10. Proje

14 3 0
                                    

Hepsi Selimin araba fabrikasına geldi. Bagajdaki silahları alıp içeri girdiler. Ama Orkun dışarda kalmıştı. İçeri girdikleri an Orkun bajada bir sılahın fazla olduğunu gördü ve onu alıp oda içeri girdi. Adamların hepsini tek tek öldürüyorlardı. Selim silah seslerini duyup arka taraftan kaçmaya çalıştı. Kağan ve adamlarıysa her kesi öldürmüştü. Ama Selimin odada olmadığını gören Kağan sinirlendi. Birden Selim elleri havada sakince içeri girdi. Hepsi ona şaşkın bir şekilde bakarken Selimin arkasından elinde silah olan Orkun çıkınca şaşırdılar. Kağan gülerek söyledi:

- Helal iyi iş başardın. Ama bu konuyu sonra konuşacağız.

- Peki amca. Ne zaman istersen.

- Şimdi. Konuş bakalım Selim. Projem nerede?

- Ben ne bileyim?! Ben işinde gücünde bir adamım. Ayrıca ben neden senin projeni çalayım?!

- Bir düşüneyim... Aa buldum. Mesela güneş enerjisiyle çalışan araba yapmak için.

- O benim fikrim.

- Biliyorum. Fikir senin, ama tasarım benim.

- Ya sen benim fikrimi çaldıysan?

- Hhh. Gerçektenmi?! Ben bu proje üzerinde aydır çalışıyorum. Ama sen 1 hafta. Gerçekten ben senin fikrini çalmış ola bilirmiyim?

- Peki. Ama yinede ikna olmadım.

Kağan artık sinirlendi ve elindeki silahla Selimin sol ayağına sıktı. Selim dedi:

- Ne yapıyorsun sen?! Ben almadım diyorum. Ayrıca ayağım olmazsa masaya gelemem değilmi?!

- Bir ayağın daha var. Aaa bir ayağın daha var. Dur onada sıkıymda dileyin gerçekleşsin.

- Tamam dur. Kilitli çekmecede.

- Senin gibileri hiç anlamıyorum. Adı üzerinde "kilitli" çekmece. Bunun bir kilidi olması gerekiyor. O kilidinde bir anahtarı olması gerekiyor.

- Al anahtarı bu.

Selim anahtarı uzattı. Erdem anahtarı aldı ve çekmeceyi açtı. Projeyi aldılar. Kağan söyledi:

- Güzel. Şimdi cezanı çekme zamanı.

- Ne cezası? Ne oluyor?

- Merak edilecek bir şey yok. Orkun arkadaşa arabasına kadar eşlik et. Sonrada buraya dön.

- Bu kadarmı? En azından arabayı kilitliyelim.

- Oğlum, sen geceleri mafya dizisi felanmı izliyorsun?! Sen dediğimi yap.

Orkun Selimi arabasına koydu ve geri döndü. Fabrikada her yere benzin döküldüğünü gördü:

- Amca, burayı yakacakmıyız?

- Aynen.

Fabrikadan çıktılar. Hepsi giderken Kağan arkasına döndü ve kapıya ateş etti. Tek ateşiyle tüm fabrika yanmaya başladı.

Her kes ofise dönüyordu. Kağan söyledi:

- Orkun.

- Efendim amca.

- Öncelikle yaptığın için teşekkür ederim. Şimdi ben sana arabada bekle dedim değilmi?

- Şey... Evet.

- Sözümü dinlemedin. Yine ve yine. Ama bu gün yaptığın şey sayesinde çok önemli bir proje kurtuldu.

- O zaman bu gün sizinle toplantıya gele bilirmiyim?

- Ne toplantısı?

- Bu gün masa toplanacak ya.

- Neden benim şimdi haberim oluyor.

- Şey... Merve bana söyledi. Saat 8-de olacak. Bende sana söyleyecektim ama unutmuşum.

- Unutmuşsun? Şakamı yapıyorsun?

- Tamam. Orda hatam ola bilir. Ama bu gün ben geleyim. Lütfen.

- ... Erdemle birlikte geleceksin.

- Yes be. Sağol amca.

Saat 6 olmuştu. İbrahim bey Kağanı aradı:

- Alo. Oğlum nasılsın.

- İyi. Ne oldu?

- Bu aralar çok fazla işinin olduğuna dikkat ediyorum. Ama bu işlere bir ara vermen gerekiyor.

- Nedenmiş o?

- Elifle vakit geçirmen gerkiyor. En son onun kalbini fazla kırmışsın. Bu yüzden birazcık kendine kapandı. Onunla bir yemeğe çık. Gez dolaş. Birlikte vakit geçirin. Unutma bu ilişki sadece kalpten değil hemde işle alakalı.

- Bende benimle vakit geçirmek istediğini sanmıştım. Ayrıca bu ilişkiyi iş onaylıyor ola bilir. Ama bu ilişki kalpten değil. En azından benim için böyle.

- Yinede yarın ona zaman ayır. Sizin için bir restoran ayarladım. Konumunu atacağım. Peki. Yarın senin için gideceğim. Ama bir daha gitmeyeceğim.

- O sonranın meselesi.

- Hep sen söylerdin. "Her zaman bir adım sonrasını düşün". Haksızmıyım?

- Haklısın. Neyse. Hoşçakal.

Two LifeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin