•Bir buçuk ay sonra•
"Geldim anne kapıdayım"
Telefonu kapattım ve elime aldığım pasta ve hediyelerle ecel teri dökerek yukarı çıktım.Bu gün annemlere gelmiştim çünkü Efe'nin doğum günüydü.Babam ve ben arkadaşlarıyla plan kurmuştuk.Onlar Efe'yi tüm gün oyalayacak sonrada bir bahane uydurup hızla eve getireceklerdi.Evin kapısına vardığımda elimdekilere dikkat ederek anneme sarıldım.Hızla çalışmalara başlamıştık.Ben evi süsleyip hediyeleri yerleştirirken annemde sofrayı kurmuştu.Efe doğum günlerini hep unuturdu bizde bundan kolayca faydalanabiliyorduk.Herşey hazır olduğunda telefonu elime aldım ve Efe'nin kız arkadaşını aradım.O ve kalan arkadaşları,Biriciğim ve Gökçe'm de geldiğinde geriye Efe'yi beklemek kalmıştı..Kısa bir süre sonra kapı kırılırcasına çalınmaya başladığında ışıkları söndürüp kendimizi akşamın karanlığından yararlanarak saklamıştık.Kapı üst üste çalınıp zile durmadan basılıyordu.En sonunda akıl ederek anahtarını kullandığında hışımla içeri girdi.Her odaya hızlıca baktı mutfağa ve salona.Salonun ışığını yaktığında bizde şarkıyı söylüyorduk ki beklenenin aksine Efe arkasını dönüp kapıda onunla gelen arkadaşına sarılmak yerine üzerine yürüdü.Hepimiz anın şokunu hızla attıktan sonra diğer arkadaşları Efe'nin elindem aldılar çocuğu.
Efe hızla arkasını dönüp bana baktığında yanına gitmemle sıkı sıkı sarılması ve saçlarımı okşaması bir olmuştu.Ne olduğuna bir anlam veremezken birden konuşmaya başladı.
"Hangi gerizekalı beni bu eve çağırmak için polis rolü yapıp Damla'nın yaralı olduğunu söyledi!"
"Ne?!"
"Beni polis aradı,yani ben öyle sandım kız kardeşiniz ağır bir şekilde yaralı evinizdeyiz gelmeniz gerekiyor diye aklım çıktı lan!"
"Efe iyiyim bir tanem bak turp gibiyim.Bak bana bakayım o kadar çok seviyormuydun sen beni?"
"Seviyorum tabi kızım! Evet kimden çıktı bu fikir?"
Arkadan bir arkadaşı gülmekten karnını tutarak elini kaldırıp 'ben' dediğinde Efe'de kızgınlığını yutup gülmeye başlamıştı.Partinin geri kalanını olaysız bir şekilde eğlenerek ve bol bol gülerek geçirmiştik.Saatin geç olduğunu gördüğümde koltukta annem ve babamın kolları arasında oturuyordum.Efe kız arkadaşıyla yürüyüşe çıkmıştı.Annem saçlarımı okşadığında babamda bana sarılıp yanağıma bir öpücük kondurdu.Üçümüz sarılırken saçlarıma yasladığı burnu saç diplerime ılık nefesini bahşederken ikisinin kalp atışlarını dinlemek çok hoştu.Sanırım bu akşam burda o küçük Damla olup annem ve babamın kolları arasında uykuya dalacaktım.Kalbim istiyordu karşı koymayacaktım.
...
Gözlerimi güneş ışığının camdan üzerime vurmasıyla açtım.Keskin ve parlak olmasına rağmen çok huzur vericiydi.Üzerime örtülen kırmızı battaniye annemden güzel kokular sunmuştu bana.Yanı başımda oturan bedense gülümseme yerleştirmişti dudaklarıma.
"Baba?"
"Kızım?"
"Beni mi çekiyorsun?"
Yavaşça doğruldum yerimden.Saçlarımı omzumdan geriye atarken babamın gözlerine bakıyordum.O ise elindeki kamerayla beni çekiyordu.
"Bir melek yakaladım çekmemem mi gerekiyor?"
"E yakalanırsan kaçar ama melek babacım"
"Küçüklük dotoğraflarına büyümüş bir sen eklemek istedim kızım,küçük Damla sana baksın ve 'Nekadar da güzel büyümüşüm,ne kadar güzel olmuşum'desin diye mis kokulum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onbaşı'm
Genç Kurgu"Neden korkuyorsun?" "Seni çok sevip, sarılmaya ömrümün yetmemesinden.Sana geri dönememekten" Bir 27 yılı elinde mermiyle davasına, Bir 24 yılı elinde çiçekle hayata harcamak... Aradaki fark bir uçurum ancak unutmamak gerekir zıtları bulmazsak eğer...