Ofisten tam çıkacakken Kağanın aklına bir şey takıldı ve bilgisayarın başına geri dönüp arka plana baktı. Sim-siyah olan arka planda küçük yeşil bir logo vardı. Kağan Engini yanına çağırdı ve söyledi:
- Bak bakalım burayı tanıyormusun?
- Evet. Burası geçen basdığımız mekanın hemen arkasında.
- Peki. Herkesi oraya yönlendirin. Çabuk bizde oraya gidiyoruz.
Yolda Kağan Serdar beyi aradı:
- Serdar bey. Üzgünüm rahatsız ediyorum.
- Sence daha ne kadar rahatsız ola bilirim? Ne oldu? Bir şeymi buldun?
- Sizden hemen 1 milyar dolar hazırlamanızı istiyorum.
- Manyakmısın sen?
- Hayır sadece dediğimi yapın. 1 milyar olması gerekmiyor. Dışardan öğle görünsün yeter.
Kağan telefonu kapattı. Ama Serdar bey şaşırmış şekilde:
- Bu çocuk gerçekten deli. Öyle görünsünde ne demek.
Serdar bey Ahmeti çağırdı ve dedi:
- Hemen 1 milyar dolar toplayın.
- Efendim ama gecenin bir yarısı nasıl bu kadar parayı bula bilirizki?
- Dediğimi yap yeter.
- Peki.
O sırada Deryayı kaçıranlardan bir kısmı Serdar beyin malikanesinin yakınlıklarındadır. Adamların birisinin telefonu çaldı. Açtığında adam konuşmaya başladı:
- Efendim. Parayı toplamaya başladılar.
- Bir şeyler yanlış gidiyor.
- Ne yapmamızı istersiniz?
- Orda bekleyin. Birde kızı kaçırdıktan sonra aceleyle gelen adamın fotoğraflarını bana gönderin.
- Tamam efendim. Hemen yolluyorum.
- Gözünüzü dört açın.
Telefon kapandı. Patronları birilerini daha aradı:
- Alo. Kız ordamı?
- Evet efendim.
- Gözünüzü dört açın.
- Bir terslikmi var efendim?
- Terslik her zaman var. Ama bazen tersliği biz yaratırız bazende başkaları.
Patron telefonu yine kapattı. Kağan Deryanın olduğu depoya yaklaşıyordu. Yolda Ayaz Kağana sordu:
- Abi.
- Efendim Ayaz.
- Sen bu kızı neden bu kadar önemsiyorsun?
- ... O kızın çantasını kurtardığımda bana sinirlenmişdi.
- Niyeki?
- Bende kutara bilirim demişti.
- Sende onun dediğini yanlış çıkararak ona ders vericeksin öylemi.
- Hayır. Sadece ona birilerine inanmayı öğreteceğim.
- Başka bir şey yok yani?
- Burdansa sana bir çakarım.
- Tamam tamam. Sustum.
- Yoluna bak.
Depoya ulaşmaya az kalmışken Kağan Ayaza söyledi:
- Arabayı durdur.
- Anlamadım?
- Arabayı durdur dedim.
- Peki.
Araba durduktan sonra Kağan siyah bir bant aldı ve arabadan indi. Arabanın plakasının üzerine siyah bant yapıştırıyordu. Ayaz sordu:
- Neden bant yapıştırıyorsun.
- Derya kaçırılırken plakasız bir araçla kaçırıldı. Büyük ihtimalle plakasız araçlar kullanıyorlar. Bizimde burda plakayı çıkartamayacağımız göre ...
- Bizde plakanın üzerine bant yapıştıracağız.
- Aynen öyle. Ama çabuk olmalıyız. Gün doğmadan depoya girmemiz lazım. Yoksa bant olduğu fark edilir.
- Merak etme çok az yolumuz kaldı.
- Hadi gidelim.
Arabaya binip yollarına devam ettiler.
Depo yakınlıklarında depodakılar arabayı gördü. Aralarından birisi patronunu aradı ve söyledi:
- Efendim. Buraya bir araç geliyor. Sizmi yolladınız?
- Hayır. Ama diğer adamlar ola bilir. Aracın plakası varmı?
- Tam görünmüyor. Ama galiba yok.
- Peki içeri alın.
Patron diğer adamlarını aradı ve söyledi:
- Kızın olduğu depoya bir deste yollayın ve benden haber bekleyin. Size olumlu cevap verdiğim anda oraya bir ordu yollayın.
- Tamam efendim. Hiç merak etmeyin. Destenide hemen yolluyorum.
Patron telefonu kapattı ve beklemeye devam etti. Ama sabırsızlanıyordu. Bu yüzdende Serdar beyin kapısında duran adamlarını aradı:
- Her şey yolundamı?
- Evet efendim. Şu anda para topluyorlar.
- Toplayıp bitirdikten sonra parayı çalın.
- Efendim peki kızı geri vermiyicekmiyiz?
- Hayır.
- Peki.
- Bide şu biz kızı kaçırdıktan sonra gelen çocuk, o geldimi?
- Hayır efendim. Para toplandıktan beri hiç kimse malikeneye girmedi veya çıkmadı.
- Garip. Peki.
Patron telefonu kapattı. O sırada Kağan artık depoya ulaşmıştı. Depo kapısı açıldığında arabayla içeri girdiler. Karşıdaki adamlar arabaya yaklaştı ve dışarı çıkmalarını söyledi. Arabanın camı yavaş yavaş açıldığında Ayaz silahını çıkardı ve içerdeki herkesi temizledi. Bunu duyan deponun arkasındakılarda öne doğru koşmaya başladı. Ama bilmedikleri şey Kağan arabda değildi. Deponun arkasından gizlice sızmıştı. Ayaz ise korunmak için bir taşın arkasına geçti ve hiç kimseyi yanına yaklaştırmamak için ateş etmeye başladı.
5-6 dakika sonra dışarıdan bir sürü araba sesi duyuldu. Ayaz onlarında düşman olduğunu düşündü ve korkmaya başladı. Arabadakıların Erdem ve Doruk olduğunu gördüğünde yüzünde ufak bir gülümseme yarandı. Birlikte savaşmaya başladılar.
Kağan arkadaki tüm kişileri tek tek yere seriyordu ve bunu sessiz yapmaya özen gösteriyordu. Sonunda Deryanın olduğu odaya ulaştığında Derya çıkan sesleri duydu ve çığlık atmaya başladı. Kağan yanına geldi ve gözündeki bandı çıkardı. Derya Kağana söyledi:
- Senin ne işin var burda? Kabus ya bu?
- Pardonda seni kurtarmaya geldim.
- Neden? Durduğun yerde aklınamı geldi dur gidiyim şunu kurtarıyım diye?
- Gerçekten soruyormusun?! Peki al bu bandı ben gidiyorum.
- Dur nereye gidiyorsun?
- Seni kurtardığım için rahatsız oldunya. Bende gidiyorum.
- Gitme lütfen.
Kağan gittiği sırada arkasına döndü ve durmadan 3 kere ateş etdi. Derya bağırmaya başladı...
![](https://img.wattpad.com/cover/365618300-288-k720642.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Life
Action"Hiç kimsenin kaderi önceden yazılı değil. Herkes kendi kaderini kendi yazar."