Mestan

19 18 0
                                    

Sert bir cisim vurulmadı başıma. En son maskeli bir adamın yüzünü görmedim. Aydın'dan İzmir'e bir kedi sahiplenmeye gidiyordum. Kedinin sahibi bana ulaşmıştı. Sabah sekiz buçukta yola çıkmıştım. Kedimin yerini mini yavru kedi alsın istemedim. Geçmişe dair bir toz tanesi olan anıyı bugüne taşımaktan uzak kaldım. Nisan ayında hissedilir derecede artan sıcaklık ağaçları geline dönüştürdü.

Kedinin sahibinin adını okudum. Patipatihanım adlı kullanıcıya yolda olduğuma dair ses kaydı attım. Tamam yazmıştı. Kedi yavrusunun mama yediği bir video gönderdi bana. Hiç insan kedi yavrusu almaya gittiği evden dönmez mi ? Aslında kedi yavrusu sahibinin kapının önüne getirmesini bekledim.
- Özür dilerim. Çocuğumun ateşi çıktı. Acile geldim.
Böyle yazınca İzmir'de bir gece kalmanın kapısı açılmıştı bana. Sorun etmeden soluğu alışveriş merkezinde aldım. Eve döndük mesajını okuyup yola çıkarken yine terslik gözüme çarpmadı. Asansör ile yukarıya çıkarken ne oldu ise oldu. Önce elektrik kesildi. Ben telefonumu açacaktım. Sanki ceviz kokusu sardı asansörü. Midem bulandı ve yoğun şekilde vücudum titriyordu. Kapıların açıldığını duydum ama gözlerim sanki uyumayı diledi. Sonrasında çok çok rahat bir uykunun göğsünde duruyordum. Gözlerimi açacak oluyordum. Ama uyku beni çekip kör kuyuya atıyordu sanki. Karanlıktı hala gözlerime ışık değmedi diye gece olduğunu düşündüm.

- Dostum, sana söylüyorum. Sabah kahvesi içeceğiz daha. Ayık tut gözlerini.
Sarı saçları ve kahverengi gözleriyle bana bakan adamın giydiği turuncu tulumu ve sarı çizmeleri inceledim.
Ona tepeden bakıyordum. Kusacaktım.
- Beni niye buraya çıkardın ?
Turuncu tulumlu adam göz kırptı bana.
- Ağrı'da olduğunu biliyor musun ? Senin için İzmir'e geldim. Şimdi seni sipariş eden hanımefendi bana pürüz çıkardı. Mestan'ı dize getir dedim. Kaçır cümlesi kurmadım diye sızlanıyor. Bu gördüğün çiftlikte çocukluğum geçti. Dedem, kurbanlık çok hayvan baktı. Sana kurban olan bir kızın bana sunduğu cazip tekliften tabi haberin yok.
Arabamı düşündüm.
- Arabama ne oldu benim acaba ? Hanımefendi kim ise kafası sıyrık. Niçin onu dinledin ? İndir beni. Seni paraya boğarım.

Turuncu tulumlu adam ahşap olan bir kolu çevirdi. Biraz daha aşağıya indim.
- Paraya boğulmak istemiyorum dostum. Seni aşağıya indirdim. Çünkü; yukarıya bakmaktan boynum tutuldu. Adımı söylemeli miyim sana? Ölmeden bilmelisin bence. Her kurban, katilini tanımak ister mi ?
Bana ne verdi ise esnemeye başladım.
- Sana, beni kaçırma emrini kim verdi ? Ayrıca ne verdi isen bana uyuyacağım.
Turuncu tulumlu adam yürüyüp karşı dolaba yöneldi. Dolabı açtı ve bıçakları gösterdi bana. Her birinin sapı farklıydı.
- Mestan kurban. Necati katil. İnfaz emrini veren kişi ise Seda.

Seda mı ? Bir yanlışlık vardı.
- Seda diye kız arkadaşım olmadı. Eğer çözüp beni tamamen yere indirir isen senden şikayetçi olmayacağım.
Necati ise dolaptan aldığı siyah saplı bıçağı gelişigüzel fırlattı. Az kalsın sağ koluma saplanıp bıçak kalacaktı.
- Seda, Trabzon'da yaşıyor. Mestan, beni iyi tanır. Onu istiyorum sadece eş olarak dedi bana. Necati hiç gülmez. Şaşmaz aga. Bize aşk alabora şeklinde uğruyor. Seda'ya vuruldum. Kızıl saçları ve yeşil gözleri olan kızın sana gözleme yapma hayali beni bitirdi. Bebişim demek Mestan benim hakkımdı. Seda ise koca olarak seni istedi. Aslında onu Trabzon'dan Ağrı'ya gelin almak için bir sandık altın verirdim.
Benim eski Yomralı sevgilim olabilir miydi Necati ile konuşan kız ? Yaş fındık göndermişti bana Trabzon'dan. Dört sene uzaktan ilişki yürüttük. Ama adı Seda değil Aleyna.
- Kardeş, benim Trabzon'dan Seda diye bir sevgilim hiç olmadı. Sana biri oyun oynadı. Yomralı bir sevgilim vardı Aleyna. Onunla uzaktan bir ilişkimiz oldu. Dört yılın sonunda ayrıldık. Şimdi sen bana bahsettiğin kızın fotoğrafını gösterir isen problem çözülecek.

