EA- 3. BÖLÜM; MİNİK BİR TOPLANMA

101 15 57
                                    

YAYIMLANMA TARİHİ; 10 NİSAN 2024...

Bölüme oy vermeyi ve yorum yapmayı ihmal etmeyin lütfeeeen. Onlar bana bir motivasyon.

EA- 3. BÖLÜM; MİNİK BİR TOPLANMA

Ömer kapı pervazına yaslanmış bana bakıyordu.

Hemen elimdekileri masaya koyup kulaklığımı çıkarttığımda kulağıma Ömer'in kahkahası doldu. Şaşkın çığlığım komiğine gitmiş olmalıydı.

Ayakkabılarını çıkartıp içeriye girdi ve üzerime doğru gelmeye başladığında ben sadece şaşkın bir şekilde yüzüne bakıp bana doğru gelişini izliyordum.

"Her yerine bulaştırmışsın." Sesi kulaklarıma dolduğunda hâlâ ağzımda duran keki en sonunda yutmuştum.

Elinin baş parmağıyla kendi çenesindeki bir noktayı sildiğinde hızla elimi götürüp orayı sildim. Krem şanti bulaşmıştı.

İlk dakikadan rezillik. Ah, 5 sene sonra ilk karşılaşmada gerçekten böyle mi rezil olacaktım?! Bari daha az rezil olsaydım...

"Ömer?" Dediğimde gülerek önümde durdu.

"Aysu?" Bana aynı benim gibi cevap verdiğinde güldüm ve hemen kollarımı boynuna doladığımda o da hafif eğildi ve kollarını belime doladıktan sonra beni kaldırdığında ayaklarım yerden kesilmiş oldu.

Kısa bir süre sonra beni yere indirdiğinde kollarımı boynundan çektim ama o ellerini belimden çekmemişti.

"Ne zaman geldin ya da geldiniz? Gökçen de geldi mi? Peki Sevda teyze ile Semih amca?" Dediğimde gülerek bana bakıyordu.

"Sakin ol. Evet hepimiz beraber geldik." Derken ellerini belimden çekmiş benden bir adım uzaklaşmıştı. Bu hareketiyle derin bir nefes almıştım.

Çok yakışıklıydı ,  çok yakışıklıydı, çok yakışıklıydı.

Ay ölüyorum sanırım.

Ay bana bir şeyler oluyor.

Huh, bir şey yok sakinim.

"Sen ne zamandır orada duruyordun?" Derken ben de biraz nefes alabilmek için bir adım geri attım.

Mutluluktan ve heyecandan nefesim yetmiyordu şu an. Ne yapabilirim?

Burundan al , sakince burundan geri ver.

Huh.

"Çikolata sosunu karıştırmaya başladığından beri?" Dediğinde gözlerim kocaman oldu.

"Neden seslenmedin?"

"Kulaklığın kulağındaydı, mutlu ve eğleniyor gözüküyordun. Bölmek istemedim. Hem şaşırmış ve şaşkınlıktan kızarmış halini görmek daha eğlenceli olacaktı. Öyle de oldu." Kızarmış derken işaret parmağının sırtıyla yanağıma dokunmuştu. Dokunuşu yanaklarımı daha da yandırdığında boğazımı temizledim.

Git Ömer kendime gelmem lazım ya da gitme. Çok özlemişim...

"Tek sen mi geldin?" Derken duvara yaslandığında ben de tezgaha yaslanmıştım.

"Yok ailecek geldik. Ben birkaç saat önce Sefa ile çocuklarla buluşmaya gitmiştim. Akşama bize toplanmaya karar verdik bir şeyler de hazırlayalım dedik benden ağlayan pasta istediler. Onu yapmak için erken geldim ben. Sefa da parkta hâlâ, annemler de Savaşlara gitti." Dediğimde başını onaylar manada sallarken anladığını belli eden mırıltılar çıkarıyordu.

Bir sessizlik hakim olduğunda yutkundum. Çok garipti ama şu an garip bir hava vardı mutfakta. Gergin gibi desem gergin değil, rahat bir hava asla değil. Sanki ikimiz de ne yapacağımızı bilmiyormuş gibi. Sanki 5 sene bir şeyleri değiştirmiş gibi. Ve bu benim hiç hoşuma gitmedi.

ERİK AĞACIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin