Yeni bir gün başlamıştı. Kağan artık uyanmıştı. Ve kahvaltı yapmak için aşağı kata iniyordu. Kahvaltı masası her zamanki gibi doluydu ve Kağan sadece peynir yiyerek evden çıktı. Şimdi ise Kağan ofise doğru yol almıştı. Ofis mimarlıkla ilgili olduğu için Kağan yinede yeni bir proje için çalışıyordu. Bu proje çok gizliydi ve çok fazla emek istiyordu. Hatta Kağanın henüz bitirmediği bu projesi bir madalya bile kazanmıştı. Kağan proje üzerinde her gün günün yarısında çalışıyordu. Kalan yarısınıda mafyalık yapmak için ofisin altında yarattığı gizli bölgedeydi. Aslında bölgeye çokta gizli söylenemez. Çünki yerini herkes biliyordu sadece çok iyi korunuyordu.
Neyse Kağan yine sabah erkenden ofise geldiğinde arabasından çıktı ve anahtarı park etmesi için Engine vererek ofise girdi. Kağanın ofise girdiğini gören çalışanlar dedikodu yapmayı bırakıp hızlıca işlerinin başına geçtiler. Kağan asistanı Merveyi çağırdı ve ondan günlük raporu istedi. Raporu inceledikten sonra projesinin başına geçti. Ama bir şeyler ters gidiyordu. Çünki projesinin 1 ay önceki ile aynı olduğunu gördü. Kağan bunu gördüğünde çok sinirlendi ve oldukça yüksek bir sesle bağırdı. Tüm çalışanlar korktu ve ayağa kalktı. Kağan hepsini toplayıp bir toplantı yaptı. Çünki projesinin bir kısmını onlardan birinin çaldığını düşünüyordu. 1 saatlik toplantının ardından Kağan bunu ofistekilerden birinin yapmadığı anladı ve ofisteki ortağı Erdem ile yani kardeşi ile alt kata yol aldılar. Telefonlarını kapıdakı güvenliğe teslim edip içeri girdiler. Kağan çok yüksek sesle bağırdı ve yumruğunu masaya vurdu. Erdem onu sakinleştirircesine söyledi:
- Büyük ihtimalle rakiplerimizden birisi yaptı. Ama bu onlara nasıl kazanç getire bilirki?
- Bu onlara kar olmuyucak. Ama bize çok büyük bir zarar olucak.
- Bunu yapanı bulup projeyi ondan geri alıcaz ve dersinide vericez. Ama anlamadığım neden sadece bir kısmını aldıkları. Yani ofise girmişken neden hepsini almadılarda sadece son 1 ayı aldılar.
- Bu mantıklı... Bizim düşmanlarımız arasında mimarlık şirketi olan varmı?
- Hayır.
- Çok güzel. Bizim yapacağımız şey güneş enerjisi ile çalışan oteldi. Son bir ayda çalıştığım konu ise güneş enerjisiydi...
Kağan biraz düşündükten sonra söyledi:
- Peki düşmanlarımız arasında şirketi olan birisi varmı?
- Aslında evet. Selimin araba üretme şirketi var. Ama hiç iyi gitmiyor. 1 haftaya kalmaz iflas eder. Peki sen neden sordun?
- 1 hafta sabr edelim sonra söyleyeceğim.
Bu konuşmalardan sonra Kağanın baş yardımcısı Doruk içeri girdi ve şu sözleri söyledi:
- Abi, şimdi haber geldi. Yarın eski bir fabrikada masa toplanacak.
- Anladım...
Doruk tam çıkacakdı ki, Kağan ona seslendi:
- Doruk.
- Efendim abi.
- Merveden dün gecenin kamera kayıtlarına bakmasını isteye bilirmisin.
- Tabi hemen söylüyorum.
Tüm bunalara seyirci olan Erdem abisine söyledi:
- Abi kafandan ne geçiyor?
- Sabır Erdem... Sabır.
Sonra hepsi odadan çıktı. Kağan kardeşine seslendi:
- Geliyormusun? Eve gidiyorum.
- Sen git. Benim bir kaç işim var. Onları bitirip çıkarım.
- Tamam. Evde görüşürüz.
Kağan Enginden arabasını getirmesini istedi. Arabasını beklerken gözü karşı caddeden geçen bir kıza takıldı. Sanki ilk görüşten ona aşık olmuştu. Onun yanına gitmek istedi ama arabalar çok fazlaydı. Sonra kız karşıdan gelen bir taksiye binerek evine doğru yol aldı. Bu sırada Kağanın arabası geldi. Kağan vakit kaybetmeden arabasına atladı ve taksiyi takip etmeye başladı. Yolda trafik vardı bu yüzdende Kağan birazcık arkada kalmışdı. Sonrasında bunun trafik olmadığı anlaşıldı. Karşıdakı trafik lambası bozulmuştu ve sürekli kırmızı yanıyordu. Kağan sinirlenerek:
- Bozulucak zamanımı buldun.
Dedi. Trafik açıldığında taksini kaybetmişti. Kağan daha fazla sinirlenerek elini direksiyona vurdu. Sonra sakinleşerek eve dönmeye karar verdi. Eve giderken durmadan kızı düşünüyordu. Sanki hiç aklından çıkmıyordu. Eve geldi ve kardeşini gördü. Erdem Kağana sordu:
- Sen benden çabuk çıkmıştın. Bende seni arıyordum.
- Yolda bir işim çıktı o yüzden geciktim... Neyse, sen beni neden arıyordun?
- Merve istediğin kayıtlara baktı.
- Kayıtlar yok, değilmi?
- Evet. Kayıtların bazıları silinmiş. Bazılarıda karıncalı.
Kağan sinirlendi ve söyledi.
- Böyle olucağını biliyordum. Ama kayıtların silinmesi ne demek. Kapıdakı güvenlikler neredeyedi.
- Onlar kameralar silinmeden hemen önce kapıdan uzaklaşmışlar.
- Tamam. Bu gece işimiz var.
- Kimleri alalım?
- Doruk, Engin, Ayaz.
- Anladım. Ama 5 kişiyle ne yapacağız?
- Hiç kimseye güvenemeyiz. Neyse, artık yemeye geçelim.
Konuşmanın ardından Erdem Ayazı aradı ve söyledi:
- Saklandığın yerden çıkma vaktin geldi.
- Bu gecemi?
- Gelmeden göremezsin.
- Orda olacağım.
- Bende bekleyeceğim.
Ayaz Kağanın yakın arkadışıydı aynı zamanda kan kardeşiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Life
Akcja"Hiç kimsenin kaderi önceden yazılı değil. Herkes kendi kaderini kendi yazar."