Necati, bıçakları bırakıp bana nah işareti çekti.
- Senin fotoğrafını attı Seda. Aleyna değil. Yemyeşil koyu renk tonlarında gözleri var. Haklı kız. Beni hiç sevmedi Necati. En çok bu yüzden kalbim incinirdi dedi. Dört sene falan değil. Seni her sene kırıcı adam olarak kalbine yazdı.
Benim tanıdığım koyu yeşil göze sahip birden fazla Trabzonlu kız vardı. Zarf atar gibi kızlara sosyal medyadan yürüdüğüm için Seda gözümden kaçmıştı ve şimdi başıma bela almıştım.
- Necati anlaşabiliriz. Gencecik adamsın. Hapiste ömür geçmez.
Kahkaha atıp üstüne alkışladı beni.
- Hayatımın dört duvar arasında olmayacak. Seni köyde açılan kör kuyunun toprağına gömerim. Üzerine beton.Kediyi alıp Aydın'a dönerken kameraya takıldın. Trafik kazası geçirdin. Yoldan geçen bir hurda arabası yardımına koştu. Ve kaderin böylesi. Bir daha senden kimse haber alamadı. Tüm hastanelere bakıldı.
Katil mutlaka olay yerinde iz bırakırdı. Necati fazla güveniyordu kendine.
- Allah iz bırakmanı sağlar. Sen adam öldürmeyi planlayan cani olabilirsin. Fakat Allah'ın benim için daha büyük planı var.
Necati sinirlenmişti. Beni tamamen zemine indirip taktığı düzenekten beni çıkardı.
- Arkana bakar isen bıçak sırtında olur. Git. Seda olmadı ise benim. Allah daha iyi bir kadını çıkarır karşıma. Seni bizzat evine bırakacağım. Yolda bana Seda'yı anlat.

Bir kız için adam beni öldürmeyi istemişti. Seda'dan ve Necati'den şikayetçi olacaktım. Necati ise telefonda kullanıcının artık gözükmediğini söyledi. Necati bana telefonu verince Seda'dan gönderilen resimlere baktım. Yabancı bir mankenin resmi kullanılmıştı. Necati'ye Ağrı'dan Aydın'a kadar durumu tane tane anlattım.
- Seda, Trabzon'da değil mi ?
- Seda yalancı Necati.
Necati efkar dolu müziklerle beni evime bırakıp gitti. Arabasının plakasını almadım. Çünkü; Seda'yı bizzat bulacaktım.

Olaydan iki hafta sonra aklıma Nil geldi. Trabzon'da yaşayıp Necati ile sosyal medyada tanışmış olması ve benden alacağı intikam ile gülümseyen yüzünü zihnim düşündü. Trabzon'a hemen bilet bakıp gece uçağında yer buldum.
Nil'in yaşadığı mahalleye taksi fiyatları artmıştı. Taksiye tam 1000 TL verdiğim için kazık yediğimi düşündüm. Mahallenin girişinde taksici bana balyozları gösterdi.
- Kentsel dönüşüm nedeniyle yıkım var. Kamulaştırma kapsamında mahallenin yoldan aşağıya bulunan kısmı gidecek. Yine yolun karşı caddesinde bulunan evler yıkıldı. Siz tam olarak otele mi gideceksiniz ? Otel, misafir kabul etmiyor.
Kiracı olarak kaldığım mahalleyi az çok keşif etmiştim.
- Otelin orada ineceğim.
Taksiyi ısrarla gece gece sokakta kalacaksın dedi. Oysa otelin kenarından aşağıya tam 53 tane basamaklı uzun bir merdiven vardı. Merdivenin sağında fındık bahçesi duruyordu. Solunda ise çadırlar olurdu. Yaz ve kış kimse çadırlara dokunmaz dedi işletme sahibi. Yatacak bir çadır dört saat sonra geceyi yırtan gündüzü bana getirecekti.
Merdivenleri inerken fındık bahçesinin olduğu tarafa telefonumun fenerini tuttum. İnşaat alanı ve tehlikeli yazısını gördüm. Bisiklet yolunun tanıtım fotoğrafını inceledim.
Çadırlarda sadece mavi olanı ayakta kalmıştı. İşletme yine eşyaları toplayıp çatısını yıkmıştı. Rüzgar hafif hafif yüzüme değdi. Çadırdan içeriye girdim. Eski bir yatak vardı. Oldukça kuruydu. Sadece çadıra gelen giden olmadığı için örümcek, toz, kurumuş yapraklar üzerinde vardı. Temizlik görevini bedenime verdim. Uzandım yatağa ve çadırın önünde bulunan çuvalı kapattım. Mavi çadırın kapısı beyaz un çuvalıydı. Büyük ihtimalle insanlar onu dikmişti kapı şeklinde. Çuvaldan hamak yapan Karadenizli bir kadın vardı. Dikerdi ve iplerle örülmüş şekilde çocuğunu sallardı belgeselde. Çuvalları yine dikip fındık toplamaya gidiyordu. Annem bize hiç çuvaldan salıncak yapmadı.

Kör Kuyu 🤷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin