2. BÖLÜM •puslu anılar•

9.5K 1K 295
                                    


Kitaba olan ilgi ve sevginizi anlama yolum yorum ve oylarınız olacaktır.
Siz nasıl bölüm okumak istiyorsanız
bende yorumlarınızı okumak istiyorum.
Bu yüzden lütfen bol bol yorum atmaktan fikirlerinizi dile getirmekten çekinmeyin.

Burada yazma nedenim sizinle iletişimde olmak bunu esirgemezseniz çok mutlu bir kız olurum.

Keyifli okumalar dileriim

Keyifli okumalar dileriim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


•Perdenin Ardındakiler Her Gece

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•Perdenin Ardındakiler Her Gece

Ukrayna Harkov / 2022
Yangından birkaç saat önce

Bir.
İki.
Üç.

Hatırla. Sen buraya ait değilsin.

Üç.
İki.
Bir.

Unut. Sana yapılanları unut.

Hayatta kalmak için unut...
Unutmazsan ölürsün...

Gözlerimi kapattım, unutmak istediğim şeyler karşımdaydı. Hatırlamak istediğim şeyler ise zihnimin derinliklerinde kaybolup gitmişti. İçine düştüğüm bu paradoks ise akli dengemi bozuyordu.

Gözlerimi açıp beyaz tavana baktım. Beyaz, burada her yer beyazdı. O kadar beyazdı ki gözlerim kamaşıyordu. Yattığım yatak, dolaplar, zemin... Beyazdan nefret ediyordum, eskiden en çok beyazı severdim. Karışan kafamın oluşturduğu sersemlikle etrafıma bakındım. Ne kadar süre olduğunu tam olarak bilmediğim bir zamandır bu odada kalıyordum. Küçük, beyaz bir odaydı. Ne televizyon ne bilgisayar ne de telefon vardı. Bunları kullanma iznim de yoktu. Nedenini hatırlamıyordum ama o kızıl saçlı kadın öyle söylemişti. Kızıl saçlı kadın, ismi Valeriya Seçil'di. Annesi Türk olduğu için bir ismi Türkçeydi, en azından bana öyle söylemişti ve burada benden sonra Türkçe bilen üç kişiden biriydi.

Uzun, parmaklarımı şakağıma bastırdım. Sanki buzun içinde bekletmişim gibi soğuktu ellerim. Ellerim niye bu kadar üşüyordu? Ellerim burada hep üşüyor. Gözlerimi kapatıp parmaklarımın baskısını arttırdım. Hatırlamak istiyordum, neden bu kliniğe yatırıldığımı neden bu odaya tıkılı kaldığımı... Fakat bunu yapmaya çalıştığımda başıma saplanan keskin ağrı beni uyuşturuyordu. O kadar çok ilaca maruz kalıyordum ki aksini beklemek tuhaf olurdu zaten. Yataktan doğrulup kıstığım mavi gözlerimle saate baktım. Öğlenden sonra 15.00'i gösteriyordu. Uzanıp yanı başımdaki komodinin çekmecesini açtım ve bu ara her gün yaptığım şeyi tekrarladım. Katladığım kazağın içine yerleştirdiğim siyah deri defterimi çıkardım ve yazdığım karışık kelimeleri okumaya başladım.

BİR AVUÇ GÜNEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin