Yaz tatiline bir hafta vardı. İkizler henüz daha 10 yaşındaydı. Onları Trabzon'a göndermek istemiyordum. Erkek kardeşim ise ikizlere gözü gibi bakacağını söylüyordu bana.
Mestan, akşam yemeği öncesi ikizlerle birlikte animasyon izliyordu.
Metehan'ın gözünün ucuyla bana baktığını görüyordum. Asaf ise babasının koluna uzanmış yatıyordu. Asaf daha çok babasına düşkündü. Metehan ise koşar hep bana gelirdi.- Masayı hazırladım. Filme ara verin. Yemekler soğusun istemiyorum.
Metehan, ellerini yıkamaya gitti. Oğlumun, Trabzon'a gitmenizi istemiyorum cümlesinden hoşlandığını açıkçası düşünmüyorum. Asaf, ikizinden sonra ellerini yıkamaya giderken kocam yerini çoktan almıştı.
- Nil. Neler oluyor ? Bugün karıcığım sessizce bize bakıyorsun.
Metehan, çorbasından bir kaşık aldıktan sonra babasına cevap verdi.
- Annem, bizi Trabzon'a göndermek istemiyor baba.Kocam, konuyu uzatmak istemedi.
- Anneniz haklı. Dayınız biraz aksiyon seviyor.
Sandayeye geçtim. Asaf gülümsedi.
- Annem, sevmez aksiyon baba. Başınıza kötü şeyler geleceğini hissediyorum dedi dün gece.
Kalbimin hissetmiş olduğu şeylere benim engel olma şansım yoktu. İkizleri üzmek istemediğimiz için yaz tatilinin ilk günü uçak biletlerini aldık. Havaalanına ben gitmedim. Mestan, ikizleri uçağa bindirmek için gitmişti evden.Annem ile babam endişe etme dedi telefonda. Onlara gözümüz gibi bakacağız cümlesi yine kalbimi teselli etmiyordu. İkizlerin, eski evimizi görmesini çok isterdim. Anılarımızdan uzakta ve şehirin kıyısında yer alan apartman dairesinde yine annem oda vermişti bana. Ama manzara yola bakmıyordu.
Kocam, eve geldiğinde ikizlerin yatak odasındaydım.
Asaf'ın şiir defterine bakıyordum. Oğlum, annesinin izinden gidiyordu. Şiir yazmayı seviyordu. Metehan ise babasının ona aldığı futbol topu ile uyuyordu. Kaç defa topu gece kucağından almaya gittiğimi bilmiyorum. Fakat oğlum topsuz uyumayı istemediği için uykusundan kalkıyordu. Top, sabah kollarında oluyordu. Mestan mı ? Eşim, çocukların üstünü örtmeye kalkmazdı.Mestan için battaniye benim. Bana sarılıp artık onlar on yaşında aşkım bırak rahat çocuklarımı diye bana öpücük verirdi.
- Uyu annelerin endişe topu.
Arkamı dönmeden evin içinde bastığı adımlardan kocamın ikizlerin odasına geldiğini anlayınca odadan çabucak çıktım.
- Nil. Saklama. İkizlerin odasında değil miydin ?
- Aşkım, çocuklarımızı uçakla gönderdin. Sen niye gitmedin ? Böylece rahat ederdi anne yüreğim.Kocam, benim için cebinden hamilelik testi çıkardı.
- Daha rahat şeyler yapacağız seninle. Bebek istiyorum. İkizler büyüdü. Yaşımız geldi ve geçiyor.
- Anne olmayı istemiyorum daha. Bu konuyu konuştuğumuzu biliyorsun.
Kocam testi tekrar cebine koydu.
- Nil. On yıldır ikizlere ben kardeş istedim.
On gün sonra mahkeme salonunda hakim karşısında değildik. Sadece evlerimizi ayırdık. Metehan ile Asaf bilmiyordu. Aydın'dan kalkıp Trabzon'a geldim. Mestan'ı babam hemen sordu. İşlerinin yığın yığın biriktiği yalanını söyledim.Ondan sonra işte bazı şeylerin deneyim ile ilgisi olmadığını anladım. Boşandık. Bu benim deneyim sahibi olmadığım bambaşka bir mevzu değildi. Haberlerde her ay kaç çiftin boşanmış olduğunu dinlerdim. Rakamsal olarak ben o listeye eklenmiştim. Aileme sürekli insanlar sorular sormaya başlamıştı. Asaf ile Metehan'ın velayetini Mestan aldı. Bir işim yoktu. Ev, babama aitti. Maddi olarak cebim boştu. Belirli günlerde ikizleri görme hakkımı kullandım. İlk dört ay sıkça Aydın'a gitmeye başlamıştım.
Altı ay sonra babam haklı olarak uçak bileti parasını ayarlama sıkıntısı yaşadı.Mestan ile boşandıktan sonra konuşmayı bıraktım. Çocukları okuldan alırdım önce. Eve öyle geçiyordum. Marketten aldığım şeylerle onlara istedikleri kurabiyeyi yapıyordum. İkizler, uyumuştu. Sabah beşte uçağa binecektim. Mestan eve gelmemişti. Gece yarısına üç saat daha vardı. Misafir odasına geçtim. Uyurken tıkırtı duydum sanki. Kalktım. Uykulu gözlerle salona yürüdüm. Gömleği yarıya açık bir erkek vardı karşımda.
- Aşkım.
Sendeleyerek yürüdü bana.
- Nil. Benim güzelim.Gözlerim uykudan kurtulunca kocama baktım.
- Alkol mü aldın sen ?
- Birazcık. Sadece seni istedim diye içtim.
İkizlerin uyanmasına izin vermemek adına Mestan'ın koluna girdim.
- Çocuklar uyuyor. Seni odana bırakacağım. Bir daha böyle içmek yok.
Mestan, koluma baktı.
- Bırakıp gitme beni Nil. Gittin. Ev kaybetti gülümsemeyi. Sesine açılmadı salon. Mutfaktan türlü türlü kokular gelmedi burnuma. Hep hamburger ve pizza yedik çocuklarla. Bize, doğal ve sağlıklı bakacaktın.
Şimdi geçmiş sözlerimin etkisini düşünmek istemiyordum.
- Doğal ve sağlıklı baktım size. Bir kızımız olsun diye bana zorluk çıkardın. Oysa yaşım ilerledi. Sağlıklı bir gebelik olmayabilirdi.
- Denemedik. Paramız var tüp bebek yapardık Nil.Sesini yükselttiği için Metehan uyanmıştı. Uykulu gözlerle odanın kapısını açmış ve çoktan yanımıza gelmişti.
- Anne.
- Söyle benim güzel oğlum.
- Babam niye bağırıyor sana ?
Mestan'a bakmadan cevap verdim.
- Baban bana bağırmaz asla oğlum. Sadece uçağın kaçta diye sordu. Koluna girdim. Gördüğün gibi birlikte uçak saatini telefondan kontrol edecektik. Hadi sen yat yatağına benim akıllı oğlum.
- İyi geceler baba.
Metehan'ın cümlesi karşısında eski kocam gülümsedi.
- İyi geceler Metehan. Annen gibi çıt sesine kulak kabartma oğlum.
Metehan ise koşup bacaklarıma sarıldı.
- Anneciğim, sabah bize menemen yap ve öyle git. Oldu mu ?
- Oldu birtanem.
Metehan gittiğinde eski kocamı odasına bıraktım. Duş almasını söyledim. Mutfağa geçtim ve ikimize Türk kahvesi yaptım.
Mestan'ın duştan çıkması uzun sürdü. Soğumaya başlayan kahvesini ona tepsi ile götürmeyi düşündüm. Kapıyı açtım. Banyodan su sesleri geliyordu.
- Mestan.
Cevap vermedi bana. Tepsiyi yatağın üzerine bıraktım.
- Mestan duyuyor musun beni ?
Kapıya iki üç defa daha vurdum. Ve cevap yoktu. Telaşla banyonun kapısını açtım. Yerde boylu boyunca uzanan adam benim eski kocamdan başkası değildi. Sarhoş olduğu için başını mı vurdu diye kontrol ettim önce. Kan yoktu. Nabzına dokundum. Yaşıyordu. Sarhoş olduğu için sızıp kalmış olabilir mi ?
Risk almayı sağlık konusunda sevmiyordum. Ambulansı arayıp durumu izah ettim.
Eşim, ambulans geldiğinde yeni gözlerini açmıştı. Banyo yerine yatak odasının ortasında duruyordu.
- Nasıl buraya geldim ?
- Nasıl sence ? Seni yarı ölü yarı baygın şekilde buldum.
Mestan gülüyordu ve komik mi sanıyordu kendini tam emin değilim.
- Kimse yarı ölü olmaz Nil.
- Mestan. Ambulans yolda. İçki içer ve beni endişeli kalp çarpıntısı ile baş başa bırakır isen sana yapacağım şeylerden kork. İkizler, babasız büyüsün mü ? Senin sağlığına kast etme lüksün olamaz. Babasın baba.
Gözlerimden yaşlar Mestan'ın göğsüne aktı. Sarıldı bana ama titriyordum. Ambulansta sedyede ben yatıyordum. Çünkü; tansiyonum düşmüştü. Metehan ile Asaf'ı ise Mestan'ın ablasına emanet ettik. Biz ambulansa binmeden önce ablası arabasıyla gelmişti.Uçağa binmedim. Annemi arayıp tansiyonumun düştüğü ve biraz daha Aydın'da kalacağımı söyledim. Ambulansı aradığımız günün üstünden tam bir hafta geçti. Tansiyonum dengesine kavuşmuştu. Mestan ise araba ile Trabzon'a beni götürmeyi teklif etmişti. Böylece kendimi kötü hisseder isem otelde mola verme şansımız olacaktı. Kabul etmedim. Çünkü; onun gözlerinde yanan şey kavuşma umudu olmuştu.
- Seninle tekrardan evlenmem. Biz ayrıldık.
- Nil, seni Trabzon'a bırakacağım. Nüfusuma almıyorum korkma.Beni kandırmıştı. İkizleri alıp Trabzon diye yola çıktık. Nsya Antik Kenti'ne götürdü bizi eski kocam.
- Ya antik kentte ne arıyoruz Mestan ?
İkizler ise arabadan çıkıp el ele tutuşmuş bana bakıyordu.
- Babam, kaybolan aşkını arıyor anne.
Asaf'ın cümlesi sonrası Metehan cebinden kırmızı bir kutu çıkardı.
- Yüzüğünü kaybettin dedi kuşlar anne. Babam kayıp aşkı olan seni bu yüzükle tekrar yuvasına istiyor anneciğim.
Mestan ise kutuyu alıp diz çöktü.
- Benim bebeğim sensin. Bir kızımız olmadı diye ısrarcı asla olmam. Kapattım konuyu.- Kızımız Asel'e menopoz döneminde hamile kaldığımı işte böyle öğrendim Tarık.
Tarık, Asel'e Müzik dersi veren üniversite üçüncü sınıf öğrencisiydi. Kızımın ses telleri kesinlikle Mestan'a çekmişti. Tarık bize haftada iki kez geliyordu. Çünkü; Asel şarkı söylemeyi seviyordu. Benim son yumurtam ve ağabeylerinin prensesiydi. Babası mı ? Asel için tırnağına her renkten oje sürdü. Asel ile parka günde en az üç kez gidiyor. İki kez evlendik. Ve bu benim biyografim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kör Kuyu 🤷
RomanceSuyun tadı vardı ama kızın kalbi yaralıydı. Geceyi görmüştü adamın yalan dünyasında. Öyle ise ışığı götürmek için adamın yanına gidecekti. Çoğalan aşkta bazen uzaklık değildir. İhanetin bedelidir.