Kağan ofise döndü. İçeri girdiğinde Elifin onu beklediğini gördü:
- Aaa. Kağancığım. Tesadüfe bak. Bende tam yeni gelmiştim.
- Yaa. Dimi. Ne tesadüf. Babammı gönderdi.
- Evet. Rezervasyonda yanlışlık olmuş. Bu gün gidiyoruz.
- Nasıl bir karışıklık bu. Ayrıca bu gün toplantım var. Yani artık iptal oldu.
- Merak etme toplantına yetişeceksin. Kısa sürecek zaten.
- ORKUN.
- Efendim amca.
- Oğlum toplantıyı benden başka her kes biliyor.
- Yok amca ben söylemedim.
- Neyse. Ofiste işlerim var gelemem Elif. Kusura bakma.
- İşlerinin hepsini Merve hal etmiş.
- Evet Kağan bey. Merak etmeyin. Bu günkü işlerinizi hal ettim.
- Ama her zaman iş vardır. Değilmi Merve?!
- ... Şey... Bu gün yok. Her zaman var ama bu gün yok.
- Offf. Tamam Elif hadi çıkalım.
- Teşekkürler Merveciğim.
- Bir şey değil Elif hanım.
Kağan ve Elif çıkarken Merve fısıldadı:
- Bu Merve hanımıda hiç sevmiyorum. Her an dövücekmiş gibi bakıyor.
Kağan ve Elif şık bir restorana gitti. Masaya oturdular. Siparişide verip beklemeye başladılar. Beklerken Elif Kağana sordu:
- Ne düşünüyorsun?
- Ne hakkında?
- Holdingin geleceği hakkında. Bak biz birlikte olmazsak bu holdingi yönetemeyiz.
Konuşmadan sonra yemekler geldi. Garson yemekleri bırakıp gittikten sonra Kağan söyledi:
- Sırf bir iş yolunda gitsin diye 2 insan birlikte olamaz.
- Ama bu iş bize miras kalacaksa olur.
- Benim 5 dakikaya kalkmam gerekiyor.
- Evet ama daha yemek yemedikki.
- Sen ye. Pardon, hesabı ala bilirmiyiz?
Kağan garsona seslendi. Elif söyledi:
- En azından azıcık yeseydin. Bu kadarı yiyememki.
- Gerek yok. Ayrıca babama söyle "Rezervasyon yaparken dikkatli olsun. Hatta mümkünse yapmasın". Hoşçakal.
Kağan çıktı ve arabasına bindi. Serdar beyin malikanesine doğru giderken Erdemi aradı:
- Alo. Erdem, Orkunuda alıp toplantıya gelin.
- Peki abi. Hemen çıkıyoruz.
Hepsi malikaneye geldi. Kağan içeri girdi ve toplantı masasına oturdu. Her kes toplandıktan sonra Serdar bey ayağa kalktı ve söyledi:
- Hatırlarsanız bir önceki toplantının sonunda Avrupa ticaretine çıkacağımızı söylemiştim. Bu günkü toplantımızın konusuda tam olarak bu. Şunu söylemeliyim ki, bir sonraki toplantımız burada olmayacak. Hatta bundan sonra hiç bir toplantımız burada olmayacak. Ama bazı problemlerimiz var. Mesela bu masanın kuralları. Bu masada yalnızca 12 kişi otura bilir. Bildiğiniz gibi Selim yaptığı haraketten dolayı bu masada kalamazdı. Şu an 11 kişiyiz. Geriye kalan 1 kişiyi Avrupadan birisyle doldurmak istiyorum. Bu sayede Avrupa ticaretine çıka bileceğiz. Böylelikle normalde kazanacağınızın 5 katını kazanacaksınız.
Ferit söyledi:
- Ben kabul ediyorum.
Kağan gülerek söyledi:
- Serdar beyin son cümlesine kadar umrunda bile değildi. Parayı duyunca gözleri kamaştı.
- Ben uyurken paralarımla uyuyan adamım. Ama sizede tavsiye ederim. Sanki uyandığınızda kucağınızda 1 değil 2 para oluyor.
- Merak etme Ferit. Bundan sonra 5 para olacak.
- Ne kadar olacağı önemli değil. Olsun bana yeter.
Serdar beyde hafif şekilde güldü ve konuşmasına devam etti:
- Neyse. Toplanacağımız yer önceden kapatılacak yani içerde hiç kimse olmayacak.
Kağan sordu:
- Toplanacağımız dediğiniz yer tam olarak neresi? Kapatılacaksa şık bir yer olmalı. Beş yıldızlı bir otel gibi.
- Evet şık bir yer. Ama otel değil. Kazinoda toplanacağız.
- Bir dakika kumar masasında toplantımı yapacağız?
- Evet.
- Bunu kabul etmiyorum. Kumar masasında toplantı yapamayız.
- Nedenmiş o? Özel bir sebepmi var?
- Bu bir ticaret burda her iki taraf kazanır. Ama kumar... Orda sadece kasa kazanır. Anlamıyorsunuz galiba. Adam bize bu ticarette her zaman ben kazanırım diyor.
- Peki. Galiba haklısın. Kumar masasında toplantı yapmak birazcık imalı ola bilir. O zaman farklı bir odada yapalım. Yalnız bir şey soracağım. Kumar oynuyormusun?
- Oynayıp oynamamakla alakası yok. Ayrıca oynaya bilirim.
- Peki. Dediğin gibi. Toplantı farklı bir odada yapılacak. Toplantı bitmiştir. Çıka bilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Life
Action"Hiç kimsenin kaderi önceden yazılı değil. Herkes kendi kaderini kendi yazar."