- Hard Situation -

191 12 9
                                    

Hiç hayatınızda 'sıçtın' dediğiniz noktalar oldu mu? Tamamen sıçmış gibi hissettiğiniz anlardan bahsediyorum. Mesela ailenizden gizli bir iş yaparken ailenize yakalandığınızda, ya da yüksek not almadığınız bir sınavdan aldığınız notu arkadaşlarınıza yüksekmiş gibi açıklayıp daha sonrasında ise bunun yalan olduğu ortaya çıktığında, ya da sadece yakın çevrenizin bildiği şeyleri aileniz ya da bildiğiniz şeylerin ilgilendirdiği kişilerin o şeyleri öğrendiğini öğrendiğinizde ki 'sıçtın' demeleriniz.

Karl bana o soruyu sorduğunda, altı harften oluşan o kelime zihnimde milyonlarca hatta milyarlarca kez yankılandı. Beynim bu durumu bana idrak ettirmeyi becerse de, bunun zihnimin derin sokaklarında yankılanmasına izin verdi.

Sıçtın. Sen, sıçtın Helen Westy.

Kızarmaya devam ederken Karl'ın gözlerine baktım. Bir mucize olsun da beni bu durumdan kurtarsın istiyordum. Onun hislerinden emin olmadan hareket etmek aptallık olurdu. Yutkundum ve titrek nefesler alırken bir cevap bekleyen Karl'ın bana diktiği mavilerine baktım.

Kurtarıcı bir şey lazım, yoksa ben burada kızarmaktan domatese döneceğim.

Telefonumun titremesi ile içimden şükürler edip telefonu cebimden çıkardım. Arayan Jimmy'di. Telefonu açtım ve kulağıma koydum.

"Alo?"

"Helen, ekiple ilk videonu kutlamak için ormanda kamp yapacağız. Gelmek ister misin? Birde Karl'a ulaşamıyorum, yanında mı?" Dediğinde Karl'a baktım. "Karl yanımda Jimmy. Kapatma telefonu, Karl'a sorayım." Dedim ve telefonu kulağımdan çekip Karl'a baktım tekrardan.

"Jimmy kampa çağırıyor. İlk videomu kutlamak için. Gelecek misin?" Dediğimde gözlerini ayırdı ve biraz düşündü. En sonunda kararını verdiğinde gülümseyerek bana baktı. "Olabilir." Dediğinde gülümsemesine karşılık olarak yüzüme içten bir gülümseme yerleştirdim. Telefonu geri kulağıma götürdüm ve Jimmy ile konuşmaya devam ettim.

"Karl gelecekmiş. Bugün mü gideceğiz?" Diye sordum. Eğer bugünse yarına erteletmek isteyecektim. Çünkü yeterince yorgundum, ve üzerine bu kamp olayı gelirse kesinlikle yorgunluktan bitkin düşer ve bayılırdım. Jimmy'nin de beni hastaneye kadar götürmelerini ve koluma bir serum yemektense gitmemeyi tercih ederdim.

"Hayır, yarına. Bugün yeterince yoruldun zaten. Şimdi o evde biraz daha kalabilirsiniz. Bu arada sormayı unuttum, evi beğendin mi?" Düşünceli olması ile kıkırdadım. "Evet, çok güzel ve estetik. Şömineye de bayıldım zaten. Beni çok iyi tanıyorsun galiba?" Dediğimde karşı taraf güldü.

"Şömineli bir ev sevdiğini bilmiyordum, bundan emin olabilirsin. Karl sevebileceğini söylemişti, o yüzden bu şekilde bir ev tutabildik zaten." Dediğinde şaşırdım. Karl benim şömineli bir ev sevdiğimi nereden biliyordu ki? Onunla bu konu hakkında hiç konuşmamıştım, ve sadece Twitch yayınları açtığım zamanlarda ki kişiler bilirdi bu bilgiyi. Birde Glorie, Olivia ve ailem bilirdi, onlar dışında kimseye -güvendiğim kişiler hariç- söylememiştim zaten. Acaba Karl o zamanlarda ki yayınlarımı izlemiş olabilir miydi?

"Ö-öyle mi?" Dedim yaşadığım şoktan kurtulamayarak. Hala şüpheyle Karl'a bakarken gözlerimi kaçırdım. "Evet, sesin şaşkın geliyor, şaşırdın mı?" Dedi Jimmy gayet doğal bir ses tonuyla.

"Yani evet, bu bilgi karşısında benim yerimde olan herkes şaşırır. Gayet doğal." Dedim şaşkınlığımın doğal olduğunu anlatmaya çalışarak. Karşı taraftan Jimmy'nin hafifçe güldüğünü duydum. "Her neyse, yarın için hazırlık yapmaya başlayın. Görüşürüz!" Dedi Jimmy her gün ki olan, ve asla sönmeyi becerememiş neşesiyle. Gülümsedim ve neşesine karşılık olarak "Görüşürüz Jimmy." dedim. Telefonu kapattım ve Karl'a döndüm. "Karl," Dedim yüzüne bakarak. Karl boşluğa kilitlenmişti. Ben konuşunca bana bakmaya başladı. "Efendim?"

Difficulties Make You Maturate | Karl JacobsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin