Herkese merhabaa, nasılsınız? Nasıl gidiyor? Ben bitmeyen sağlık problemleri ve sıcak havalarla mücadele ettiğimden hala tak toparlanamadım. Bu da aktifliğimi engelliyor ne yazık ki :(
Temmuz ayından sonra aktifliğimin artmasını umuyorum. İşler planladığım gibi giderse tabii 🫠
Şimdi keyifli okumalar diliyorum. Sürekli bölümün yorum kısmında sıkıntı çıkıyor umarım bu bölüm olmaz
Sınır 300 yorum (sınır geçilmeden bölüm gelmeyecektir.)
Oy vermeyi ve kitabı arkadaşlarınıza önermeyi unutmayınnn
Dedublüman Mavzer Tabancas Rüya GibiYavuz Alp Korateş
Güneş ailesinden koparıldığı zaman küçücük bir kızdı.
Sadece beş yaşındaydı. Birinin hayatını karartmak için çok küçük bir yaştı. Ama bu onları durdurmamıştı. Onun hayatını küçük yaşından itibaren mahvetmişlerdi. İçli bir nefes çektiğimde onunla ilk tanıştığıma hali gözlerimin önünde belirdi. Küçük yaşına rağmen çok akıllı ve fazlasıyla inatçı bir kız olduğunu en iyi bilenlerden biriydim.
Burnunun dikine gitmeyi severdi ve bu huyu hepimizi çileden çıkarırdı. Onun gibi inatçı ve dediğim dedik olan bir kızla hiç tanışmamıştım. Onun aksine ben çok sakin ve uysaldım. Yine de onun en yakın arkadaşı olmayı bir türlü becerememiştim. O zamanlar gözü dersten başka şey görmeyen inek çocuğun tekiydim işte. Tek bildiğim ders çalışmak ve futbol oynamaktı. Bu yüzden hiçbir zaman istediği gibi arkadaş olamamıştık. Vicdanıma çentik atan bir ayrıntıydı bu.
Ona bir en yakın arkadaş borçluydum.
Sigaramdan derin bir nefes çektim.
Yıllar geçmiş o küçük kız kız büyümüş ve bambaşka birine dönmüştü. Yanlış, bambaşka birine dönüştürülmüştü.Güneş Sönmez silinmiş yerini Gece Karasu'ya bırakmıştı.
O kadar karanlıktı ki aydınlığa nasıl çıkacaktı? Işığından geriye ufak bir parça dahi kalmamıştı. Adı gibi gece çökmüştü üstüne, ruhuna, kalbine... Ona dair her şeyi benliğinden kazıyarak söküp almışlardı... Kullandığı isim bile ona ait değildi, tıpkı gece karasına boyadıkları saçları gibi. Yalnızca gözleri kalmıştı geriye. Bir onlar kalmıştı...
Onu bu hale nasıl getirmişlerdi?Yaşadıklarının sadece küçük bir kısmını biliyordum. Bu bile fazlasıyla sıkıyordu. Kafamı duvara yaslayıp sigaramdan derin bir nefes daha çektim. Ona yapılanları hazmedemiyorum. Benim hazmedemediğim şeylere babasının ne tepki vereceğini kestiremiyordum bile. Tekin amca kızının halini görünce muhtemelen çıldıracaktı. Haksız olduğu da söylenemezdi. Dönüştürüldüğü ürkek ve güvensiz kız sadece benim değil onun da içini acıtacaktı. Daha çok acıtacaktı.
Kimseye güvenmiyordu Güneş. Bu sabah olanlar sayesinde gözlerinde görmüştüm. Hem güvensizliğini hem de derin korkuyu... Sadece bizden de değil, Güneş kendinden bile korkuyordu. Kendine bile güvenemeyecek hale gelmişti. Bir insana yapılacak en büyük kötülüktü bu. Bahçeye kaçtığı zaman da sadece buradan ve benden değil, kendinden de kaçıyordu. Bu yüzden izin vermiş ve o düşene kadar onu tutmamıştım. Bazen düşmek gerekirdi daha güçlü kalkmak için.
Düşüncelerime dalmışken odamın kapısı çalındı. Sigaramdan son yudumu alıp kül tablasına bastırdım.
"Gir."
Yiğit içeri girdiğinde direkt konuya girdi. "Bakan Sönmez geldi komutanım."
Başımı eğip onunla beraber odadan çıktım ve birlikte Binbaşı Kemal'in odasına doğru yürüdük.
"Adamın durumu pek de parlak değil."
Ona baktığımda konuşmaya devam etti. "Bir gözü toprağa bakıyor be komutanım. Diyim ben sana gidici bu adam."
"Müneccim oldun da haberim mi yok lan?"
"Müneccim olmaya gerek yok ki komutanım, yüzünü görsen anlarsın. Adam gidici sanki! Yaşayan ölü gibi. İçim parçalandı vallahi."
"Abartma oğlum sende. Kızını görünce düzelir hem," diye geveledim ve kapıyı çaldım.
Binbaşı gür sesiyle "Girin," dediğinde içeri girdik ve selam verdik.
Tekin amca bizi görünce ayaklandı. Yüzüme bakarak "Bir an önce kızımı görmek istiyorum," dedi.
Yüzündeki ifadeden ne kadar sabırsız olduğu belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AVUÇ GÜNEŞ
RomanceYetişkin okurlar için olan asker kitabıdır. Bir intihardı beni sevmen ve bir ihtimaldi ayrılmamız. Elini tutan ve kaydırağın başında düşmemem için beni bekleyen çocuk, ayrı geçirdiğimiz yılların ardından yüreğimin kıyısında da beni beklediğini fark...