four"Think I forgot how to be happy"

287 32 44
                                    

İyi okumalar🐞

Heyecandan hemen ders çalıştığım masamdan kalkıp evde dağınık olan herşeyi hızlıca toplayıp üstümdeki evde olduğum için sadece uzun ve bol olan beyaz bluzu çıkarıp dolabımdan normal bir eşofman takımı giyip saçlarımı düzenleyip pencerenin önünde beklemeye başladım. Minho geliyor diye mi yoksa on dakikada çok hızlı davrandığım için mi kalbim bu kadar hızlı atıyordu bilmiyorum ama her halükarda Minho gelicek diye bu kadar heyecanlandığımı biliyorum.

Bir süre sonra Minho motoru ile geldiğinde ben hemen oturduğum yerden kalkıp pencerenin önünden ayrıldım. Minho ise motorundan inmiş etrafa bakarken kapıya doğru yürüyordu. Bu hali bana biraz komik geldiği için güldüğümde kapı zili sesi ile gülmeyi kesip sakince ve gayet normal bir şekilde kapıya doğru yürüdüm. Sırf biraz daha zaman geçsin diye kim olduğunu bilmeme rağmen kapı deliğinden baktığımda sadece yüzü bile harika biriydi...

Hemen kapıyı açıp gülümsedim. Minho da bana aynı şekilde karşılık verdiğinde elindeki poşeti bana uzattı. "Felix fıstıklı çıkolatayı çok sevdiğini söyledi." Şaşkınca elindeki poşeti aldığımda içimden sevinç çığlıkları attım. "T-teşekkür ederim." Diyerek onu içeriye davet ettim. Minho içeriye girdiğinde koltuklardan birine oturduğunda bende mutfağa geçtim. Salon ile mutfak birleşik olduğu için onu rahatça izleyebiliyordum.

"Minho hyung?" Demem ile etrafı bakan gözleri beni buldu. "Efendim." Gözleri çok çok güzeldi... "Şey içecek veya başka bir şey ister misin?" Minho biraz düşündükten sonra konuştu. "Soğuk bir şey varsa neden olmasın." Dediğinde ben buzdolabını açtığımda dün marketten aldığım meyve suyundan çıkarıp tezgahta olan bardaklara doldurup birkaç tane de atıştırmalık koyduktan sonra titrememeye özen göstererek tepsiyi salondaki kanepenin önündeki cam sehpaya koyduktan sonra bende arkamdaki tekli koltuğa oturdum.

"Teşekkür ederim. Umarım rahatsız etmedim gelmek ile." Şaka mı yapıyorsun sen? Ben burada seninle karşılıklı oturup konuşabilmek için her şeyimi feda edebilecek iken senin böyle düşünmen... "Telefonda demiştim hyung. Rahatsız etmedin zaten sen yazmadan önce derslerimi hallettim ben." Deyip meyve suyundan içtim. Minho ise anladım anlamında kafasını salladı.

***

"Sonra Felix'te dedi ki 'Sana kaç kez söyleyeceğim gerizekalı, bana öyle seslenme' dediğinde Hyunjin hâlâ Felix'e sırıtarak bakıyordu." Minho ile konuşmaya başlayınca ilk başta çekingen davransamda konuşma ilerledikçe daha girişken olmaya başladım. Buna sevinmiştim. Onun yanında kendim olduğum için gerçekten çok sevinmiştim. "Yalnız Felix bu. Ne yapacağı asla belli olmuyor." "Gerçekten de öyle." Diyerek onu onayladığımda Minho telefonundan saate baktı.


"Saat baya geç olmuş..." Dediğinde ben de telefonumdan saate baktığımda saat bire geliyordu. İyiki sabahtan dersim yoktu. Yoksa uyanabileceğimi hiç sanmıyorum. "Seni de bu saate kadar yorduğum için özür dilerim. Yarın dersin yoktur umarım." Bunu demesi kalbimi eritirken başımı olumsuz anlamda salladım. "Hayır hyung öğleden sonra dersim var sadece. Hem artık demekten yoruldum ama bunun için kendini suçlu hissetme. Üniversiteye hazırlanırken sabahlara kadar uyumuyordum ben." Gerçekten de öyleydi. Bir ara ful yirmi dört saat ders çalıştığım bile olmuştu...


"Zor bir bölümdür kesin. Ben aşçı olduğum için o kadar da yorulmuyorum." Aşçı olduğunu Felix'ten biliyordum. Hatta bir ara onun restorantına bile gitmiştik. Ama kendisinin o gün başka bir yerde olduğunu öğrendiğimizde biz de boşuna gelmek olmasın diye bir şeyler yiyip öyle gitmiştik. "Hatta bir ara seni beklerim. Tamamen benden." Tam itiraz edeceğim sırada kendi konuştu. "İtiraz etmek yasak." Dediğinde gülmeye başladım. Minho ise bana gözleri parlayarak bakıyordu. Benim ona baktığım gibi...


"Ben artık gideyim. Bana zaman ayırdığın için teşekkür ederim." Onun kalkması ile bende kalkıp konuştum. "Rica ederim hyung. Asıl ben teşekkür ederim. Benimde canım sıkılıyordu." Çıkış kapısına kadar ona eşlik edip kapıyı açtım. O da kapıdan dışarı çıktığında bana döndü. "İyi geceler Jisung." "İyi geceler hyung. Çikolata için de teşekkür ederim."


Minho gülümseyerek konuştu. "Rica ederim sincapçık." Buna şaşırdığım için şaşkınca ona bakarken o bana el sallayarak motoruna binip kaskını eline aldığında bana baktı. "İçeri gir artık." Demesi ile kendime geldim. "Tamam! Görüşürüz kedicik!" Hemen kapıyı kapattım.


Salak Jisung salak! Ne dedin sen!? Of! Neden öyle dedim ki!? Kendimi hemen hızlıca kendi odama attığımda penceremden aşağıya baktığımda hâlâ ordaydı. Gerizekalı Jisung! Birkaç saniye sonra kaskını takarak motorunu çalıştırıp geldiği yoldan geri dönerek gözden uzaklaştı.


Asla onun yüzüne bakamayacaktım!






Bölüm bitti<3<3

ready for love•Minsung•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin