- Difficulties -

232 14 6
                                    

Şarkı önerisi:
Yüce İnsan - Yaprak Çamlıca

---------------

Hayatınızın zor dönemleri vardır. Bu dönemlerde genelde insanlar boğazlarına bir yumru oturmuş, konuşamadığını, konuşsa bile sesini kimseye duyuramadığını hissederler. Karl'la birlikte o magazin haberine baktığımızda da hayatımızın zor dönemlerinden birine daha girmiştik. "Karl Jacobs'ın bir kız arkadaşı mı var?" Bir cümle, yedi kelime, toplamda otuz bir harf, bir isim, bir haber, bir üstü kapalı ifade ve bir çıkmaz sokak... Hayattaki şansıma sövüp, ne diyeceğimi, bunu nasıl atlatabileceğimi düşünüyordum. Karl'ın içini rahatlatmak için ona ne demem gerektiğini bilmiyordum. Yere, boşluğa kilitlenmiş olan adama baktım. Dirseklerini iki dizine yaslamış ellerini ortada birleştirmiş boşluğa bakıyordu. Keşke o markete yalnız gitseydik, diye düşündüm içimden. En azından Karl'ı bir çıkmaz sokağa sürüklemiş ve onu orada öylece bırakmış olmazdım. "Karl..." dedim güçsüzlükle. Ben onunla konuşmaya çalışırken, o başını boşluktan kaldırmadı. Bana cevap vermedi. Gözlerini kırpıştırmaktan başka bir şey yapmadı. Cevabı buydu sanırsam: Koca bir sessizlik...

Özür dilerim, seni böyle bir belayla baş başa bıraktığım için... Seni bir açıklama yapmaya zorladığım için... Özür dilerim...

"Karl, biz..." dedim ama cümlemi bitirmeme izin vermeden koltuktan kalktı ve yukarıya, kendi odasına, çıktı. Merdivenden yukarı çıkarken ki attığı adımların hepsi kalbime işlendi. Odasının kapısının sertçe kapanma sesini duyunca öylece durdum ve bir nefes vererek az önce koltukta oturan Karl'ın oturduğu pozisyonda oturdum. Bu konularda hassas olduğu belliydi. Benim yüzümden hassas noktası giderek hassaslaşmıştı. 

Bir çıkmaza girdik, nasıl çıkacağımızı dahi bilmediğimiz bir çıkmaza hemde...

KARL'IN AĞZINDAN

Odama girdikten ve kapıyı sertçe kapattıktan sonra kapının önünde çöktüm. Helen'i böyle bir çıkmaza sürüklemek istememiştim. Magazin çok tanınan bir magazindi ve diğer tanınan magazinlerle de iletişimi vardı. Kısa süre içerisinde her yere dağılırdı bu haber. Helen daha da kötü olacaktı. Başında Nick gibi bir bela varken birde üzerine bu haber çıkınca iyice çökmüştü. Haberi öğrenmeseydi daha da iyi olabilirdi belki ama ger zekalı ben o telefonu kapatmayıp oraya koyunca her şey daha da kötüye gitmişti.

"Özür dilerim Helen..." diye fısıldar bir tonla kendi kendime konuştum. Belki sesimi duyarda gelip bana sarılır diye, belki o güzel gülüşü ile içimi ısıtıp tüm dertlerimi unutturur diye, belki bana karşı olan nazikliği ile beni bu dünyadan olmadığıma inandırır diye... Belki de yaptığı şakalar ile yüzümü güldürür diye... Ama o gelmedi... İçeride içine düştüğümüz bu durumu nasıl atlatacağımızı düşünürken ben onun aklına bile gelmiyordum.

"Karl..." duyduğum ses ile kaşlarım havaya kalktı. Helen? "H-Helen?.." dediğim şeyle başım şaşkınlıkla hafifçe yana döndü. Sanki yanımaymış, bana elini uzatıp, atlatacağız, diyecekmiş gibiydi... Ama o odanın dışında ben ise içindeydim.

"Senin suçun olan hiç bir şey yok. Seni markete yönlendiren bendim. Sen tek gidebileceğini söylesen de ısrar edip beraber giden bendim. Kendini suçluyorsan, suçlama. Suçlanması gereken benim. Hem, senin de hayranlara bir açıklama yapman gerekiyor artık, benim sayemde..." dediklerini tüm içtenliği ve tatlılığıyla demişti. Kendini suçluyordu. Benim gibi... "Keşke evde kalmana izin verseydim, Helen..." dedim sesimdeki yorgunlukla. "Açıklama yapmam gerekiyor, evet. Ama bunun senin yüzünden olduğu ne malum?" Helen dediklerim ile şoka uğramış olacak ki, pekte sesli olmayan bir nefes aldı. Kapıya kafasını yasladığını hissediyordum. 

Difficulties Make You Maturate | Karl JacobsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin