Nil

42 35 13
                                    

Şimdi gerçekten konumuz balıklar mıydı ? Annem telaşla balıklar nerede diye sordu.
- Ellerim bomboş ise babam denizden dönmedi demektir değil mi anne ? Az pratik zeka.
- Güneş gözlüğü ile evden çıktığını hatırlamıyorum Nil.
Annemin imasını bertaraf etmeye niyetim yoktu.
- Sevgilimin saçından söküp aldım. Oldu mu ? Yolda düşürdüm. Karşıdan karşıya geçerken gördüm. Şanslı olduğumu hissettim. Anne illa sana açıklama yapmaya mecbur değilim. Çocuk değilim artık. Büyümüş olduğumu kabullenmeyi dener isen sevinirim.

Anneme göre biz büyümedik. Büyümüş isek hayat kötü. Bize güvenir anne ve babamız. Ama karşı tarafa asla. Çünkü; insanların aklından geçenlerin sahnesi kapalı perdedir. Bir akım ortaya çıkmaz ailenin kurallarında. Bizim ailenin temeli kimseye güvenme politikası yıllarca hepimize şekil verdi. Şüphe tohumları ekilen beyin bir bakıma iyidir. Çok sorgular. İki kez düşünür. Görüyorum ki annemin kafamdan gitmeye niyeti yok.
- Erkek kardeşim gelmeden kitap yazacağım. Malum misafirlere hizmet ana gündem maddemiz olacaktır.
- Geçen sefer kardeşin anlıyordu senin yazar olduğunu Nil.
Kardeşim, yazar olduğumu anlamadı. Dikilip telefonumun ekranını gözetledi. Fırsat bulur ise telefonumu didik didik eder. Kendi telefonu ise dokunulmaz. Yaşım, kemale erdi. Lakin kardeşime sanki yazar olma nedenim fakirlikten kurtuluş reçetesi diye sunulacak.
Kardeşimin yazdığım kurgular hakkında yapacağı yorumu az çok biliyorum.
- Abla. Kendini daha fazla rezil etme.
Trabzonspor için şiir yazmıştım. İlk beni eleştiren kan bağım olan kardeşim olunca onunla sır paylaşmam.
- Berbat. Aklı olan bu şiiri okumaz.
Aklı olan her canlı şiiri sever. Kardeşim ise aklı olan ama her konuya muhalefet edecek birisidir. İngilizce sınavından geçmek için beni çağırdı. Yirmi sorudan dört yanlış yaptım diye İngilizce bilmiyorsun diye beni suçladı.
İngilizce sınavına beni yerine internetten sokan kendisi. Yirmi soruyu yapmış olsaydım arkadaşlarına hava atacaktı. Bilerek sınavdan kalmasını sağladım. Benim ona işim düşünce siktir git başımdan diye cevap veriyor mu ? Evet.
Sınavdan çakılır ise yere belki kendisi kelimelerin anlamını öğrenmeye çalışır bir gece. Oturup çalışmadan hazıra konma huyunu bırakması lazımdı.
Onun için ise yine dört yanlış hava atma yolundaki parlayan araba farı oldu. Resmi çekti ve İngilizce'yi bildiğini iddia etti. Yarın eve geleceğim cümlesini İngilizce yazsın. Eğitim kariyerimi değil ama yazarlık için uykusuz kalan gözlerimi kapatacağım.

Odama giderken konforlu hissetmedim. Sürekli kitabımı bölen insanlar oluyor. Mevsim yaz ise kuzenlerin çocukları geliyor. Telefonum, yayınla seçeneğini bazen pas geçiyor. Düzenleme yapıyorum kayıt etmiyor. Uygulama bugünlerde sıkıntıyı erik çiçekleri misali zamansız açtırıp biz yazarları mağdur ediyor. Çapsız bir yazarım. Ondan dolayı sorunlarımı büyütmem. Kasım ayının sonunda yazmaya başlamıştım. Ondan dolayı 2021 yılını saymıyorum. Son iki ayı geçer isem dümdüz iki senede bir kitabı rafta yer almayan yazar ben oluyorum. Demek ki nitelikli başarısızlık ödülünü alabilirim.

Kendimi hırpalayan yine yadırgayan zihnime sus işareti veriyorum. Odamın krem rengi perdesi sallanıyor. Yazar olmanın en büyük getirisi para olurdu. Ve perdeden kurtuluş günü ilan ederdim. Rengi bana hastalık davetiyesi geliyor. Kum sarısı boyadan nefret ediyorum. Hastane duvarları böyle sarı olunca iki kat hasta hissediyordum. Annem ise gördüğünü evine sürüyor mübarek. İnsan özenti kölesi olmamalı. Beyaz rengin aydınlık kıldığı odamda tül yine kırık beyaz olmamalı. Kalbim kırılıyor dekorasyon sırasında ve rüzgar rahat vermiyor saçlarıma.
Yeşil tokayı çözdüm ama yüzüme gelen saçlar yüzünden pencereyi kapatmaya yürüyorum.

Pencere tahtadan ve çürümüş. Her sabah, çürük tahta tozlarını temizlemek için uğraşıyorum. Hiç evi olmayan insanların yaşadığı zorlukları düşünüp şükür edeceğim değil mi ? Ne yazık ki öyle bakış açısı tatmin edici artık gelmiyor bana. Herkes en iyi koşulları diğerlerine sağlayacak zenginlikte. Yardım eli ise kısaldı. Belediye kedilere mama dökmüyor. Ekmekten olan hakkımı götürüp atıyorum onlara. Karınları doysun istiyorum. Gözüm tok. Bazıları ise bizim eve geliyor. Fırın eski. Tespit edemedik mi sanıyor ? Eski ise maaş alıyorsun. Hiç al para ya da gidip alıyor musun yenisini bize diye soracak olmuyorum. İnsanlar hakir görmeyi hobi edindi.
- Pas döken fırınla mutluyuz.
Konuşma payı insanlara tanımamak gerekiyor. Yanıcı madde, dümdüz misafir olarak geldiği evin sahibini kırmak için dilin kurduğu cümledir. Diğer yanıcı maddeler en fazla patlar. Kişi, diliyle kalbinize dinamit yerleştiriyor.
Pencereyi mutsuz şekilde kapatmak için uzanan ellerim öylece kaldı. Gözlerimi sildim. Koşup gözlüğümü aradım odada. Uzağı görmüyorum. Ameliyat olamam. Unutmayın, fakirlerin gözleri yeşildir. Ama görme yetisi sadece bacası damlayan ev kadar olur. Sanki tüm karamsar bulutlar bize yapışır kalır.
Gözlüğü takınca Mestan'ın yolun karşından bana göz kırpmasına şahitlik ediyorum.

Ellerini bu sefer göğsünde bağlayıp öylece kalınca gülümseyip pencereyi kapattım. Perdeyi çektim. Mestan ile ilgilenir isem kalbimin ayar sistemine virüs girer. Yegane gayem için otomatik yazıların arasında ruhumun dinlenmesine izin vermeliyim. Kulağıma, kulaklığı takıyorum. Gözlükleri çıkartıp yatağıma uzanıyorum. Araba yolundan gelen sesleri engelliyor radyo. Böylece Fırça adlı şiir kitabına bir şiirin yolu açılıyor. Mestan'ın gülüşüne dair bir şiir yazmak için gözlerimi kapatıyorum.
Onun uzun kirpikleri çokça beğeniyorum. Kahverengi gözlerini öne çıkaran ufacık detay beni gülümseyen bir kıza döndürdü. Kirpikleri onun kadar uzun bir kişi daha tanıyorum. Kuzenimin oğlu. Eskiden kuzenimin oğlu bize sıkça geliyordu. Kardeşim, çocuk sesinden nefret ediyor.
- Başım şişti. Evinize doğru gidiyorsunuz.
Kendi arkadaşlarını kovmaz. Çocukları istemez salonda.
- Gitmiyorsunuz hiçbir yere çocuklar. Ablanız benim. Oturun aşağıya.
Erkek kardeşimin, büyük burnundan lav döküldü bana.
- Abla karşımda fazla olmaya başladın. Seni yere sererim.
- Sıkar. Ben halı değilim. Yere beni hiçbir erkek sermeye cüret edemez. Çok ister isen seni paspas yaparım ayağımın altına kardeşim benim.
Erkek kardeşim gülümseyip elini saçlarına götürdü.
- Şaka mısın kızım ? Benim boyumun yarısı kadar duruyorsun.
- Önemli olan atacağım tokattan sana gelecek olan darbe. Odana git. Salonu terk et. Yoksa boks maçında seni çocukların önünde dövmek istemem.
O gün ev birbirine girdi. Kardeşim bana vurmak istedi. Kuzenlerimin çocukları ise kardeşime saldırdı. Küçücük çocukları asla hafife almayın. Kuzenimin Eren adlı oğlu gitti mutfaktan su şişesini aldı. Erkek kardeşimin yüzüne fırlattı. Kardeşimi yine kurtaran ben oldum. Şişeyi havada yakaladım.
- Parmaklarım kırıldı sanırım. Eren ne yapıyorsun ablacığım?
Eren, kardeşimi gösterdi.
- Onun yüzünü dağıtacaktım abla.
Erkek kardeşim, parmağıma baktı.
- Nil, benim öz ve öz kardeşim. Ablam size çok yüz verdi. Ama onunla kardeş değilsiniz. Bunu kafanıza yazın. Ve Eren sana gelince bana sakın ağabey cümlesi kurma. Ablamın parmağı kırılacaktı. Defol evimizden.
Eren'in kolunu yakalayıp kapının önüne koydu çocuğu.
Eren mi ? Ablamın evi burası diye ağlar. Koşup sarıldı boğazıma. Tüm bu yaşananlar her haftasonu tekrar ederdi. Kardeşim çalışmaya gidince kıskançlık seviyesi azalmadı. Çocuklar bana abla diye çiçek veremez. Çiçeği alıyor elimden. Yere atıyor.
- Ne yapıyorsun ?
- Ablam dandik çiçeklere layık değildir.
- Çocuklar sizi ağlatmaya çalışıyor. Çiçek öldü ama benim kalbim sizi çok seviyor. Erkek kardeşim bir kazma. Onu örnek almayın. Aramıza giremeyecek.
- Öyle mi ?
Erkek kardeşim beni hemen tutup omzuna atar.
- Ablamı kaçırıyorum.
Başlar koşmaya. Düşürecek beni diye ödüm kopar. Yazar olduğumu öğrendiği gün kariyerimi bitirmeye oynar. Yazdığımı sadece şimdilik annem biliyor. Günün birinde ağzından kaçıracak diye korkuyorum.

Kör Kuyu 🤷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin