Oy ve yorumları eksik etmeyelim lütfenn tatlı baharatlarım ฅ^•ﻌ•^ฅ
°
Evden çıkmadan önce son kez masada toplanıp planı bir kez daha detaylıca konuşmaya başladık. Ashwell'in ormandaki evine girip kasayı patlatmanın yanı sıra, orada saklamış olabileceği başka şeyleri de bulmak istiyoruz. Ufacık bir belge bile işimize yarar.
"Felix ile Abel üst kata çıkıyor, ben giriş katta arama yapıyorum. Alex de orman yolunda nöbet tutuyor. Birileri geldiğinde önceden haberimizin olması için Jisung telefon sinyali takibi yapıyor ve Ryujin de arabada kalıp mobeseleri izliyor. Anlaşılmayan bir şey var mı?"
Jisung elini kaldırdı, "Bugün kimsenin ormandaki eve gelmeyeceğine emin miyiz?"
Min Ho, Felix'e bakınca biz de ona baktık.
"Bu konuda sana güvenerek hareket ediyoruz?" diye sorarcasına konuştu Min Ho.
"Bugün dernekten moruklarla golf yapmaya gidecek, salı günleri mutlaka gider; hiçbir zaman atladığını görmedim. Ama aksi bir durum olursa sorumluluk alacağım."
Alayla güldüm, "Ne yapacaksın yani?"
Omuz silkti, "Sizi korumak için ne yapmam gerekiyorsa..."
Vay be, bu etkileyiciydi.
Yine de ona tam anlamıyla güveniyor değildim. Hayır hain ya da iradesiz olmasından şüphe etmeyi bırakmıştım dün gece. Güvenmediğim şey fizikiydi. Boyu çok uzun ya da vücudu kalıplı değildi, en ufak bir darbede düşüp kafayı kırmayacağının garantisi yoktu. İyi bir koşucu olduğunu da zannetmiyorum. Yani onun gibi biri bize anca ruhen destek olurdu, o da bizim işimize gelmezdi zaten.
Ama Ashwell'in ikinci ve ÖZEL evinin yerini bilen tek kişi oydu, ani bir durumda nereden kaçabileceğimizi de sadece o biliyordu. Bu yüzden köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek zorundaydım.
Karşımdakinin ayıdan ziyade kedi olduğuna da eminim gerçi.
"Pekala, herkes hazırsa çıkalım. Zamana karşı yarışacağız, unutmayın."
°°°
Sadık dostum İsviçre çakısı sayesinde kapıyı biraz zorlanarak da olsa açmayı başardığımda Felix'in gözlerindeki şaşkınlığı görebiliyordum.
"Sen neymişsin böyle..?"
Min Ho ile sessizce gülüp içeri girdik. Ben etrafa göz gezdirirken benim hakkımda konuşan Min Ho'yu duyuyordum.
"Abel ilk geldiğinde eli bıçak bile tutamazdı, bizden de nefret ediyordu. Şimdi ise ondan silah kullanmayı öğreniyoruz."
Kocaman bir salonu olan ev, adeta bir bağ evi gibi dizayn edilmişti. Ayı postu, şömine, odunlar, lüks eşyalar... Çalıp çalıp böyle aptal harcamalar yapıyor orospu çocuğu.
"Sanırım genel olarak silahlardan bahsediyorsun? Tabanca, tüfek kullandığınızı söyleme bana." diye soran Felix'e dönüp gözlerimi devirdim, "Silah kaçakçılığı yapan bir adamı yakalatmaya çalışırken biz de kaçak silah kullanır mıyız sence, aklın alıyor mu?"
"Ne bileyim? Çete gibi takılıyorsunuz, sizden her şeyi beklerim."
Onu takmadan Min Ho'ya döndüm, "Biz üst kata çıkalım vakit kaybetmeden."
Kafasını salladı. O buraları ararken ben ve Felix üst kata çıktık. Daha önce hiç silah kullanmamıştım ama ani bir saldırıya karşı cebimdeki bıçağı hızlıca çıkarıp kullanmak konusunda iyiydim, genel olarak reflekslerim iyiydi aslında. Min Ho ve Alex ile tanıştıktan sonra bu konuda iyice gelişmiştim. Sayelerinde, tanışmadığım tehlikeli insan kalmamıştı. Ona bulaş, buna saldır derken aslan avcısından farkım kalmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bad Ideas | Lee Felix
Fanfiction+15 "Sorgusuz sualsiz birine güvenmek istiyorsan, aynaya bak. Çünkü bu hayatta bir tek kendine güvenebilirsin; tabii eğer kendini de kandırmıyorsan..." 22.03.2024 ©adoyyakli