vı: biz şimdi neyiz?

61 17 54
                                    

SELAMLAE

Bu bölümde xx sahnesi çok hızlı oldu  ne alaka falan diyeceğiniz uffacık bir sahne olacak siz fazla takmayın sonraki bölümde anlayacaksınız onu

bu bölümü müzik dinlemeden yazdım (cok zordu)

çoookkk sıkıcıydı bu ne amk demeyin tamam mı.

Hadi iyi okumalar!!!

_________

İki gün sonra

Annesinin beş yılın ardından kendisini ziyarete geldiği günden bu yana tam iki gün geçmiş, Yoongi'nin davranışları daha da garipleşmiş ve de Jimin'in etrafa anlamsız bakışlar atması sıklaşmıştı. Diğerleri bundan memnun olsa bile Jimin için için aynı şey söylenilemezdi çünkü fark etmişti onda bir gariplik olduğunu.

Ya çok fazla gülüyor, ya hiç gülmüyor, ya çok ağlıyor, ya hiç ağlamıyordu. Hissettiği her duyguyu olabilecek en abartılı bir şekilde yaşıyordu. Hiç ayarı yoktu Yoongi'nin, bilmezdi neyi nasıl yapacağını ama bilseydi bile umursamaz, yine kendi bildiğini okurdu.

"Önceden de böyle birisi miydi acaba.." diye farkında olmadan konuştum sessizce. "Sanmam." dedi Taehyung. Cevap vermesini beklemediğimden bir anlık titremiştim. "Neden?" diye sordum yine fısıldar gibi. Neden sessiz konuşuyordum bilmiyordum, istemediğimiz halde bizi duyabilecek tek kişi Tanrı'sıydı ve fısıldasak bile bizi duyabilir, aklımızdan neler geçtiğini bilebilirdi. Buna rağmen fısıldayınca daha rahat hissediyordum kendimi. Yakalanma korkusu olduğundan dolayıdır belki bilmem, Taehyung'unda aynı dusuncelere sahip olduğu belliydi. O da fısıldayarak konuşurdu sürekli. Biraz daha düşününce fark ettim ki yakalanma korkusundandı bu, belliydi. "Ya bizi yakalarlarsa?" sorusu yiyip bitiriyordu bizi sanki. "Yoongi'ye bir baksana, yıllarca sakladığı duygular ne de yakışır ona. Olgunlaşmasına izin verilmemiş, belli. Annesine söylediği sözler pek bir kötüydü. Onun umursamazlığından yakınıyordu sanki.  Beş yıldır yüzünü bile görmediği annesine karşı hem nefret hem sevgi besledi o. Sürekli somurtan, mızmız ve durgun bir tip olsa beni dinlemezdi bile. İçinde yaşayan küçük bir çocuk var onun, onu yaşatmaya çalışıyor. Tek derdi bu, tek amacı bu." Taehyung'un dalgın bakışlarla söylediği sözler kulağa kendinden oldukça emin geliyordu. "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?" dedim onunla göz teması kurmaya özen göstererek. "Dün biraz Yoongi hakkında düşündüm. Hatta biraz demek çok az kalır, ben bayağı bir düşündüm." dedi hafifçe gülümseyerek. Bakışlarım gülümsemesine kaldığında devam ettirdi konuşmasını. "Ve bence en mantıklısı bu." dediklerine kafamı sallayıp yanımızda yemeğini iştahla yiyen Yoongi'ye çevirdim bakışlarımı.

"Bu aralar kilo aldın gibi, Yoongi. Üstelik pek bir iştahlısın, bir şey mi oldu yoksa?" dedi Jimin Yoongi'ye. Hemen hemen her gün ona bu tarz sorular soruyor, eskisinden bile çok darlıyordu Yoongi'yi. Yoongi elindeki kaşığı tepsisine koydu sertçe. "Yesem dert, yemesem dert. Ne istiyorsun Jimin?" Jimin ani duygu değişimlerine alışamıyordu bir türlü. "Bir şey mi oldu diye soruyorum, Yoongi." dedi Jimin normale kıyasla daha sert bir ses tonuyla. Yoongi'nin kulağına fısıldadım yavaşça.

Kulağına fısıldar fısıldamaz hızla duvara fırlattı elindeki tepsiyi. "ÇIK ODADAN!" diye bağırdı. Jimin şaşkın şaşkın elleri titreyen Yoongi'ye bakıyor, ne yapacağını şaşırıyordu. "Annemi istiyorum. Lütfen annemi çağırın!" diyerek ağlamaya başladı Yoongi. Titreyen elleriyle kafasına vuruyor, deli gibi çığlık atıyordu. Jimin diğer görevlileri çağırdı hızlıca. Odaya giren görevliler bir yandan Yoongi'ye sakinleştirici vermeye çalışıyor, bir yandan da onu susturmaya çalışıyordu. Diğer hastalara ses gitmesi durumunda durum daha da uzayabilirdi. Yoongi çığlık atıyordu acı acı. Annesini sayıklayarak uyumuştu en sonunda.

Pekala, bu kadarını bende beklemiyordum.

"Ne yaptın sen?" dedi Taehyung. Tam kızacağını sanıp cevap verecekken gülmeye başladı aniden. "T-tanrı aşkına Jeongguk ona ne dedin?" dedi kahkahalarının arasından. Güldüm bende onunla. "Ortada hiçbir sebep yokken bu kadar yükselmesini bende beklemiyordum." dedim Taehyung'a. "Beni bile korkuttu bir an." dedi Taehyung bana bakarak. "Ben Jimin'e üzüldüm." Taehyung tekrar gülümsedi dediğime. "Nasıl şeytansın sen? Sert ol biraz." Taehyung fazlasıyla neşeli duruyordu bugün. Ne olduğunu merak ediyordum ama bir yandan da sormaya çekiniyordum. Tekrar Yoongi'ye kaydı gözlerim. Taehyung Yoongi'nin kulağına ondan özür dilemesi gerektiğiyle alakalı bir şeyler fısıldadı. Onun bu yaptığına karşılık tekrar sessiz kaldım çünkü bozmak istemiyordum mutluluğunu.

"Sabahtan beri annesini sayıklıyor." dedi Taehyung. "Annesiyle ne yaşadı acaba?" Yoongi çok sıkıntılı duruyordu. Birden eline bir kağıt aldı ve kıyafetinin yakasına sakladığı bir pilot kalemle yazmaya başladı kağıda. "Annesine çok düşkün birine benziyor." dedim sessizce. "Öyle." gözlerini bembeyaz duvarlarda gezdirdi sakince.

"Senin daha önceden bana Tanrı'yla ilgili söylediğin sözleri başka meleklere sordum." dedi aniden. O gün dediklerimi düşündüğünü bilmiyordum, birine sorması ve hatta söylediklerime cevap bulamaması şaşırtmıştı beni. "Neden? Sen bilmiyor muydun cevaplarını?" gözlerini beyaz duvarlardan ayırıp Yoongi'ye dikti bu sefer. "Hayır, bilmiyordum." dedi. "Neden?" diyerek tekrarladım sözlerimi. Bir süre cevap vermedi dediklerime. "Ben biraz gaza gelip bana dediğin herşeyi sordum onlara. Sorduğum kişilerde verecek cevap bulamadıklarından olsa gerek, ailemin kulağına gidene kadar herkese duyurdular. Tanrı'ya itaatsizlik ediyor senin oğlun gibisinden bir söz söylemiş herhalde biri. Babam onun lafını duyunca attı bana tokadı. Bir süre konuşmadı benimle." duyduklarımla aniden kalbime bir şey saplanmış gibi hissetmiştim. Benim dokunmayı bırak, yanından geçmeye dahi uyandığım tenine vurmuşlar mıydı?

"Jeongguk, ne oldu birden? İyi gözükmüyorsun." dedi Taehyung somurtarak. "Yoksa sıktım mı seni?" dedi dudaklarını büzerek. "H-hayır, asla." dedim gergin bir şekilde. Benim gerginliğim güldürmüştü Taehyung'u.

"Anne!" diye bir ses duyuldu birden. Her ikimizinde bakışları sesin sahibine yöneldiğinde sıradan bir insanın bile aklını yitirmesine sebep olabilecek kadar beyaz ve boğucu olan odanın duvarlarına vurmaya başlamış olan Yoongi'yle karşılaşmıştı. Tekrar ağlamaya başlamıştı.

Tüm bunlar olurken anlık olarak Taehyung'a kaymıştı bakışlarım. Şaşırtıcı bir şekilde yine gülümsüyordu.

"Neden sürekli gülümsüyorsun, Taehyung?" dedim ona olan bakışlarımı sürdürerek. Yoongi'ye olan bakışlarını bana çevirmişti hızla. "Bilmiyorum, gereksiz bir neşe var üstümde." dedi. Tekrar önüme döneceğim sırada bileğimi tutup kendine doğru çekmesiyle kalp atışlarım hızlandı.

"Şey.. biz şimdi neyiz?"




_______

Teyung ne diyosub.

ya şimdi bu yoonmin ne yaşıyor amk demeyin onların olayı çok karışık üşenmezsem ayrı bir fic yazacağım onlara ama oneshot olacak o.

bölümlere oy sınırı koyacağım bu sefer sınır beş oy olacak

Bölümle ilgili en sevdiğiniz sahne veya kısım neydi?

bölümü beğendiniz mii?

Divine Harmony | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin