Uykusuzluk, Tatlı Bir Sabah ve Pazartesi Sendromu

662 27 2
                                    

Sabah gözümü alarm sesiyle açtığımda saat 10 buçuk civarıydı. Hemen uzanıp alarmı kapattim. Boynum tutulmustu koltukta yattigimiz için ve o kollarımın arasına gömülüp yattığı için sıkışmıştık.

Fırtınadan eser yoktu ve güneş evi sıcak renkleriyle ısıtıyordu. Eun-Woo'yu uyandırmadan kalkmak istemiştim ama o bana daha da sokulup duruyordu. Kollarını belimden ayırıp kalktım. Alnına bi öpücük kondurup yatmasına izin verdim.

Mutfağa gidip kahvaltı hazırladım. Çay demlenirken hızlıca bir duş alıp üzerime bir şeyler geçirdim çünkü ise geç kalacaktım çok vaktim yoktu. Yanına gittigimde kucağında Angella beraber koltukta yatan Eun-Woo'ya gülerek baktım. Yanaşıp saçını okşayarak uyandırdım.

- Kalk bakalım uykucu kahvaltı zamanı. Sonra tekrar yatarsın ama şimdi uyanmalısın.

Biraz mırıldanıp gözlerini açtı ve bana baktı sonra şapşal bi şekilde sırıtarak gözlerini kapadı. Bir saniye durup sonra dün gece olanları hatırlamış gibi ciddilesti. Yüzü yine pespembe olmuştu. Dudaklarını sertte ısırdı elini ağzına götürüp tirnaklarini kemirirken gergin bi şekilde bana baktı.

- Dün geceyi hatırlıyor musun?

- Hmmm ne olmuş ki gün gece kuzum? Kabus mu gördün yoksa, iyi misin?

- H-hayır öyle değil. Yani nasıl anlatmiyim bilmiyorum hatirlamiyorsan hatirlatmamak iyi olabilir gibi...

- Yoksa sen beni öptüğün andan mi bahsediyorsun, yoksa sana öğretmemden mi? Hmm belki de çok ateşli öpustugumuz için unutmamış olabilir haha ama her şeyi hatırlıyorum bu kötü bir şey mi?

Yüzünü ellerinin arasına alıp bir süre durdu. Ensesi kulakları bile kızarmıştı. Yanaşıp yumuşak örgüsü gevşemiş saçlarını oksadim.

- Önemli değil balım. Sakin özür dilemeye kalkma beni zorlamadin ve ben bunu isteyerek yaptım ama şimdi acele etmeliyiz çünkü geç kalicam. Kahvaltı yapalım sonra konuşmak istersen konuşuruz olur mu?

- Peki t-tamam öyle diyorsan. Yüzümü yıkayıp geliyorum.

- Tamam kuzum yaralarına dikkat et çayları koyuyorum.

Kahvaltıyı bir çırpıda yapmıştım tabii ona yerken yardım etmeyi ihmal etmedim kendini ne kadar az zorlarsa o kadar iyiydi. Bitirip mutfağı hızlıca topladım saat 12 bucuktu ve normalde 1de öğlen vardiyasında olmam gerekiyordu sanırım 180le gidersem yetişirim kdkdkd. Hızlıca eşyalarımı aldım.

- Eun-Woo balım ise gidiyorum şimdi akşam dönücem o yüzden endişelenmeni istemiyorum tamam mı? Hem tek sayılmazsın yanında yumuşacık bir arkadaşın var haha. Atistirmaliklar en soldaki dolapta ve içecekler buz dolabında çok soğukken içme istediklerini dışarı çıkar biraz ısınsınlar.

- Peki usluca bekliycem ama gecikme olur mu ve dikkat et. Ne zaman geleceksin.

Yavru köpek gibi bakıyordu neredeyse kuyruk ve kulaklarını görüyordum aşırı sevimliydi. Bi yandan saçını güzelce topladım sonrasında iki elimle yanaklarını sevdim.

- Aksam 9 gibi evde olucam. Kendini yorma üst katta kitap okuyabilirsin yada TV izleyebilirsin. İlaçlarını masaya bıraktım saat 4 de almayı unutma tamam mı? İstediğin bir şey var mı gelirken alabilirim ya da ihtiyacın olan bi şey?

Kollarını belime sarıp boynuma gömdü yüzünü bir anda. İse gitmemden nefret edeceği belliydi ama mecburdum eğer kötü olursa yıllık iznimi kullanabilirim sanırım.

- Hayır ihtiyacım olan bir şey yok ama seni istiyorum yani evde istiyorum demek istedim. Çünkü sen yokken korkmasam bile özlüyorum ve sıkılıyorum.

Yağmur ve Şefkat Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin