Two Life

15. Seyahet

Birlikte uçağa bindiler. Yanaşı olan koltuklarına oturup uçağın beklediler. Uçak kalkarken çok hızlandı ve Derya korkarak gözlerini sıkı bir şekilde kapattı. Bunun ardından Kağanın elinden tuttu. Kağan küçük bir gülümsemeyle dedi:

Kağan:
- Korkma. Hiç bir şey olmayacak.
Derya:
- Bu uçak insin başka bir şey istemiyorum.
Kağan:
- Öyle olsun bakalım.

Uçağın lastikleri yerden kalkınca kaptan konuşdu:

Kaptan:
- Sayın yolcular, herkese merhaba. Ben kaptanınızım. Yolumuzun üzerindeki fırtınalar nedeniyle bazen uçakta sallanmalar ola bilir. Lütfen hemen paniye kapılmayın ve bu anlarda yerinize oturup kemerinizi takın.
Derya:
- Çok güzel. İlk kez uçağa biniyorum ve kaptan "uçakta sarsıntı olucak" diyor. Böyle şans olurmuya...?!

Kağan:
- Tamam. Sakin ol. Uyumaya çalış. Rahatla biraz.
Derya:
- Bu gerginlikte nasıl uyuyayım?
Kağan:
- Gözlerini kapat yeter. Sonra açınca bi bakmışsın uçak indi.
Derya:
- Yok. Böylesi daha iyi.
Kağan:
- Peki. Sen bilirsin.

Artık uçak kalkalı yarım saat geçmişti. Yemek ve içecek servisi yapıldıktan sonra uçakta yüksek gıcırtı sesi gelmeye başladı. Bu ses herkesin elinde olan pipetin açılmasının sesiydi. Derya yanlışlıkla içeceğin beş altı damlasını kıyafetine döktü. Bunun ardından Derya suratını asarak dedi:
Derya:
- Ya kirlendi ya. Kağan bi ayağını çekermisin lavaboya gideceğimde.
Kağan:
- Tamam bir dakika.

Derya kemerini açtı ve tam ayağa kalkacakken uçak sarsılmaya başladı. Derya ise dengesini kaybederek Kağanın kucağına düştü. İçeri giren hostes hiç kimsenin ayağa kalkmaması gerektiğini söyledi. Uçak biraz daha sarsılınca Derya korktu. Kağan ise korkusunu dindirmek için onu belinden sıkıca tuttu ve dedi:
Kağan:
- Merak etme, güvendesin. Tutuyorum seni.

Derya kafasını Kağanın göğüsüne koyarak dedi:
Derya:
- Teşekkür ederim.

Sarsıntı bittikten sonra Derya kalkıp lavaboya gitti. 5 dakika sonra geri döndü ve yerine oturdu. Kağan gözlerini kapatıp uyumaya çalışıyordu. Deryada Kağana baktı ve oda gözlerini kapattı.

Bir müddet sonra kaptan konuşmaya başladı:
Kaptan:
- Sayın yolcular, Antalyaya varmış bulunuyoruz. 5 dakika içinde uçağımız yere inecektir. Yol boyu yaşanan sarsıntılardan dolayı üzür dileriz.

Kağan ve Derya bu sözlerin üzerine uyandı. Uyandıklarında Deryanın kafasının Kağanın omzunda olduğunu gördüler. Derya küçük sesle dedi:
Derya:
- Pardon.
Kağan:
- Yok önemli değil.

İkiside kalkıp bavullarını aldı ve kalıcakları otele doğru yol aldılar. Otele vardıklarında Kağan resepsiyona yaklaşıp dedi:
Kağan:
- Merhaba. Biz 2 oda ayarlamışdıkda. Numaralarını söyleye bilirmisiniz.
Resepsiyon:
- Evet. Bir dakika hemen bakıyorum... Şey, pardon. Odalardan biri şu anda dolu.
Derya:
- Nasıl dolu?!
Resepsiyon:
- Bir müşteri orayı almıştı. Ama dikkat etmemişiz. Müşterinin aldığı odada zaten 2 yatak var. İsterseniz oraya ala biliriz.
Kağan:
- Peki hangimizin odası orası?
Resepsiyon:
- Bir dakika... Sizin Kağan bey. Sizi oraya alalımmı?
Derya:
- Hayda. Kağan benim telefonum arabada kaldı galiba. Onu getirirmisin?
Kağan:
- Tamam. Getireyim.

Kağan arabaya gittiğinde Derya resepsiyona dönüp dedi:
Derya:
- Bu odayı alan arkadaş kadınmı, erkekmi?
Resepsiyon:
- Üzgünüm ama müşteri gizliliği diye bir şey var.
Derya:
- Böyle gizlilikmi olur?! ZATEN BEN ORAYA GİTTİĞİMDE GÖRÜCEĞİM.
Resepsiyon:
- Kadın.

Derya birden bire sinirlendi ama bunu belli etmedi. Sonra resepsiyona dönüp dedi:
Derya:
- Bakın, şimdi arkadaş geldiğinde ona "Sizi o odaya alamıyoruz" diyeceksin. Sakın ağzını açma, tek bir kelime daha edersen odalarımızı karıştırdı diye sizi dava ederim.
Resepsiyon:
- Peki öyle söylerim.

Kağan geldiğinde Deryaya dedi:
Kağan:
- Telefonun arabada yoktu.
Derya:
- Evet. Çantamdaymış.
Kağan:
- Tamam o zaman. Bu arada ben hangi odaya geçiyorum?
Resepsiyon:
- Sizi bahsettiğim odaya yerleştiremiyoruz. Bu yüzdende eşinizle aynı odaya yerleştireceğiz.
Kağan:
- Eşim? Haa yok siz yanlış anladınız. Derya benim sevgilim.
Derya:
- Evet yani sadece sevgiliyiz.
Resepsiyon:
- Çok pardon. Üzür dilerim.
Kağan:
- Yok problem değil.
Resepsiyon:
- Buyurun bu odanızın anahtarı. Bu arada odanızda 2 ayrı yatak var. Hoşçakalın.

Bunu diyip anahtarı Kağana verdi.