana Erdem endişelenmiştir demiyorum.
- Zaten demenide beklemiyordum.
Kağan arabaya bindi ve Erdemle eve doğru yola çıktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Life
Action"Hiç kimsenin kaderi önceden yazılı değil. Herkes kendi kaderini kendi yazar."