🌖Yirmidördüncü Bölüm🌖

58 11 0
                                    

•Efken Karaca•

Telefonda ağlayışı canımı yakmıştı.Buydu demek istediğim arkamdan akan göz yaşlarının hesabını veremeyecektim.Bunun acısını dindiremeyecektim asla.Onunla konuşmak herşeye rağmen nefes gibiydi.Herşeyden güzel ve hayat doluydu sesi.Yekta'nın içeri girmesiyle görevin son aşamasına çağrıldık.Eğerki bu akşam halledebilirsek gece İstanbul'a dönmüş olurduk.Hızlıca hazırlandık ve çıktık.Üstte alınan kararla kurulan strateji uygulandı.Komutamda olan erleri bir bir özenle konuşlandırdım.İyi olduklarından ve başaracaklarından emin oldum.

Görev başlamıştı ve benim yine iki seçeneğim vardı.Ya bu gün bu görevi başarıyla tamamlayıp tarihe geçirecektim bu günü yada kendi kanımda boğulup tarih olacaktım.

Vatan sağolsun,ölümden korkmazdım.Ölüm yaşamdan daha yakın bir dosttu bana.Hep yanımda geziyordu sonuçta.

İlk kurşun atıldı.Tetikten çıkan dumanla,ağızlarımızdan soğuk havaya karışan ılık su buharı harlanan vicutlarımızla her dakika biraz daha arttı.Bu soğukta yanan vicutlarımız ,anlımızdan akan ter.Kar bile içimizdeki ateşi söndürememişti. Beyazlara bürünmüş gizlenme çabamız vardı.Bu yörevde yeşil beni bırakmıştı.Bende beyaza tutunmuştum.

Görev tam dört saat sürdü.Dört saatte bölgeyi temizleyip güvenliği sağlamıştık.Üç saatte işi sağlama almak için atılan devriye ve kontrollere harcanmıştı.İşim bittiğinde hepimiz toparlanıp yola koyulduk.Açılan valizleri geri toplama vaktiydi çünkü.

Gece saat on gibiydi.Bir uçağa bindik ve yola koyulduk.İki saatte İstanbul'a varmıştık.İndiğimde Yekta'yla oturacak bir yer bulduk havaalanında.Telefonlarımıza geri taktık hatlarımızı.Bu sırada evdeki güvenlik kameralarındaki uygulamadan düşen bildirime baktım.Görüntüleri açtığımda Damla'mı gördüm.Uyuyordu bir süre izledim çok güzeldi.Birden yatakta çırpınmaya başladı.Sayıkladı ama duyamadım ses boğuk geliyordu.Sonra çığlık atmaya başladı.Hemen aradım kabus görüyordu.Ama açmadı.Yekta'yı kaldırarak çevirdiğim ilk taksiye bindik birlikte.Lojmana girdiğimizde hızla eve çıktım.Kapıyı açtım ve içeri girdim.Bir elinde ona hediye ettiğim kasatura,diğerindede gitmeden önce çıkardığım tişörtüm.Saçları beyaz yastığa dağılmışken nefes almaya çalışıyordu.Sırt üstü döndüğünde kasılmaya başladı.Göz altlarındaki ıslaklık çekti dikkatimi ağlıyordu .Anlına düşen perçemler teriyle ıslanmıştı.

Yanına gidip seslendim ona.Çok derin uyuyordu.Biraz sarstım.Uyanmadı yine,bu sefer bağırdım.Korkarak doğrulduğunda derin bir nefes aldı.Nefes nefese kalmıştı.Gözlerini açabildiğinde baktı yüzüme.Kendimden nefret ettim.Ona bunu yaşattığım için yok olmayı diledim.Bu kadar etkilenmesine dayanamadım.Hıçkırarak ağlamaya başladığında boynuma atıldı.Savunmasız görünüyordu.O güçlü kadın şu haliyle çok savunmasızdı.Sıkıca sarıldım ona.Defalarca kez özür diledim.Aynı anda defalarca kez özür diledik onun sebebini bilmeden sıvazladım sırtını.Kollarım arasında olması bu kadar güzel hissettirirken,ağlaması bir okadar kötğ hissettiriyordu.Hele ki bunun sebebi olmak çok acıydı.

Ona bunu yapamya hakkım varmıydı?

O bunu yaşamaya hazırmıydı?

Dayanabilecekmiydi böyle?

••••••••••••

Onun gür sesiyle sıçrayarak uyandım.Hızla nefe salmaya çalıştım.Nefes nefese kalmıştım.Önce yine rüya hala yanımda değil sandım.Sonra ellerini hissettim üzerimde burdaydı.Boynuna sarıldım sıkıca ,kokusunu içime çektim,öptüm boynunu.Uyumaya tövbe edeceğim bir korku yaşattı kabuslarım bana.Onsuzluk acı ve zordu.Sevdiğinden uzak kalmak büyük bir korkuydu .Şimdi anlamıştım hastalarımı.Yaşamadan bilinmezdi bu acı.Tatmadan anlaması gerçekten zordu.Onalrın kayan hayatları vardı.Benimse sadece kısa bir süre ondan ayrı kaldığım bir zaman dilimi.Ne kadar sarıldım ona bilmiyorum.Belki saatler belki dakikalarca,tek bildiğim yanımda olmasının herşeyden iyi geldiğiydi.

Onbaşı'mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin